Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Tevbesizlik

Tevbesizlik

İnsanların işlediği her bir günah aslında yüce Yaratıcımızın emirlerine muhalefet etmenin bir başka adıdır. Bu hakikaten büyük bir yanlıştır. Kişileri ve toplumları helâke sürükler. Târih bunun şâhididir. Nice günahkar kişiler ve kavimler helak olmuşlardır. Halbuki tevbe ederek beşeri zaaf ve yanlışlıklarından kurtulan müminler, Allah Teâlâ’nın engin rahmetinin kuşatıcılığına ve affediciliğine inanır, güvenir neticede ruhları huzur bulur. İmanlı insanlar ne kadar günah işleseler, yanlışa düşseler dahi sonsuz bir bağışlanma kaynağından beslendiklerini asla hatırdan çıkarmamalı, Cenâb-ı Hakk’tan ümit kesmemelidir. O’na teslim olanlar O Kâdiri Mutlâk’ın teşvikleriyle tevbeye yönelirler. O Celle ve Âlâ şöyle buyuruyor: "Rabbinize yönelin. Azap size gelmeden önce O'na teslim olun; sonra yardım görmezsiniz."   (Zümer, 54)  

Tevbe aslında ibâdet hüviyetine sâhip kişinin madden ve mânen temizlenmesine vesile olan bir kavramdır. Kişilerin bu kavramı samimiyetle, içtenlikle yerine getirmesi beklenir. Yoksa tevbe edip tekrar tekrar ayni günaha geri dönmek doğru olmaz. Bu iş yaz-boz tahtası değildir. Bu sebeple ‘ciddi bir kulluk şuuruyla’ tevbe yapılmalıdır. Ayrıca önce terk edip sonra ayni yanlışı bir daha yapmak kişinin psikolojisini de menfî etkiler, güven duygusunu zedeler, içi vicdan azâbı kaplar, imânı zayıflar. İnsanda tutarsızlık ve şahsiyet zâfiyeti oluşur. Tabi bunlar tasvip edilir şeyler değildir. O zaman Müslüman kişilikler her hâlû karda dâima kulluğun ciddiyetiyle işlerine sarılmalı her işinde Allah Azze ve Celle’nin emirlerine uygun hareket etmelidir. Bu hal mümini hem dünyâda hem ahrette mes’ud ve bahtiyar kılar.

Tevbe de dâhil her İslâmî kavramın tahrif edilmeden amacına muvafık kullanılması Müslüman’ın kendi faydasınadır. Günümüzde kavram ve değerlerin içinin boşaltılması sonucu İslam âlemi bugünkü zor ve zelil durumlara düşmüştür. İslam ahlâkı esaslarının ciddiyetle yaşandığı toplumlar her devirde huzur toplumu olmuşlardır. Tevbenin terk edilmediği çokça yapıldığı toplumlar rahmet ve berekete nâil olmuş mutlu topluluklardır. Ne zaman ki fertler ve toplumlarda günahlar çoğaldıysa, azgınlık ve bozgunluk yayıldıysa bilinsin ki bu, tevbesizliğin sonucudur. Nerede bir felâket varsa orada tevbesiz insanlar vardır. Buna insanlık târihi şâhiddir. Günümüz manzarası bunun en bâriz delîlidir.

Pek tabîdir ki, hatâsız kul, günahsız mümin olmaz. Günahsız insanlar sâdece peygamberlerdir. Her insan yanlışa kayabilir, isteyerek veya istemeyerek günahlara dalabilir, bilerek yâhut bilmeyerek kötülük işleyebilir. Önemli olan yanlışta, günahta ısrar etmemek hemen tevbe ipine sarılmaktır. Cenâb-ı hak bu hususta: “Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allâh'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-istiğfar ederler. Zâten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler.” (Âli İmran, 135) Başka bir âyette de:  “Allah kötülüğü bilmeyerek yapıp da, hemen tevbe edenlerin tevbesini kabul etmeyi üzerine almıştır. Allah işte onların tevbesini kabul eder. Allah Bilen'dir, Hakim olandır.” (Nisa, 17) Buyruluyor. 

Bu arada; ‘Nasıl olsa tevbe ederim’ diyerek günah işlemeye devam etmek, günah işledikten sonra tevbe etmeyi ihmal etmek yâhut geciktirmek kişileri feci bir âkiıbete doğru sürüklediğini belirtmiş olalım. Bir kere tevbe ettikten sonra tekrar aynı günaha dönmemek için azimli olmalı, kendine güvenmeli, müstakîm çizgiden sapmadan hayat yolu yürünmeli, Hakk’a dayanmalı, yanlış çevrelerden, kötü arkadaşlardan uzak durulmalıdır. Zira menfi ortamlar nice güzel insanları ziyan ediyor.

Tevbesizlik derekesine düşmeden Cenâb-ı Hakk’ın kapısından ayrılmadan hayâtı yaşamak temennisiyle En Güzele emânet olun. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR