Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Farklı bir Ramazan

Farklı bir Ramazan

Bazı kişilere göre laboratuvar yapımı, bazı kişilere göre ise basit bir grip virüsünün mutasyonu olarak tarif edilen bir musibet yüzünden geçen sene Ramazan ayını kısıtlamalarla geçirmek zorunda kalan Müslümanların bu yıl çin artık eski Ramazanlardan bir Ramazan olsun dilekleri yine akamete uğradı.

Sağlık Bakanının adı artık herkesçe bilinen ve kanıksanan bilim kurulu toplantısından sonra yaptığı açıklamada Teravih Namazlarının camilerde cemaatle eda edilebileceğini söylemesine rağmen bir hafta sonra Diyanet İşleri Teravih Namazlarının camilerde cemaatle kılınmayacağını açıkladı.

Evlerde cemaatle teravih namazlarının eda edildiği 2. Ramazan ayı olacak.

İnşaallah camilerde Teravih Namazının cemaatle kılınmasının yasaklandığı son Ramazan ayı olur.

Aksini düşünmek bile istemiyoruz.

Çünkü bu günlerde ev ev gezerek kapı önündeki ayakkabıların azlığı veya çokluğuna bakarak evde misafir olup olmadığıma karar vererek ceza yazmaya kalkışan kafanın gelecek Ramazan aylarında evlerde de cemaatle namaz kılınmasını bile yasaklayabileceği günlerin gelmesinden korkuyoruz.

Corona yasaklarının başladığı ilk günlerden beridir unvanları bilim adamı olan insanların söylediklerindeki çelişkilere dikkat etmeyen ve televizyon ya da gazetelerde var olan her şeye peşinen inanmayı kabullenmiş olan kişilerin ibadetlerin kısıtlanması konusundaki kabulleri bir tarafa hemen her fırsatta fikir beyan edenlerin sessiz kalması anlaşılır gibi değildir.

Bütün bunlara rağmen yine de Müslümanlar olarak farklı bir Ramazan ayı yaşamak bizlerin elindedir.

Çünkü Rabbimiz(cc) "Âdemoğlunun oruç dışında her amel kendisi içindir. Yalnız oruç benim içindir. Onun mükâfatını ben veririm." buyurarak, tutulan orucun karşılığının ne olacağını, oruç tutan kullarının hangi ihsan ve atiyeler ile beklenip karşılanacaklarını, yalnız kendinin bildiğine inanan Müslümanlar böyle zamanlarda ibadet ve taatlarını daha da fazlalaştırırlar.

Peygamber efendimizin(sav): "Ümmetim, Ramazan ayında neler olduğunu (hangi İlâhî sırların tecelli ettiğini, Hz. Allah'ın(cc), kullarına ne büyük ihsan ve ikramlarda bulunacağını) bilselerdi, senenin tamamının Ramazan olmasını temenni ederlerdi." müjdesini kendilerine şiar edinen Müslümanlar Ramazan ayında her türlü yasak ve kısıtlamalara rağmen evlerini cennet bahçesine çevirmeyi bilirler.

Bunun için sağlık sebepleri öne sürülerek neredeyse bir Ramazan klasiği haline gelmek üzere olan ve her Ramazan ayı geldiğinde, oruç tutmayanların oruç tutanlara karşı gösterdikleri tahammülsüzlüğün adı muhafazakâr olan basın yayın camiasından da geldiğine bakmadan, hatta bu tahammülsüzlüğün nedenini bile anlamaya çalışmadan Ramazan ayının manevi havasını en üst düzeyde tutmaya çalışmalıyız.

Başta ifade ettiğimiz gibi virüs musibetinin pik yaptığı dönemin sıkıntıları ile bir Ramazan ayını daha idrak edeceğiz ve kalabalık, gösterişli iftar yemeklerinden ve adı kültürel olmasına karşın Müslümanları Teravih Namazından alıkoyan müzikli eğlence programlardan azade bir Ramazan ayı geçireceğiz.

Düşünüyoruz da aslında Ramazanın anlamına daha uygun bir hal oluyor bu durum.

Sağlık nedenleri ile de olsa yaşayacağımız sükûnet,  sessizlikle bedenimize ve ruhumuza tutturduğumuz oruç olacak bu yıl tutacağımız oruçlar.

Camilerde Teravih Namazlarını cemaatle eda edilmesine getirilen yasaklar ailemizle ve kendimizle baş başa geçireceğimiz 2. Bir Ramazan olacak.

Bu nedenle bu Ramazan ayı belki de iç sorgulamalarımızı daha bir derinlikli olarak yapacağımız bir ay olacak. 

Ve böylece Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)in “Ramazan ayı öyle bir aydır ki, başlangıcı rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulmadır” ifadeleriyle karşıladığımız mübarek ayda rahmet, mağfiret ve cehennem ateşinden kurtulmanın şimdiye kadar olanlardan daha farklı yollarını arayıp bulabileceğiz.

Bu anlamda son yıllarda münferitte olsa hatırladığımız Osmanlı’dan kalan güzel bir hayır şekli olan ve Ramazan günlerinde zenginlerin hiç tanımadıkları mıntıkalardaki bakkal, manav vb. dükkânlarına girerek, onlardan zimem defterini yani veresiye defterini çıkarmalarını istedikten sonra baştan, sondan veya ortadan rastgele sayfaların yekûnunu yaptırıp, “Silin borçlarını... Allah(cc) kabul etsin” dedikten sonra adını bile söylemeden giderek, borcu ödenen, borcunu ödeyenin kim olduğunu; borcu sildiren, kimi borçtan kurtardığını bilmediği geleneği yaşatma imkânına kavuşuruz.

Müslümanlar bilirler ki Rabbimizin(cc) emrettiği her ibadet bizi kendisine yaklaştırdığı gibi aynı zamanda bize dünya hayatında nerede duracağımızı ve durduğumuz yerde tavrımızın ne olacağını gösterir.

Müslümanlar yine bilirler ki bütün ibadetler ilk bakışta Allah(cc) ile insan arasında yaşanan bir tür dinî tecrübe olarak algılanıyor olsa da bütün ibadetler aynı zamanda Allah(cc) insan ve İnsan-insan ilişkisinin ahlâkî boyutunu da şekillendirir. 

Bu düşüncelerle bu Ramazan ayının yaptığımız ibadetler aracılığıyla Cenabı Allah’ın(cc) mümin kişiliğimizin şekillenmesine de müdahale ettiği farklı bir Ramazan olsun.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR