Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Zındıklar ve mollalar

Zındıklar ve mollalar

İncecik bir hilal ile birlikte yeni bir ay başladı. Hemen öncesinde yeniay fazı hakimdi Ay’a, gökyüzüne ve dolayısıyla da yeryüzüne; doğumdan önceki o en karanlık evre. Neyse ki nur topu gibi bir yavruyu sağ salim aldık kucağımıza. Özel, farklı, kutsal ve kıymetli Ramazan Ayı’nı… Yeniayın muştusu, diğer 11’inkinden çok daha parlak ve müjdeli bu ay, yani. 

Bildiğimiz ve bilmediğimiz bütün alemlerin, sistemlerin, zamanların ve mekanların tek yaratıcısı ve sahibi olan yüce Allah tarafından, bu ayın diğer aylara olan üstünlüğü ve özelliği bizlere açıkça bildirilmiş. Rahmetin ve bağışlanmanın her tarafı kuşatacağı söylenmiş.

Buraya kadar çok güzel. Fakat her sene karşımıza çıkan argümanların kafa şişiren kuru gürültüsünden yana şikayetçiyim yine, bu yıl da. Son zamanlarda popülaritesini oldukça arttırmış, hızını almış ve tam gaz giden o söylemler işte: namaz, oruç gibi nefse çok zor gelen ibadetlerin kaçınılmazlığını, değerini ve olmazsa olmazlığını adeta bir çırpıda silip atan, ‘iyi bir insan’ olmanın haydi haydi yeteceğini savunan, karanlık bir kaynak tarafından beslenen o tezler… Hoş, bunun tam aksi yönde ama yine aynı kötücül kaynak tarafından semirtilen argümanlar da, eşit derecede kafa şişirmekte: kemalata erişmek için, yalnızca ibadetleri yeterli gören o bağnazca tavırlar ve tutumlar. ‘Yalnızca’. Aklı, bilimi, ahlakı ve kalp temizliğini pek de elzem görmeyenler. Ki iki zıt ucu da, bu iki grubu da aynı seviyede cahil ve yobaz buluyorum. Ha molla, ha zındık, benim gözümde. Bahsettiğim ilk grubun ikincisine taktığı küçümseyici ve müstehzi bir şekilde dillendirilen ‘molla’ sıfatı ve ikinci grup tarafından da ilkine karşı yöneltilen ‘zındık’ suçlamasından söz ediyorum. Neyse ki bu iki gruba da dahil değilim. Fakat gürültü kirliliğinin kuşattığı havayı solumaktan muzdaribim, işte.

Ayrı ayrı, bu gruplara neden kızdığımı, her iki tarafı da neden çirkin ve haksız bulduğumu yazacağım. İlkiyle başlayalım…

Neden hep kötü insanların, inançlı kişilerin arasından çıktığını savunurlar? Yani illa namaz kılan ve oruç tutanlar mıdır sanki o hasetçiler, fesatçılar ve kul hakkı yiyenler? Elbette gerçekte öyle bir şey yoktur. Yalnızca bir nevi vicdan rahatlaması ihtiyacından doğan argümanlardır, tüm bu çamur atma söylemleri. İnanın çok kızıyorum. Farz olan orucu ister tutarsın ister tutmazsın, sonuçta bu senin özgür iradendir, hür seçimindir. Fakat “O 1 ay boyunca gece gündüz seçmeden yemek yiyorum evet ama 12 ay boyunca da yetim hakkı yemiyorum ben” savunmasını oldukça zavallı ve aciz buluyorum. Hani, “Oruç tutanlar da yetim hakkı yiyorlar ama!” demeye getiren. Çünkü nasıl bir Rahmet’ten, ilahi merhametten mahrum kaldıklarını biliyorlar, bana sorarsanız. Dedim ya, vicdan rahatlamasına bir ihtiyaç duyuluyor sonra da tabi. Zındıklar!

Şimdi de ikinci gruptan bahsedelim, çok kısaca. İlk grubun eline öylesi söylemleri fırsat olarak verdikleri için büyük vebal aldıklarını düşüyorum, onların da. Zira topluma örnek olmak gibi bir sorumluluğu taşıyorlar. Değil mi ki, başörtülü bir kadının abartılı makyajı, diğer kadınınkinden daha fazla tepki çeker? Bunun savunması, “E onlar da beşerdir tabi hata yapabilirler” olmamalı. Sorumluluk ve vebal sözcüklerinin anlamlarını özümsemeli. Örtünün yalnızca kendisini değil, sorumluluğunu da taşımalı. Namazının hemen ardından gelininin dedikodusunu yapmaya başlayan kaynana örneğin, zaten o namazı hakkınca kılmamıştır da, bir de, haklı tepkileri üzerine çekmekten kurtaramaz kendini. Gibi. Abid olmak tek başına yetmiyor yani. O küçümsedikleri, ‘benim kalbim temiz’ sözünün acilen benimsenmesi ve yaşanması lazım. Mollalar, ne olacak!

Sonuçta uçmak için iki kanat gereklidir. İşi ‘iyi bir insan’ olmaya indirgeyip de dinin yükümlülüklerini hiçe sayan ve küçümseyen söylemleri, mide bulandırıcı buluyorum. Tıpkı, yalnızca ibadet etmeyi yeterli görüp de, aklı ve ahlaklı temiz kalpli, nazik ve iyi bir insan olmayı önemsemeyenleri bulduğum gibi. O iki uç nokta da, o iki ucu pis olan bildiğimiz değnek gibi yani, kısacası. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ayşe Aslı Duruk Arşivi
SON YAZILAR