Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Stres Topu Türkiye

Stres Topu Türkiye

Son zamanlarda haberlerden haberli iseniz, ülkenin tam anlamı ile geçmiş yıllara göre daha çok sayıda stresli insanlarla dolup taştığını görmüş olmalısınız.

Türkiye, neden bir stres topu haline geldi veya getirildi sorusuna elbette farklı cevaplar verilebilir.

Ekonominin kontrolü yitirmiş bir siyasi yapı stresin ana nedenidir diyenler olacaktır.

İnsanların çalışma saatlerinin fazlalığı stresin sebebidir denilebilir.

Ülke olarak, Millet olarak zor günlerden geçiyoruz diyecekler olacaktır.

Millet olarak yoksulluk ve yoksunluktan kurtulabilmek için insan ve maddi varlıklarla ilgili potansiyellerimiz yeterince değerlendirilmiyor diyecekler de olabilir.

Fakirlik bizim kurtulamayacağımız bir girdaptır diyerek coğrafya kaderine razı olmuş olanlar da.

Ülke gündemine beş dakika bakınca insanların fenalık geçirmeleri veya umutsuzluğa kapılmamaları işten bile değil.

Demokrasi, hukuk ve insan hakları edebiyatını dillerinden düşürmeyenler bile artık bu ülkede can ve mal güvenliğinin her geçen gün geri dönüşü olmayacak şekilde tehlikeli bir sürece girdiğinden bahsediyor.

Şehrin ortasında insanları infaz eden silahlı çeteler, işyerlerini basıp çalışanları vurmaktan çekinmeyen bıçkın gençler insanların hayatlarını karartırken, diğer tarafta kesilen ağaçlarla talan edilen ormanlar ve yok edilen tarım alanları ülke geleceğini karartıyor.

Ülke genelinde artan hukuksuzluk, şiddet, nefret, öfke, kaosun ortadan kaldırılabilmesi için özellikle insan canına kasteden suçlara idam cezası getirilmelidir diyenleri bu gidişle İran olacağız, Suudi Arabistan olacağız, Afganistan olacağız diye aşağılamaya çalışanları ülkenin geldiği yer olan güney amerikan ülkeleri gibi olmaya bir itirazları var mıdır bilemiyoruz.

İdareciler daha fazla zenginleşme için para konusuna odaklanmaları nedeniyle yaşanan sıkıntıları görmüyorlar ve bu nedenle ortada adalet, mal, can, namus ve nesil emniyetini sağlayacak bir hukuk düzeni kalmadı ve bu sebeple de herkes kendi önlemini almalı diyenleri bile görür olduk.

Bir tarafta kafasına huni geçirip diriliş Ertuğrul izleyen bir kesimin bu iktidar giderse yerine dış güçler gelir fantezisi yüzünden infaz düzenlemesiyle salıverilenler başta olmak üzere organize suç örgütü liderlerini nasıl dışarı çıkarırız diye aflar çıkaran siyasilerin yaptıkları sebebiyle ülkede hepimizin hayatını cehenneme döndüren siyasiler birbirleriyle kanka oluyorlar.

Öylesine bir zamanda yaşıyoruz ki Kuran ayetleriyle belirtildiği üzere bizden önce yaptıkları nedeniyle helak olan kavimlerin neredeyse bütün niteliklerini taşıyoruz.

Aslında problemin kaynağını da çözümünü de tespit etmek kolaydı.

LGBT’ ye yasal hak, zinaya serbestlik, domuzu kasaplık et yapıp, fâizi de dünya gerçeği olarak ilan ederek toplum hayatında türlü yıkımlara sebep olanlarla beraber olup sonra da, ben bunları yapanlarla birlikle değilim diyen yalancıların sağladıkları maddi ve siyasi imtiyazların yok edilmesi ile sorunlar başlamadan çözümlenebilirdi.

Cehaleti hayatı olumsuz etkilenen her problemin kaynağı olarak görerek kendisinden başka herkesi toplumun geri kalanları olarak kabul edip onların kim vurduya gitmesine aldırmadan zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olmasına sebep olan şartları ortadan kaldırabilmek de başka bir çözümdü.

Ama olmadı, kaldıramadık, daha doğrusu kaldırmak işimize gelmedi.

İçeridekilere dışarıdan getirilenler de eklenince, bu günkü aşure çorbalarına benzetebileceğimiz karmakarışık bir hale geldik.

Bu nedenle hiç birimiz beni falan kandırdı, falan aldattı gibi bir mazeretle kıyamette Rabbimizin(cc) karşısına çıkamayacağına inanıyoruz.

FARKINDA MIYIZ?

Toplum hayatında zalimin elinde balta, mazlumun eline ise tüy verdikten sonra, haydi gücünüzü gösterin diyenlerin sayısının her geçen gün artmasına rağmen ümidimizi kaybetmedik.

Çünkü hala bu toplumda;

Allah(cc)’ın verdiği can emaneti gereği vatana, millete ve insanlığa karşı taşıdığım sorumluluklar nedeniyle üç günlük dünya hayatı için doğruların peşinden gitmekten vazgeçmem diyenler var hala.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR