Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Diyanetin Cuma Hutbeleri

Türkiye'de İslamiyet'in üç asırlık hilafet müessesesi 3 Mart 1924'te sona erdi.

Sünni Müslümanlığın en üst otoritesi olan Halifeliğin oluşumu ile yapı esasen teorik bir tasavvurdan pratik bir uygulamaya geçirilmişti.

Osmanlı hanedanı hükümdarlık olsa da, dünya Müslümanları gözünde, dini ve siyasi otoriteyi birlikte temsil ediyordu.

Siyasi otorite tarihi süreç içerisinde çeşitli adlardaki alt kademelerle temsil ediliyor olsa da, dini açıdan murakabe ve temsiliyet konusunda Şeyhül İslam’ın varlığına rağmen, halife tartışılmaz bir konumda olmuştur.

Medresenin varlığı ulema açısından kurumsal bir kimlik haline gelmiş olmasına rağmen, manevi otoriteyi temsil iddiasında bulunmamıştır.

Hilafet makamını da temsil ediyor olan Osmanlı saltanatının, 20. yüzyılın başında yıkılması ve yerine İslami değer ve kuralların siyaset ve devletten soyutlanarak, seküler laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ile Şeyhül İslam makamı yerine, devlet memuru statüsünde olan Diyanet İşleri teşkilatı kuruldu.

Türkiye'deki yapılanma geleneksel dini yönetim yapılarının yok edilmesi olduğu için, eski yönetim şeklinin teori ve pratiğinden tamamen farklılaşan bir yapı oluşturma düşüncesi ile Şeyhül İslam makamına alternatif olan Diyanet İşleri Başkanlığı aynı zamanda karşıtlığı da temsil etmiş oluyordu.

Adı modern olan diğer yönetim çeşitleri gibi, Cumhuriyet yönetiminin de kendi özgün karakterleriyle siyasi ve dini yapılanmalar oluşturması beklenirken ortaya çıkan yapı, gerileyen bir dini yapıdan başka bir şeyi ortaya koyamamıştır.

Türkiye, son 25 yılda AKP nin tek parti iktidarında bir takım değişiklikler yaşamıştır.

İktidar desteği ile diyanet teşkilatının sürekli artan maddi gücü karşısında, liberal demokrasiye yönelik umut ve beklenti içinde olanlar sükutu hayale uğratıldıklarını iddia edenler, bunun en önemli belirtisi olarak son zamanlardaki Cuma Hutbelerini göstermektedirler.

Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren süregelen, kemalizm ve İslamcılık arasındaki çatışma, siyasileri olduğu kadar Müslümanları da ilgilendirmiştir.

Bir tarafta Cumhuriyet'in kuruluşu esnasında öne sürülen seküler laiklik ve kafatası ölçmeye kadar varan Türk Milliyetçiliği üzerine kurulu kemalizm anlayışı, diğer tarafta ise toplumsal alandan tümüyle silinmek isteyen İslam Dini hükümlerinin, en azından kişilerin özel hayatlarında serbest kalmasını isteyen Müslümanlar, sürekli bir çatışma içinde olmuşlardır.

Toplumda kemalizmin seküler laiklik anlayışına karşı çıkan ve sonraları siyasal İslamcılar olarak adlandırılan Müslümanların, kemalizm tarafından ortaya sürülen yeni Milli İslam anlayışını benimseyebilmeleri ve devletin din işleri üzerinde etkili bir baskı kurabilmesi için kurulan Diyanet İşleri Başkanlığının o dönemde dini hayatın kısıtlanması açısından önemli görevler üstlendiği görülmüştür.

İslam ve kemalizm çatışması bağlamında; Diyanet içerisinde değişen İslam anlayışını yayınlardan ziyade, Cumhuriyet'in kuruluşundan itibaren Diyanetin yaymakla görevli olduğu kemalist Milli Din İslam anlayışını, her hafta merkezin kontrolünde yazılan ve okunan Cuma hutbelerinde görmek mümkündür.

Diyanetin bu konudaki açıklaması “Hutbeler, yayınlar ve diğer faaliyetler, asla başkalarının hayatına karışmak değildir. Sadece inancımızın, medeniyetimizin, kültür ve geleneğimizin esaslarını tanıtmak, anlatmak ve tavsiye etmektir.” şeklinde olmaktadır.

Ancak şu bir gerçektir ki; Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti iktidarı ile 2000 li yıllarda da başlayan tek parti iktidarı döneminde okutulan hutbelerdeki farklar, açıkça görülmektedir.

FARKINDA MIYIZ?

Genel olarak, ilk dönemdeki Cuma hutbelerinde, büyük ölçüde kemalizm ve ulus devlet fikri ile Türk milliyetçiliğinin tamamlayıcı unsur olarak gösterildiği resmi İslam fikri dayatılmıştır

Sonraki dönemlerde DP iktidarından başlamak üzere, hutbeler seküler laik milliyetçi dilden, İslam'ın kapsayıcı ve birleştirici diline dönüşmeye başladığı görülmektedir.

Diyanetin böyle bir değişim gerçekleştirmesinin sebebi, tarihi boyunca devlete tabi olması ve her değişen siyasi yapının ideolojisini yansıtmasını, görev olarak benimsemesidir.

Üniversitelerde hazırlanan tezlerde de belirtildiği gibi, İstanbul İl Müftülüğünce hazırlanan 700 e yakın Cuma hutbesinde İslam, türklük, etnik kimlik, terörizm ve bilim gibi kavramların ele alınmasında, iki dönem arasında önemli farklılıklar göze çarpmaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24

Whataboutism Zulmü

19 Kasım 2025 Çarşamba 15:30

Müslüman Sadece Sen misin?

16 Kasım 2025 Pazar 12:57

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

12 Kasım 2025 Çarşamba 14:51

10 Kasım Ayrışması

09 Kasım 2025 Pazar 12:30

Kur'an'a Karşı Saldırganlık

05 Kasım 2025 Çarşamba 15:04

Diyanetin Hutbeleri

02 Kasım 2025 Pazar 12:40