Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Önümüzdeki Günler

Önümüzdeki Günler

Son seçim döneminde yaşanan olayları ve sözleri hatırlayan kaldı mı? Henüz bir ay bile geçmeden yine çok şeyi unuttuk mu?

Daha geniş kapsamlı olarak soralım:

Son bir yılda yaşananları hatırlayan var mı, ya da bütün bu olan bitene bakınca önümüzdeki günler ve yıllar için insanların ümitlerinin kırılmadığı zamanları yaşamayan var mı?

Bu soruların birinci bölümüne evet, ikinci kısmına ise hayır demek yürek ister.

En iyisi ve kolayı hep yaptığımız gibi hiç hatırlamamak veya hatırlatanların yanına bile uğramamak.

Hâlbuki üzerinde uzun uzun düşünmemiz gereken o kadar çok mesele var ki…

Yorucu, yıpratıcı ve acil çözüm bulunması gereken sorular sanki bizim sorunumuz değilmiş gibi davranmak kolayımıza gidiyor.

Hiç kimse kafa konforunun bozulmasını istemiyor.

Son birkaç yılda insanların alışkanlıklarını değiştiren yani bozulmasını asla istemedikleri kafa konforlarını alt üst eden olayları hatırlamak istemesek de topyekûn insanlığı düşman olarak gören ve yeryüzünden kaldırmak isteyen sistemleşmiş diyebileceğimiz şeytani akıl (bazıları üst akıl da diyorlar) devreye girip tüm unutmak istediklerimiz tekrar tekrar hatırlatıyor.

Şimdilerdeki son versiyon El Nino. Etkisi yaz boyunca yağışlar, dolu, sel ve su baskını gibi felaketlere dönüşebilecek hava olayı.

Ama nedense Türkiye’nin de dâhil olduğu açık semalar antlaşmasına göre hemen her gün adına chemtrail denilen gökyüzü spreylemesinden hiç bahsetmeden felaket tellallığı yapılmakta.

Önümüzdeki günlerde yaşayacaklarımızı tekrar hatırlatmak babından sayalım:

Küresel pandemi. Gençlere musallat olan aşıya bağlı kalp krizleri. Ne idüğü belirsiz sıvıların sebep olduğu kanser vakalarının artış göstermesi.

Dahası İklim terörü estirilerek önümüze konulmaya çalışılan yapay et ve büyükbaş hayvanların katledilmesi çılgınlığı.

Küresel ısınmaya sebep olmakla itham edilerek bir taraftan büyükbaş hayvanlar katledilirken diğer taraftan hayvan hakları yasası adı altında sokakta parçalatılan çocuklar ve insanlar.

İnsanlığı çıkmaz bir sokağa sokarcasına silah sanayine milyarlarca dolarlık yatırım yapmaya devam ederken diğer taraftan helal ve temiz gıda ve suya ulaşma zorluğunun her geçen gün artırılarak gıda sanayinin sağlığı tehdit eden bir terör aygıtı haline dönüştürülmesi.

Bunlar bizi ilgilendirmez diyecekler için evlerimizin içine dönüp baktığımızda ise 6284 sayılı kanun nedeniyle kadının beyanı esastır denilerek haksızca evinden uzaklaştırılan ve ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm edilen on binlerce erkek.

Diğer taraftan okullarda Lut Kavmine taş çıkaracak şekilde hala ETCEP ve LGBT sever idareci ve öğretmenler eliyle yürütülen toplumsal cinsiyet eşitliği saçmalığı.

İstanbul Sözleşmesinden çıkıldı diyerek yaşananları dert edinmeyen ve bu ahlaksızlıkları uygulamaya koyan zihniyeti desteklemeye hatta kutsamaya devam eden Müslümanlar.

Bu arada beka, beka diyenlere de birkaç sözümüz var;

Milletin bekası devletin bekasına bağlı değildir.

Öyle olsaydı bu gün millet dimdik ayaktadır diyen insanlar çıkıp Türkiye’nin neden 16 devlet yıkıldıktan sonra kurulan 17. Devlet olduğunu açıklamak zorundadırlar.

Devletin bekası milletin bekasına bağlıdır diyenler ise yıllardır devletin de milletin de temeli olan aileye karşı işlenen suçlarda neden sessiz kalmayı tercih ettiklerini açıklamak zorundadırlar.

Devletin bekası milletin ekonomisinin bekasına bağlıdır diyenler de aslı gıda olmadığı halde gıda görünümü altında zehir üretenler ile insanları sürekli olarak açlıkla korkutarak helal ve temiz gıda yerine önüne konulan hibrit ürünleri kabul ettirilen insanların sağlıklı olmadıkları gibi ekonomik olarak da bağımsız olmayacaklarını bilmek durumundadırlar.

FARKINDA MIYIZ?

Tehlikenin gerçekten farkında mıyız?

Ata tohumları devlet demektir. Tohumunu kaybeden toplum devletini kaybetmekle yüz yüzedir.

Yüzde 7 köylü nüfusu ile yüzde doksan üçü beslemek mümkün değildir.

Son kalanlar da aşı ile gdo ve hibrit tohum ile zirai ilaçlar ile köylerden şehre göç politikaları ile ve üretim araçlarına zam ile her şey geri dönüşü olmamak kaydıyla elden gitmiş olur.



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR