Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Beka Korkusu

Beka Korkusu

Devletlerin en başta gelen görevleri kendisini oluşturan insan topluluklarının yaşadığı korkuları sona erdirmektir.

Gelin görün ki, modern devletlerin bu korkuları azaltacak hatta yok edecek faaliyetlerde bulunmaları gerekirken toplumları korkularla yönetmek istemektedirler.

Böylesi davranmakla devlet işlerini yapmak daha kolaylarına gelmektedir.

Özellikle çevre ülkelerde meydana gelen savaş, deprem gibi olaylar meydana geldiğinde siyasiler iktidarlarını devam ettirebilmek için kendilerini devlet yerine koyarak beka korkusunu en üst seviyeye çıkarmaktan çekinmemektedirler.

Beka… Beka… Beka da, kimin bekası ve neyin bekası?

Asıl sorulması gereken soru bu.

Ama bu soruyu sorduğunuz andan itibaren en kötü kişi siz oluyorsunuz.

Toplumda beka problemi dillendirilmeye başladığı anda zaman geçirmeden bu soruyuı soramayanlar veya soramayanlar kaybetmeye mahkûmdurlar.

Çünkü siyasilerin bekası ile yani iktidarların bekası ile devletin bekasını ayırt etmeden beka problemini çözmüş olamayız.

Devletin bekası toplumun bekasına bağlıdır sözü her zaman söylenen sözdür.

Ancak devletin bekası düşünülürken çoğunlukla milletin bekası pek önemsenmez.

Cumhuriyetin ilk yıllarında tek parti iktidarında beka adına bu durum yani devletin millete karşı önceliği yaşandı.

Toplumun bekası toplulukların bekasına bağlıdır ilkesinden vazgeçilerek milleti oluşturan topluluklardan bir kısmı yok sayıldı hatta yok edilmeye çalışıldı.

Son yıllarda ise uygulanan politikalar sebebiyle milletlerin bekasının aile müessesesinin bekasına bağı olduğu düşüncesi hemen hemen yok edildi.

Ahlaki dezenformasyonun üst seviyeler ulaşmış olması nedeniyle aileyi oluşturan fertlerin bekası sorunlu hale getirilince sonuçta ailenin bekası da yok edilmeye yüz tuttu.

Esasında kişilerin bekası ahlak ve maneviyata bağlı olması nedeniyle toplumun bekasının da ahlak ve maneviyat üzerinden var olacağı düşüncesinin yok edilmesinde 6284 sayılı kanunun uygulamaya konulması büyük rol oynamış oldu.

Diğer taraftan milletleri oluşturan fertlerin bekası aile fertlerinin temel gıdası ekmek başta olmak üzere sağlık yönünden de hayli tahribata uğratıldı.

Adı gıda olan ancak gerçekte temiz ve sağlıklı gıda olmayan gıda görünümlü zehirlerle insanlar yavaş yavaş zehirlenerek hemen hepsi hasta edildiler.

Yıllarca şeker hastalığı olan kişilere avuç avuç verilen ve sağlık yönünden zararlı olduğu tartışılan aspartam isimli tatlandırıcının şimdilerde kanser yapıcı olduğu artık herkesin bildiği bir şey olmasına rağmen hala reçete edilmesinden vazgeçilmemektedir.

Açlıkla korkutulan insanların insan sağlığına elverişli ata tohumları dururken kısa adı GDO olan ebter tohumlarla zehirlenmiş olması daha büyük bir felaket olarak önümüzde durmaktadır.

Aldatıcı ve yanıltıcı reklamlarla insanlarda sürekli olarak oluşturulan yeme isteği sonucunda tarım ilacını da, insanların kullandığı ilaçları da aynı şirketlerin satan çok uluslu şirketlerin kurduğu düzende obezite ile başlayıp bedensel zafiyet ile sürekli yorgunluk arasında yaşayan insanlar olduk.

Unutulan helal ve temiz gıda arayışının toplumda hor görüldüğü veya dışlandığı zamanımızda varılan sonuç sürekli hastalanan insanların kalp krizleri ve kanser hikâyeleri oldu.

FARKINDA MIYIZ?

Covid 19 pandemi yalanı bize laboratuvar üretimi mikroplar ve gökyüzünden durmaksızın uçaklarla yapılan spreylemeler sonucunda temiz ve sağlıklı bir çevrenin yok edilmesi ile oksijensiz bırakılan insanlar ile sürekli hastalıklarla boğuşan insanlarla dolu bir toplum getirdi.

İnsanlara enjekte edilen ne idüğü belirsiz sıvıların sonucunda ise artan kalp rahatsızlıkları ile özellikle gençlerde ani gelişen kalp krizi vakaları yanında artan kanser vakalarının oluştuğu ifade edilmekte.

Bütün bunlar bu toplumda yoktur veya söylenenler olmadı diyenler psikolojisi bozulan, agresifleşen insanlar arasında beka korkusu olmadan yaşamaya devam edebilirler.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR