Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Boğaz ve Anafartalarda, Dur! Diyen Mehmetçik

Boğaz ve Anafartalarda, Dur! Diyen Mehmetçik

Tarihte Haçlı savaşları ile başlayan ama bir türlü zafer kazanamayan malum milletlerin birlikteliği olan itilaf devletleri…
Osmanlı devletinin güçlü zamanlarında ses çıkaramamakla birlikte onu nasıl yıkarız emelleri çoook eski yıllara dayanır. T.C. için bile halen devam etmekte olduğu da var sayımdan uzak değildir.
1900’ler en evvel sinsi hareketler yanında açıkça konuşmaları bile bulunan bilhassa Amerikan ilgilileri Osmanlı Devletini içten yıkabilmek için, Fransa’ya Sultan II. Abdülhamid’in burs vererek ilim öğrenmeleri için gönderdiği gençleri demokrasi propagandası altında “Jön Türkler” birleşimini…
Diğer taraftan Selanik Askeri Tıp Okulu’na el atarak Siyonistlerin kurduğu ama onların gizli kalıp genç subaylara “Demokrasi” özlemi yerleştirerek padişahlığa karşı olmalarını sağlayabilmişlerdi.
Bunun neticesi İttihat ve Terakkiperver partisi kurulması ve meşrutiyetin ilanı ile dolaylı söz sahibi olmuş görünmekteler.
Çünkü Mebusan Meclisi bile Türk’lerden ziyade azınlık yani Rum, Ermeni ve Yahudilerin çoğunluğu içinde kalmıştı.
Bunların neticesi Enver Paşanın izin verdiği Alman savaş gemilerinin Sivastopol’ü topa tutması ile birde savaşa girme mecburiyeti doğmuştu.
Bunu fırsat bilen meşhur düveller Osmanlı payitahtını ele geçirmek için donanmalarıyla Çanakkale’ye gelmiş kıyıları topa tutmakla rahatça geçmek istemişlerdi!
Türklerin kuvvetini iman coşkusunu bir türlü anlayamayan düvellerin büyük zırhlı denizaltı vb.’leri varken…
Bizim Mehmetçiğimiz ve komutanlarının savaş taktikleri ile topa tutma, gece deniz altına mayın döşeme suretiyle yaptıkları kahramanlıklar neticesi tornistan oluvermişlerdi…
Mehmetçiğin bu kahramanları dillere destan olmuş, tarihe unutulmayacak, silinmeyecek şekilde raptedilmiş oldu. Ruhları şâd olsun.
***
Bu savaşın kahramanlıklarındaki olaylar pek çok çeşitli olmakla beraber birisini önemle hatırlatmak isterim.
Boğaza süzülmekte olan düşman gemilerini gecenin sessizliği içinde topa tutmak isterken çok ağır mermileri vinçle kaldırmak gerekmekte vinç bulunmadığından düşünülmektedir.
Bunu gören Mehmet Çavuş ben yerleştiririm deyip tonluk mermiyi herkesin hayret bakışları arasında sırtlayıp top yuvasına yerleştirdiği görülmüş ve nişancılıkta isabeti ile başaran Seyit Onbaşının ateşi ile düşmanın büyük zırhlısı aldığı isabetle yanarak sulara gömülüvermişti.
Tabii diğerleri de yanınca tornistan etmişlerdi ama bir husus dikkatimizi çekmeliydi.
Tonluk mermiyi yüklenip kaldıran Mehmet Çavuş daha sonra böyle bir ağırlığı neden kaldıramamıştı acaba?
İnancı olmayanlar inanamaz ama yangın çıkan meşelikte askerlerimizin üstüne esen rüzgâr bir anda yön değiştirip düşman tarafına dönüverince düşman kendini kıyıya zor atmış Mehmetçik önemli yerleri tutmuştu.
Keza Mehmetçiğin namaz kıldığını görüp baskın yapmak isteyen düşman sıcak bir bulutla karşılaşınca soluğu yine kıyıda almıştı.
Tabii bunlara bu günün aydın geçinenleri pek inanamaz, neden olduğunu matematiksel yola çekerler ama..
Yakın zamanda Kıbrıs çıkartmasında da Rum askerinin itirafına ne demeli acaba?
Bir tane Mehmetçiğimiz karşına çıkan 15 Rum ile mücadele esnasında üstlerine Allah Allah deyip hücum edince ellerini kaldırıp teslim oluyorlar.
15 tane Rum’u tek başına esir edip getiren Mehmetçiğin bu durumuna hayret eden komutanı Rumlara dönerek:
“Ne kadar ödlek insanlarmışsınız bak bir erimize karşı koyamıyor savaş yapıyorsunuz siz ancak çetecilik yaparsınız deyince Rum asker;
“Ne bir tane? Etrafımız çevrilmiş kaçacak yerimiz bile yoktu. İnanın biz öyle gördük” deyince maneviyat işlemi de olduğu kanıtlanmış olmakta idi.
Bunlar kayıtlı olmasına rağmen yinede gericilikle irticacılıkla tanımlanırız malum kimselerce ama birde onlar anlayabilse!
İşte onlar hep Allah Allah nidaları içinde hücum etmiş ne Çanakkale boğazından ne de Anafartalar’dan geçirmemiş, kanlarını vermiş ama bir karış toprak vermemişlerdi.
Tekraren cennetlik olan şehitlerimin ruhları şâd olsun.
***
Bu kahramanlıkları yapan Mehmetçik karşıt düşmanına bile insanlık dersleri vererek de tarihe geçmiştir.
Bu ve diğer oluşumları inşallah gelecek yazıda beraber okuruz.
Sizlere Şair Yahya Saim’in bir dörtlüğünü sunmak isterim.
***
Çanakkale’den dönen topçular
Bunlar o destanın ilâhi sedasıdır.
Sus! Dinle yolcu! Şimdi geçerken o topçular.
Her bir tekerleğin sesi yorgun, fakat ağır.
Bir hitabedir ki söyler ateşten gurupları.
Bunlar o destanın ilahi sedasıdır.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR