Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Basında Konya meseleleri için haykırış

Basında Konya meseleleri için haykırış

İkinci defa 1994’de Konya Postası Gazetesi’nde ki yazılarıma…

Tabiri caiz ise Konya meseleleri üzerinde duran, ilgililere hitap eden bir nevi haykırış diyebiliriz.

O yıllarda. Konya meseleleri o kadar çoktu ki. Bunlara hükümetler, sözde şehri için çalışacak milletvekilleri üstün sözlerle geçiştiriveriyor. Adım atma maalesef olmuyordu.

Memur sınıfına geçtiğim için kendi adım değil de yazının başlığı “Arada bir” daha sonra “Bizce” başlık yazan da “Ahsen Gülbağ” olmuş oluyordu.

***

Kendi ismini yaz. Bir cezası yok diyorlardı.

Böylece bir yıl sonra başlığa doğrudan “Ahmet Güldağ” olarak ismimi yazdım.

Başlığı da değiştirerek Müşahede” yaptım.

Mevcut ve gelen müdürler hiçbir şey demiyorlardı ki bu çok mühim oluyordu.

Sadece olumsuzlukları ve meseleleri değil bir yazarın aslında yapması gereken olarak…

Halkın, şehrin yararına yapılan iyi işlemleri de takdir etmiş oluyordum.

Dolayısıyla, valilikten iki defa olmak üzere İl Kütür Müdürlüğü, büyükşehir ve üç ilçe belediye başkanlarından tebrik ve teşekkür yazıları geliyordu.

***

Konya meseleleri nelerdi? Genel olarak sıralayalım.

Atılan temel betonun üzerinde çimenlerin yetiştiği Mevlana Kültür Merkezi

Sözde Bölge Hastanesi olacak 7 ayrı binadan müteşekkil “Beyhekim” Hastanesi” yapımına başlanılması ki yirminci yılını doldurmuş elde var sıfır idi.  

Konya – Ankara arası hızlı tren yapımı.

Konya hava alanı ve terminali yapımı.

Konya – Ankara karayolunun bölünmüş yol olması ve beton asfalt yapımı.

Göksu Şelalesi ve Gilisıra vb. yerlerin turizm haline getirilmesi.

Önemli kavşaklar da alt üst geçitlerin yapılması. Seçim sonrası Antalya hemen dört alt geçit yaparken Konya üç yıl önem ver(e)memiş olmasıydı.

Bu genellerden ayrı olarak. Belediyelerin temizlik, yağmur sularının caddelerde göl yapmasının önüne geçilmesi, şehir otobüs hatlarının tanzimi imar da ranta gidilmemesi gibi belediye hizmetlerinin üzerinde durmakta idim.

***

Asıl önemle üzerinde durduğum bir meselede Konya karayolları bölgesine ait

Konya – Seydişehir ve Seydişehir – Akseki kavşağı yolu olan…

Konya – Antalya yolu idi

***

Yazılarımda hitabım milletvekilleri ve bakanlık oluyordu ama ne yazık ki netice yoktu.

Bir seferinde tuttu galiba ki. Bakanlık yolu ihaleye çıkardı. Oh çekmiştim ama…

Bir yıl ödenek verilmediği için müteahhit iş yapamadı ve ayrıldı.

Gene kalmıştı bahara…

***

Sadece yazı ile kalmıyordum.

Mesai dışında olan milletvekillerinin, belediye başkanlarının veya bir teşekkülün yaptığı toplantıda…

 Milletvekillerini genelde, belediye başkanlarını belediye işlerinde bir nevi soru yağmuruna tutuyordum.

Milletvekilleri konuyu inceleyip cevap vereceğiz diyorlar. Belediye başkanları orda cevabını veriyorlardı.

Tarihi yazılara başta Amerika’nın Türkiye’yi avucunun içine alma konuşmaları ve diğer hareketleri diğer devletlerin dostane olmayan hareketlerini de konu yapmakta idim.

Osmanlı devrine olanları ve Kurtuluş Savaşı’nda bilinmeyenleri. Atatürk’ün ilk basım olan Osmanlıca yazılı Nutuk’tan parçalar yeni basımlardaki düzenlemeleri ortaya koyuyordum.

***

Ramazan günleri, Osmanlı’da ki ramazanlara ilaveten bizzat yaşayıp gördüğüm hareketleri, günlük ramazanlar, iftarlar, sahurlar nasıl olurdu? Diye yazmış oluyordum

***

Türkiye içi ve dışı okurlardan teşekkür ve destek yorumları alıyordum.

Konya’dan etrafındaki olan şehirlere yıllar evveli nasıl gidilirdi sonraları nasıl oldu anlatımı olarak Konya’dan çıkış ve geliş tarihi yollar dizisi yapmaya başlamıştım.

Ankara ve Afyon gidiş gelişleri sonrası Konya Antalya yoluna girmiştim. Keşke irmeseymişim (Şaka)

İyi idi ama makamını particilik içine alan, yollarla ilgili hiçbir iş yapmayan yeni gelen Müdür bizimle atışmasa idi.

Neler oldu? Hakikaten izlenecek bir olaylar oluvermişti.

İnşallah beraber okuruz.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR