Nazmiye Gülbaş

Nazmiye Gülbaş

Farklı Fikirler

Farklı Fikirler

Allah C.C her insanı farklı yaratmış. Öyle ki her insanın parmak izleri dahi birbirine benzememektedir. Düşünsenize sekiz milyara yaklaşan insanın sekiz milyar ayrı parmak izi vardır. Ayrıca Hz.Adem'den bugüne kadar gelen insanların tamamını düşününce küçücük bir parmak baz alındığında kim bilir kaç milyar farklı desen parmak izi vardır. Allah C.C yücelerden en yücedir. Onda zorluk yoktur. Kudret kuvvet sahibidir. O, ol derse olur...

 

İnsanların düşünce yapılarına gelince, parmak izleri bile birbirine benzemeyen insanların düşünce yapıları da elbette bir olmayacaktır. Bu kadar benzemeyenle birlikte insan sosyal bir varlıktır. Muhakkak birlikte yaşamak zorundadır. Hem birbirinden bu kadar ayrı hem birbirine bu kadar yakın insanın dünyada birlikte yaşaması gibi bir durumla karşı karşıyayız. Haddizatında bu yüzden imtihan olmuyor muyuz? Bulunduğunuz çevreyi değiştirseniz de insanın olmadığı bir yerde hayatınızı sürdürmeniz özellikle bu zamanda pek mümkün görünmüyor. İnsan ister kabul etsin isterse etmesin birbirine muhtaçtır.

 

Allah C.C Hz. Adem'den başlayarak uyarıcılar göndermiş insanlığa. Uyarıcı peygamberlerden isteği ise insanlara mesajın güzel bir lisan ile anlatılmasıdır. Firavun gibi 'Tanrılık' iddiasında olan birine dahi Allah C.C, Hz. Musa, Hz. Harun'a: '' Ona yumuşak söz söyleyin. Belki öğüt alır, yahut korkar.''(Ta-Ha/44.ayet. Diyanet İşleri meali) diyerek yapılan uyarının ne denli mühim olduğuna dikkat çekiyor aslında. Firavun'a böyle anlatılırken, diğer insanlara tebliğin veya İrşadın nasıl yapılacağı konusunu etraflıca düşünmek lazım gelir sanırım. Atalar; Bin düşün, bir söyle diyerek ne güzel ifade etmişler bu durumu.

 

Mamafih bilhassa son dönemlerde siyasette aşırı derecede kutuplaşma, ötekileştirme yapılıyor. ''Üç günlük dünya için bu kadar insanın vebaline girmeye kırmaya dökmeye değer mi?'' diye ister istemez sormadan edemiyor. Sanki hiç ölmeyecekmiş gibi sanki hep o koltuklarda kalacaklarmış gibi davranıyor siyasiler.

 

Toplum çok gerildi maalesef!

 

Kimi siyasilerin sorumsuz beyanatları yüzünden ülkede sanki ölüm kalım savaşı yaşanıyor.

Oysa devlet insan için vardır. İnsan devlet için değil. Şeyh Edebali'nin meşhur öğüdünü tüm siyasi parti liderlerin bilmesi gerekiyor. Yalnızca liderler değil, siyasetin içinde olan herkesin iyi bilmesi güzel olacaktır. Şeyh Edebali'nin öğüdünü duymayan, görmeyen hasbelkader belki başarılı olur belki uzun yıllar iktidarda da olur, lakin kendisi, çevresi mutlu olabilir mi?

 

Siyasilerin kutuplaştıran, ötekileştiren yanlış tavırları sadece siyasette değil her alana kadar sirayet ediyor maalesef.

Ticaretten sanata, spordan ilahiyata kadar herkes herkes ile kavgalı. İttifaklar üzerinden habire kavga çıkıyor. Twitter ve benzer sosyal alanlarda her saniye birileri sırf siyasi görüşü kendisiyle benzer değil diye linç ediliyor. Görüşü ne olursa olsun insanları bir ailesi olduğu, sosyal çevresi olduğu, iş ortamı olduğu hiçe sayılarak, insanların onuru yerin dibine batırılıyor. Paralı troller karşılıklı hakaret, küfür yarışında. Siyasetin her alanı bu kadar etkilemesi doğru mudur? TV açıyorsunuz her konuda siyasi yönlendirme. İnternet aynı şekilde. Ne bileyim eskiden TV'lerde farklı alanlarda akademisyenler, uzmanlar bir konu etrafında dahi başka başka fikir beyan ederler hoş sohbet bir ortam meydana getirirlerdi. Şimdilerde herkes sadece siyaset üstünden fikrini söylüyor.

 

Son yıllarda sadece popüler kültür üzerinden siyaset yapılıyor. Gençler kısa yoldan ünlü olmanın, lider olmanın peşinde. Fedakarlık, adanmışlık, düşünce geliştirme ufuk açmak, çalışmak istemiyorlar. Sosyal medya üzerinden ünlü olma, siyasi parti başkanının gözüne girerek bir yerlere varmanın derdindeler. Böylelikle liderler değil popülist siyasetçiler yetişiyor. Hoş onlara da ne kadar siyasetçi denirse... Kısır bir siyasi zemin üstündeyiz fikir adamı, aksiyon insanı neredeyse kalmadı. Olanlarda bir bir aramızdan ayrılıyorlar. Yalnızca siyasi başarılar öne çıktığı için ne zamandır dünya çapında ne bilim adamı ne edebiyatçı ne sporcu ne de sanatçı yetişmedi. Diğer alanların önünü de siyasi liderler açacak aslında. Fakat ne hikmetse bu bir türlü sağlanamıyor.

 

Velhasıl her alanda insan yetiştirmek şöyle dursun her alanda bol bol kavga ediyoruz. Bu arada elbette herkesin herkesi eleştirme hakkı vardır, lakin eleştiri diye hakaret etmek, küfür etmeye kimsenin hakkı yoktur. Beğenirsiniz beğenmezmisiniz kişilerin düşüncelerine saygı duymak zorundayız. Karşıt görüşler olacaktır, olmalıdır da fikir farklılıkları güzeldir. Parmak ucu bile benzemeyen insanlar aynı fikre sahip olamaz. Bundan dolayı insanları kınamak, yermek, ötekileştirmek yerine onları iyiye, doğruya, güzele, hakka, adalete yönlendirmek gerekmektedir. Tabii ki bunu güzel bir lisan ile güzel siyaset yaparak anlatmak lazımdır.

 

Son olarak son söz Şeyh Edebali'nin nasihatinin bir kısmı olsun.

Ey oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana.

Gücenme bize; gönül alma sana.

Suçlamak bize; katlanmak sana.

Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.

Geçimsizlikler, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.

Kötü göz, şom ağız, haksızlık bize; bağışlamak sana.

Bölmek bize; bağışlamak sana...

Ey oğul, sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın.
 

Selam ve dua ile...

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nazmiye Gülbaş Arşivi
SON YAZILAR