Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Sıcak bir temmuz günü

Sıcak bir temmuz günü

Karmakarışık bir süreçten geçiyoruz. Menfur darbe teşebbüsü de bulanıklığı arttırdı. Her şey göründüğü ya da takdim edildiği gibi basit olmasa gerek. Olayların nelere, hangi durumlara gebe kaldığını, yol açacağını göreceğiz. Müessif bazı hadiseler ise, üzüntümüzü çoğalttı.

Halka karşı ateş açılması, meclis bombalanması, kalkışma kabul edilemez olduğu gibi;  geleneğimizde teslim olan aman dileyen kâfire bile dokunulmazken, genç bir askerin başının kesilerek öldürülmesi, cesedinin tekmelenmesi oldukça düşündürücüdür.

Kendi çocuğunun istikbali için, uykularını kaçırıp bunaldığını yana yakıla anlatanların,  halktan bazı kimselerin hayatını kaybetmesine, “Tabii ki meydanlara çıksınlar. Bir kaç ölümden ne çıkar canım. Nasılsa şehittirler” rahatlığıyla kolayca canları harcaması, duygudaşlık yeteneğini de yitirdiğimizin acı nişanesi herhalde.

Bir yazar “Türkiye’nin seviyesizlikten daha büyük meselesi yoktur. Seviyesizlikle mücadele, kalitesizlikle savaş Türkiye’nin beka meselesidir” diyordu geçenlerde.

 Askerî veya sivil her çeşit diktatörlüğe, baskıcı rejime karşıyız. “Darbe girişimi, taslağı veya kimilerince tiyatrosu”  adı ne konursa konsun çok yıkıcı sonuçlar doğurabilirdi. Biz siviliyle, polisiyle, askeriyle bir bütünüz. Unutmamalıdır ki; bu netameli coğrafyada vatanı düşmanlarına karşı savunacak olan yine güçlü bir ordudur.

Ve idam gibi ağır cezalar gelecekse; suçları tam anlamıyla sabit, belirlenmiş olan çocuk tecavüzcüleri, birbiriyle zulümde yarışan, her kanlı eylemde imzası olan Pkk, aynı kafada ve kefede bulunan (din etiketi kurtarmıyor) İşid gibi terör örgütlerini de kapsamalıdır.

Allah milletimizi iç savaştan, bölünmelerden, şifasız toplumsal hastalıklardan, her türlü ruh zafiyeti ve illetinden korusun. Şehitlerimize rahmet diliyorum.

TYB Konya Şubesi’nin Cumartesi günkü mutat etkinliği, 15 Temmuz günü karanlık ve olağanüstü bir gece yaşanması dolayısıyla, farklı bir havada cereyan etti.

Başkan Mehmet Ali Köseoğlu’nun konuya ilişkin, “Milleti hiçe sayarak varılacak bir yer yok” başlıklı TYB açıklamasının ardından; Ümit Savaş Taşkesen, renkli yorumları, ilginç ve ince tespitleriyle İngiltere intibalarını anlattı.

İngiltere denince,  bizde uyandırdığı imajdan; Shakespeare, Thomas More ve Ütopya gibi şahsiyet ile eserlerin olduğu kadar, bir yandan da “sömürgecilik, gizli el, hilekâr zekâ” gibi, zihin dünyamızdaki diğer etki ve şekillenmelerden bahsetti.

Darbeler, ihtilaller ve harplerdeki kitle psikolojisini; en medeni görüntülü insanların bile akıl dışı bir algıyla nasıl canavarlaştıklarını; çocukluktaki tanıklıkları, Dickens gibi yazarların (İki Şehrin Hikâyesi) tasvirleriyle birleştirip genişleterek ifade etti.

Meşhur Sefiller romanının, bir tiyatro oyunu olarak İngiliz’ce;  hem sanatsal, hem de görsel açıdan etkili sunumundan hareketle, sözü bizim tiyatrolarımıza getirdi.

Yine konuşmasının içinde; Türk-İslâm Dünyası olarak etkili düşünür, sanatçılar yetiştirip yetiştirmediğimiz, temsiliyet mevzuunu, mevcutları dünyaya tanıtamama sorununu, mühim bir mesele halinde ortaya koydu.

İslamiyet’i tebliğ ve ifade metodumuza eleştiriler getirerek, yeterince ikna edici bir dil kullanılmadığından, gerekli donanıma sahip bulunmamasından bahisle Yehova Şahitlerine dokundu. İngiltere’de bulunduğu senelerde 90 yaşlarında, Yehova Şahidi hanımlar, ihtiyarlıklarına bakmaksızın, kapı kapı gezip, batıl inançlarının propagandasını şevkle ısrarla yapıyorlardı. Taşkesen ailesinin Türk olduğunu anlayınca ertesi gün, daha müessir olması açısından Türk Yehova Şahidini onlara göndermişlerdi.

Ümit Savaş, Karl Marks’la alâkalı belirlemelerden, Londra da kalmış ünlü isimlerden, ilginç insan kesişmelerinden, İngilizlerin tarihe kültüre ve müstesna şahsiyetlere sahip çıkma kararlılığından; adım adım, yolculuğun her dem süren bir olgu bulunduğuna, yaptığı muhasebelere, tefekkür tecrübelerinden, iç yolculuklarına geldi.

Ortak vicdan hareketleri, kalbî yürüyüşlerden, Âdem’in çocukları olarak yapılan buluşmalardan bizleri haberdar etti.

Önemli mekânlardan biri olarak vurguladığı Hyde Park ve ünlü serbest kürsü uygulaması, mutlak itaat kültüründen uzak, eleştirel hür bir tavrı da işaretliyordu.

Sevdiği şairlerden İsmet Özel ve Sezai Karakoç’un özellikle iki şiirine dikkat çekti. Mataramda Tuzlu Su ve Masal’a değinirken; uzun yolculukların zorluklarından, “Batı tarafından yutulma” hadisesine dek ilerledi belki.

Sorduğu, hissettirdiği soru(n)larla rahatsız ve usulca ikaz etti.

1984 ve George Orwell duraklarından tekiydi.  Sözleri arasında, Allah’ın bizi görüşü ve hesaptan, eski hassasiyetimizin kalmaması saptamasında bulundu Ümit Savaş Taşkesen.  Dünyevî gözlerden daha ziyade korkuyorduk.

Yolculukta gidişler ve dönüşler mühimdi. Biz onu hep sevdiğimiz gibi, daha olgunlaşmış, kazanımlarla dolu bulduk.

TYB’nin ilgiyle izlenen programlarından biriydi.    

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR