Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Değişen Bir Şey Var mı?

Değişen Bir Şey Var mı?

Yaşam oluşumları haricinde siyasetçilerin olumsuz yanlarına ait yazılara girmek istemem.

***

Siyasetçilerin demokraside program sunma ve giderini nasıl temin edeceğini anlatmak yerine…

Birbirlerinin açıklıklarını ortaya dökerek karşıtını kötülemek üzerinde durmalarının…

Demokrasi bizde demelerine rağmen hiç değişim yapmadan hatta daha da ileri giderek devam etmeleri insanı üzmeden edemiyor.

Gelişmiş ülkelerde bu yol görülemezken “bizde neden katmerleşerek?” devam etmesi merak konusu.

***

Geçen gün dağarcığı karıştırırken yıllar öncesi siyaset üzerinde yapılan bir sohbet yazısını okuyunca…

Demokraside ilerleyeceğimiz yerde aynı nakaratların daha da ileriye gittiği ayan beyan olmakta.

***

Gelin yıllar evveli, bir seçim sırasında konuşulanları kaydeden yazımı sizlere tekraren sunmak isterim.

Ve değişim olmuş mu, olmamış mı? düşüncesini sizlere bırakmaktayım.

***

“Seçim arenası üzerinden sohbet

Antalyalı ve Antalya’da oturan Konyalı dostlar hoş geldin ziyareti yaptılar geçtiğimiz gün.

Sohbet döndü dolaştı siyaset konuşmalarına geçiverdi

Zaten her yerde bu konu var. Medyada yazılı ve görüntülü haberler bir yana nerede ise her saat bu konuda ki oturumlar gırla gitmekte.

***

Misafir dost “De bakalım gaztacı. Ne diyon sen parti başkanlarının program yerine vaat içine birbirleri ile yarış etmelerine?”

Bendeniz “Hem ev sahibiyim hem de gazeteci geçiniyoruz. Böyle olunca bize dinlemek, gazeteci olarak da dinlediğini okuyucularına duyurmak düşer.”

“Öyle dersiniz ya. Konuşulanları tam da yazmazsınız. İşinize geldiği yönde evirip çevirirsiniz…” diyen diğer dostun sözünü kestim.

“Bazı kimseler için doğru olabilir ama beni hâlâ tanıyamamışsın. Şu konuşmanı bile yazacağım gör bak. Çekinecek ve beklentim olacak bir şey yok ki. Hakaret, yalan haricinde açıklamamazlık etmem. Müsterih olun sere serpe konuşun. Sadece “yazma” derseniz kural olarak o zaman yazılmaz.”

Karşımda ki söze karıştı. “Doğru söylüyor bilirim. Bilirim de bir şey sormak isterim. Bizden yaşlısın yıllar önce de vaat’ler oluyor mu idi böylesine?”

“Anladım nostalji istemektesiniz. Anlatayım yaşamımda gördüklerimi. Diyerek başladım.

“Tek parti devrinde anılarımı ve araştırmalarımı yazdığım gibi.

İhtiyaç yoktu öyle arenaya. CHP Genel Başkanı kimleri yazmışsa onlar basılı tek kâğıtta ki oy ile seçilmiş oluyorlardı.

İlk 1946 seçim evveli başlasa da bu günkü gibi şunu vereceğiz bunu vereceğiz değil de Halka demokrasi ve söz hakkı vereceklerini, o yıllarda kara borsa ve karne yaşantısı oluşumu dolayısıyla bunları kaldıracaklarını söyleyen DP ve Sanayi kurulmasına önem vereceğini belirten MKP’ne karşı, CHP “Bunlar hükümet idare edemez. En iyisini biz biliriz. Biz Atatürk’ün partisiyiz.” konusunu işlemekte idiler…”

Sözümü kesen dost “Demek o günlerde de bu nakarat varmış. Hal bu ki araştırmacıların son yazılarına göre. Atatürk “partisiz hükümet yok demokrasi devletlerinde” diye düşünerek İsmet Paşa’ya bir parti kurmasını istemiş ve kurdurmuş. Daha sonra Fethi Bey’e de bir parti kurmasını istemiş.”

Sağ taraftaki dost Öyle olunca SHP’nin de mi kurucusu oluyor. Bu ne biçim lahana turşusu? Atatürkçülüğü de hiç kimseye bırakmamakta direniyorlar…” derken bir diğeri

“Öyle zaar. Başka dayanacakları bir oluşum yok ki?

***

Bendeniz devam ederek. “1950 seçimlerinde hararetli konuşmalar oldu. DP aynı konuları işlerken Rahmetli Menderes fakirliği sileceğiz her mahallede bir milyoner yaratacağız sözü de meşhur beyanlardan olmuştu. MP Başkanı rahmetli Osman Bölükbaşı ise şunu bunu yapacağını değil bavul dolusu evraklarla CHP’nin millet hayrına olmayan ve hortumcularına varan konuları afişe etmekte idi.

Hala gözümün önüne gelen, bu günün sarraflar çarşısı üstü ve ittifak mağazası önünde Rahmetli Himmet Ölçmen’in halk arasında sopalara bağlanmış süpürgeyi 4 liradan iki liraya indirecekleri beyanı vardı. Vardı ama indirdiler de.

 Sözümü kesen yanımdaki dost “Demek sözlerini tutmuşlar…” diyenin sözünü kesen diğer dost “tutmuşlar ama sonra alınan kredilerle haylice pahalılığı da getirdiler.”

Karşımdaki dost “O günler öyleydi de son yıllarda neler oldu.

***

Seçmenler kusura kalmasınlar. Akıllandılar da söylenenlere inanmamazlık ettiler mi? Hem de netice alamayıp, diskalifiye ettiklerinin aynı nakaratlara karşılarına çıkınca desteklemiyorlar mı? Diye başlayan bir diğer dost devam etti

“Demirel’den, Mesut Yılmaz’a, Ecevit’ten Bahçeli’ye kadar verilen vaatler ne oldu.

Demirel’in “Kim ne verdi ise beş fazla verme, ekonomiyi 500 günde düzlüğe çıkarma, arkamdan gelin altı ayda Türkiye’yi borçtan kurtarıp refaha kavuşturayım” teklifleri ardından kızı Çiller başa geçince DP’den ilham alıp artırma yaparak “Her mahallede 100 trilyoner ve iki anahtar sağlama” sözleri.

Ya Bahçeli’nin “Terörist başını asacağım vaadi ile yakaladığı Başbakan yardımcılığında sesi kesilip Ecevit hanımın emrine uyup, katilleri, hırsızları af ile sokaklara salarken o günlerde yapamadığını şimdi sesi kısılırcasına yapacağım nakaratında!...”

Heyecan içinde anlatan dostun sözünü kesen, karşısında ki dost.

“Ya şimdi At ile Arı’yı değiştirip 1946 ruhlu DP ile hiç mi hiç ilgisi bulunmadığı halde sahiplenen DP başkanına ne demeli?

Daha dün İçişleri bakanı iken Erzincan katliamını pas geçip terörü ancak ben durdururum demesine ne demeli? Neyle durduracak bir anda? Adama “sen onların başı mısın yoksa emir verip susturacan” demezler mi?

Ya yurttaşların bankasına verdikleri ile aldıkları yat çiftlik vb. alan ve banka borcunu devlete millete ödetenlerin mazotu bir lira yapma ile ÖSS kaldırma sözünde, Baykal ile birlikte açık artırma yapmalarına ne demeli?..”

Bir diğeri atıldı “Olur tabii neden olmasın. Mazota su ilave ederler, ÖSS’nin ismini de “BÖSS” yapıverirler olur biter…”

***

Kusura bakmayın konuşmaların devamına yerim kalmadı.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR