Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Tekrar Karşılaşmak

Tekrar Karşılaşmak

Aşağı yukarı 10 yıl oluyor. O zamanlar 5 yaşlarında olduğunu sandığım bir çocuk, hani malum ülkenin çocuğu, hayatıma gireli 10 sene doluyor bugünlerde. 
Görmeyeli de bir o kadar oluyor, aynı zamanda. Kısa sürmüştü nitekim. Fakat hiç unutmadım onu.
Nasıl unutayım? O zamana kadar gördüğüm en güzel çocuktu o. Hani alıp içinize sokasınız gelir ya... Kaldı ki bir kız çocuğu aşığı olduğum halde, bu erkek çocuğuna karşı oluşup gelişen tutkulu sevgim, başka diğer hiçbir çocuğa karşı o kadar yoğun ve şiddetli olmamıştı onu tanıyıncaya kadar. Rahmetli babasının mezarı, annesi ve 7 kardeşiyle birlikte bırakıp geldikleri ülkelerindeydi. Burada, üst(alt) düzeydeki yokluk ve sefalet içinde yaşayan sayısız sokak çocuklarından birisiydi sadece, o hala unutmadığım masumiyet, güzellik ve çocukluk. 
Ona ve her zaman birlikte gezdikleri ablasına tatlı ve serin dondurma rüzgarları estirirdim onları sokakta her gördüğümde illaki. Ve yaşı gereği dili yeni yeni çözülen bir çocuk, simdi bu ülkede yepyeni bir lisanla karşılaşınca afallayıp susmuştu o sıralar tabi. Gerçi suskunluğu, bazen ablasıyla, benim bile anlayabildiğim çok basit Arapça sözcüklerle konuşurlarken bozulurdu. 
Hemen hemen nerelerde olabileceklerini tahmin ettiğim ara sokaklara düşürür olmuştum yolumu o günlerde hep. İnsan sevdiğini mutlaka görmek istermiş ya, bir gün dahi onu göremesem, akşamında, daha önce hiç tanımadığım türden bir hasret ateşiyle yanıp kavrulurdum o zamanlar. Hatta kara çarşafının içindeki ufak tefek annesiyle de tanışmıştım kapı önlerinde bir gün, sırf güvenilir bir insan olduğumu ona göstereyim de oğluna daha yakın olabileyim diye. Hani köhne mahallelerine arabasını park edip gözleri ısrarla o çocuğu arayan, takıntılı ve amiyane tabirle biraz da sıyrık bir abla sanmasınlar beni diye...
O çocukla ilgili an be an yaşananların hepsi, unutulmaz birer anı olarak hafızamdaki yerini çoktan alalı ve onların hiçbirini unutmayalı yıllar oluyor şimdi tabi. Ne var ki, bunlardan bahsetmeyeceğim şimdi.
Aklıma takılan, 5 ila 15 yaşları arasındayken bir insanın yaşadığı devasa değişime hatta başkalaşıma rağmen, onunla bugün yine bir sokak arasında, olur da denk gelirsem, onu tanıyıp tanımayacağım... Onun beni tanımaması ihtimaline zaten % 99.9 olasılık veririm de... Peki ya ben?
15 yaşlarında, çiçeği burnunda bir genç... Yanımdan öylesine yürüyüp geçen, boyu her halde benimkini geçmiş, hatta belki de selvi gibi boy atmış bir delikanlı. Dilimizi bizimkinden farksız bir aksan ve akıcılıkla konuşabiliyor olmalıdır şimdi. İlim irfan işlerini ne yapmıştır hiç bilmiyorum; okula gidip gitmediğini... Yerde ezilen üzüm tanelerinden, ileride, tatlı bir şerbetin ortaya çıkabileceğini düşünüp bu fikirle avunurdum onu tanıdığın zamanlarda. Ki bu şerbetleşme kısmı da, okul ve eğitim konularıyla yakından alakalı işte... Ne yapmıştır peki o? Sokaktaki bir serseriye; bir müptezel namzetine mi dönüştü ya da acaba şimdiden?
Fakat biliyor musunuz... Taa çocukluktan ihtiyarlığa kadar insanın yalnızca tek bir yeri değişmezmiş hiç: gözleri ve bakışları. Hani bir çocukluk arkadaşınızı 30 sene sonra görüp tanıdığınızda, gözlerinden tanımışsınızdır onu, emin olun. O halde, yine görsem bilirim onu diyorum simdi; tanırım. Gözlerinin içine bakardım çünkü onun hep, bana yönelmiş ve bana özel bir sevgi ya da herhangi bir duygu var mıdır oralarda diye? Nitekim onun beni sevip sevmediğini gerçekten hiç bilmez ve anlayamazdım. Yalnızca, dondurma manasına gelen bir ablaydım onun için belki de. 
Simdi o görse %99.9 olasılıkla tanımaz beni demiştim ya. O binde birlik ihtimalin bir gün gerçekleştiğini, düşünsenize, evet bunun gerçekten olduğunu ve şimdilerde dal gibi bir delikanlı olmuş, benim hiç unutamadığım o mülteci çocuğun gelip karşıma çıktığını! Fakat biliyor musunuz, eminim de aslında bir yandan. Gizli ama çok güçlü bir his bu. Bir gün, hatta belki de çok yakında yeniden karşılaşacağız onunla. Yepyeni dondurma çeşitleri cikti hem. 5 yaşındaki bir çocuğun seveceği kadar, 15 yaşındaki bir gencin de sevebileceği...
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi
SON YAZILAR