Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Sorular Sorular Sorular

Bugün de her zaman ki gibi; ‘Selam duâsı’yla başlayalım isteriz yazımıza;

‘Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’

Geçen yazımızda Hekîmî ilâhî, hasta câriyenin hâlini araştırmaya, soruşturmaya başlamıştı, sorulara devam ediyor.

“Tabîbî ilâhî diken toplayıcı, diken çıkarıcı üstattı. Hastanın kalbinin her tarafını mânevî eliyle araştırdı.”

İnsanlar çeşitli müşküllerinde işinden anlayan, akıllı, geleceği görebilen, doğru birilerine ihtiyaç duyarlar. Ama bu tür durumlarda işten anlamayan, sahtekar kişiler de kendini ehil diye göstererek pek çok yalan-yanlış bilgilerle ortaya çıkarlar. Böylelerini anlayabilmek adına pek tabi, doğru ile eğriyi birbirinden ayırt edebilecek fetânet ve ferâsete sâhip akıllı kişiler olmalıdır. Bu tür kişiler, akıl yanında mânevî yönde kesb kazanmış, donanımlı kişilerdir. Hikâyedeki, mânevî tabip, iyiyle-kötüyü ayırabilecek yeteneğe sâhip, geleceği görebilen yüce bir özelliğe vakıf olduğundan, câriyedeki hastalığı teşhis etmek için bâzı çalışmalar yapar.

“Hekîmî ilâhî, hikâye yoluyla câriyeden dostlarının hâlini sordu.”

İnsanlar hayatlarını devam ettirdikleri sürece çeşitli hâdiselerle ve pek çok insanlarla karşılaşırlar. İyi insanlarla güzel, hoş, tatlı anıları olurken, hoşlanmadığı kişilerin ve olayların olması da doğaldır. İnsanın sevdiği dostları, onun kendi kişilik yapısını gösterir. Kim kimi seviyorsa, o da onun gibidir. Dostları kişinin kendi ipuçlarını verir. Mânâ hekîmî, câriyeye tanıdıklarını, dostlarını sorarak onun gönlündeki sevda dikenini bulmaya çalışır.

“Câriye, hekîmî ilâhîye açık, saklamadan hikâyesini anlattı. Geldiği yerden, efendilerinden, hemşerilerinden bahsetti.”

Câriye, mânâ hekiminin nâzik ve yumuşakça sorularına tatlılıkla ve rahatlıkla cevap veriyor, anlatıyor, hoşça bilgiler veriyordu. Bu arada ilâhî hekîm onun anlattıklarından hangileri üzerinde yoğunlaşıyor, kimlerden bahsederken heyecanlanıyor, elini câriyenin nabzı üzerine koyarak onu tespit etmeye çalışıyordu. Son senelerde problemli meseleleri çözmek için başvurulan bu psikolojik metot, yıllar önce kâmil mürşidler tarafından bilinen ve uygulanan bir tedâvi şekliydi. Gerçi mürşidi kâmiller bu yollara başvurmadan da meseleyi tespit edebilecek yetidedirler ama insanların kalplerinin mutmain olması ve aynı zamanda bir eğitim-öğretim uygulamasının gösterilmesi açısından böyle yapmıştır.

“Hekim, bir taraftan câriyenin anlattığı hikâyeye kulak veriyor, bir taraftan da câriyenin nabız atışlarını kontrol ediyordu.”

Mânâ hekîmî, câriye anlatırken akıl ve kalp kulağıyla da onun anlatırken ki, hallerini inceliyordu. Hangi şehirlerden, hangi kişilerden bahsederken yüz rengi değişiyor, kalp atışları heyecanlanıyordu, bunları keşfetmeye çalışıyordu.

“Câriyenin nabzı hangi isim söylendiğinde hızlanırsa, onun cihanda maksadı anlaşılacaktı.”

“Câriye dostlarını, şehir ve kasabasını saydıktan sonra diğer bir şehir ve kasabanın adını söyledi.”

Câriye kolaylıkla ve rahatlıkla hayâtına dâir pek çok şeyden bahsetti. Fakat nabzında herhangi bir değişiklik olmamıştı. İlâhî hekim asıl maksada erişmek için sorularına devam etti. Gerçek hastalık sebebini bulmak için sorularını çeşitlendirerek sürdürdü.

“Câriyeye; ‘Kendi şehrinden dışarıya çıktığında, hangi şehir ve kasabalarda daha çok bulundun’ dedi.”

Hekim ona, neleri daha çok sevdin? En çok neler dikkatini çekti? Neye daha çok meylettin? Gibi soruları tekrar sordu.

“Câriye bir şehrin ismini söyledi, geçti, yüzünün rengi ve nabzı değişmedi.”

“Câriye şehir şehir, hâne hâne gezdiği birçok yeri hikâye etti. Ama ne damar ve nabzı harekete geçti ve ne de yüzü sarardı.”

Demek ki câriyenin anlattıklarından daha asıl meseleye girilememişti. Çünkü yüzünün rengi ve nabzı değişmemişti.

Efendim burada kalalım, bakalım haftaya ne olacak? Zira mesele o zaman anlaşılacak. Şimdilik hoşça kalın. Hayırlı Cumâlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi

Mukadderat Kalemi, Takdir ve Kader Kalemidir

04 Aralık 2025 Perşembe 15:00

Mümin Münâfık Farkı

27 Kasım 2025 Perşembe 15:36

Taklit Nasıl Değer Bulur?

20 Kasım 2025 Perşembe 15:07

Nesnelerin ve İnsanların Farklılıkları

06 Kasım 2025 Perşembe 14:28

Kıyas Yaparken Çok Dikkat Gerekir

23 Ekim 2025 Perşembe 13:44

Bugün Yeni Hikâyemize Başlıyoruz

08 Ekim 2025 Çarşamba 14:29

Kuyumcu Hikâyesinin Sonu

02 Ekim 2025 Perşembe 15:34