Nevzat Laleli

Nevzat Laleli

İslamı Tahrif Çalışmaları -2-

İslamı Tahrif Çalışmaları -2-

Nereye gidiyoruz yazı serisi

ABD sömürgeciliği'nin yapmaya çalıştığı Kur'an-ı Kerim'i ve İslam'ı değiştirme girişimi tarihte ilk defa görülen bir olay değil. Daha önce de Yüce Allah'ın kitabını tahrif, ya da bir benzerini gerçekleştirme çalışmaları olmuştur. Hatta İslam'ın ilk dönemlerinde bile Mekke devrinde Müşrikler bu konuda çalışmışlar, ancak başaramamışlardır.
Kur'an-ı Kerim, onların bu çabalarına ve onlardan sonra gelecek İslam düşmanlarının bu tür faaliyetlerine karşı şöyle meydan okumaktadır. "İnsanlar ve Cinler bu Kur'an'ın bir benzerini getirmek (yapmak) üzere bir araya gelseler, yine de getiremezler (yapamazlar)" (İsra Suresi: 88)
"Allah'ın kitabının benzeri bir sure getirin bakalım, bütün yardımcılarınızı da toplayın! Bunu yapamayacaklardır..." (Bakara Suresi: 23–24)
İslam düşmanları Kur'an'ın bir benzerini meydana getiremeyecekleri gibi, Allah'ın kelamını değiştirmeğe, anlamını ve ruhunu tahrif etmeğe de asla güç yetiremeyeceklerdir. Zira bunun teminatı da Yüce Allah'ın ayetlerinde vardır. "Kur'an-ı biz indirdik, onu muhafaza edecek olan da biziz." (Hicr Suresi: 9)
"Allah'ın kelimelerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur" (En'am suresi: 34,115)
Evet, Kur'an-ı Kerim'de ve Yüce Allah'ın buyruklarında hiçbir değişiklik ve tahrifat yapılamaz. Bugün ABD ve İsrail merkezli bu tür çalışmalar da başarıya ulaşamayacaktır. Zira Allah'ın kitabı ve dini koruma altındadır.
Ama bugün İslam dünyasına karşı büyük savaş başlatan sömürgeci merkezlerin, bu savaşın kültürel boyutunda en çok önemsedikleri ve öncelik verdikleri konulardan birisi, Müslümanların İslam anlayışlarını değiştirmektir. Dini ABD'nin ve Batı'nın ilkeleriyle ve Hıristiyani değerleriyle uyumlu ve bağdaşır hale getirmek, aynı zamanda İslami kitleleri sömürgeci strajilerine tabi ve güdümlü kılmaktır. Kur'an-ı Kerim'i yanlış ve çarpık tefsir etmek için yapılan çalışmalar bu amaca yöneliktir.
EL KAİDE, BİN LADİN, HİZBULLAH
Müslümanlara yönelik çoğu fitne ve fesat hareketleri CIA ismiyle, ya da ABD'nin veya İsrail'in başka bir sömürgeci biriminin ismiyle meydana çıkartılmayacak, İslami bir vitrinde ve Müslüman’ca kimlikle takdim edilecektir.
Özellikle Dünya’nın jandarmalığına soyunan insafsız ABD’nin yaptığı zulümlerini gerekçelere bağlamak, zulmünün devamını sağlamak amacıyla ürettiği bazı kelime ve şahıslar, maalesef toplumun bu konuda bilgisizliği ile hayatiyetlerine devam etmektedirler. Bu piyonlar hayatta kaldıkları sürece de ABD ve onun şer ortakları zulümlerini rahatlıkla sürdürmektedirler.
2000 yılı başından beri gazeteler, televizyonlarda ABD yetkililerinin sık sık dile getirdikleri “El Kaide” bir teşkilat mıdır? Yoksa bir ordu mu? Kimse biliyor mu? Eğer ordu ise bunun merkezi, merkez üssü nerede, hangi devletin içerisindedir? Ordu içerisinde asker gücü, silah gücü, istihbarat gücü ne kadardır? Yoksa bu El Kaide, televizyonlarda ve gazetelerde yalnız bir adam olarak gördüğümüz, elinde hafif makineli bir tüfekle bir hedefe karşı silahını doğrultmuş, (silahının ateşlendiğini hiçbir zaman göremedik) Bin Ladin’den mi ibrettir? Türkiye’de “Hizbullah’ı kim kurdurmuştur? Yıllarca kullanıldıktan sonra liderleri İstanbul’da bir çatışmada vurularak öldürülmüştür. Peki, koskoca Hizbullah teşkilatına ne olmuştur? Buyurun size birçok soru ve ünlem. Sizler buna daha birçok soru ekleyebilirsiniz.
MÜSLÜMANLAR NE YAPMALI
Bu durumda şu sorular önem kazanıyor. Müslüman bu yeni ve sinsi Haçlı saldırıları karşısında ne yapacaktır? Yanlış İslam anlayışları ve yanlış tefsir çalışmaları karşısında nasıl bir tavır ortaya koyacaklardır? Sömürgecinin bu çalışmalarını, büyük bir gaflet ve dalaletle kabul edecek ve kanıksayacak mı, yoksa basiretle karşı çıkacak ve tepki gösterecekler midir?
Bu konuda en önemli görev hiç şüphesiz, Diyanet İşleri Başkanlığımıza düşmektedir. Ancak ülkeyi idare eden siyasilerimizin ABD ve AB politikaları doğrultusunda siyaset üretmek oldukları ve D.İ. Başkanlığının da resmi statüsü göz önüne alınırsa bu kanaldan yapılacak çalışmaların yeterince ağırlık kazamayacağı baştan bellidir. O halde Üniversitelerimizde bulunan İlahiyat fakülteleri ve buralarda görev yapan öğretim üyesi Prof. Doç ve Dr. Titrli arkadaşlarımız konu üzerine eğilmeli ve dinimiz üzerinde yapılmak istenen oyunları ilmen bozmalıdırlar.
Bu ilmi çalışmanın kamuoyuna duyurulmasında kendisini maneviyatçı ve muhafazakâr ilan eden bütün gazete ve TV’ler bunu görev bilmelidirler.
Şurası kesinlikle bilinmelidir ki “İslam Allah yapısıdır” İnsanlar Allah’ın kulları olmak açısından sadece ona uymakla mükelleftirler. Bizler birer kul olarak İslam’ın bir noktasından dahi feragat edemeyiz (vazgeçemeyiz). “Ilımlı İslam, müsamahakâr İslam, Radikal İslam, Şeriatçı İslam, şeriatsiz İslam gibi” uydurma kelimelerle Müslüman’ın asla bir ilgisi olamaz. Müslüman kitabı Kur’an-ı Kerim’de ne yazıyorsa, onun yorum ve tefsiri şeklindeki Peygamberinin sünnet ve Hadis-i Şerifleri ne söylüyorsa bakar ve onları yerine getirmeye çalışır.
Şeytan ve İslam’ı tahrif etmeye (bozmaya) çalışan şeytanın aveneleri belki bazı safları kandırarak cehennemlik yapabilirler ama unutmasınlar ki “İslam’ı kendine din (dünya görüşü) olarak kabul eden ve bir noktasından bile vazgeçmeyen insanlar” bu bozulmayı en kısa yeniden zamanda düzelteceklerdir.
Açın yakın tarihimize bir bakın İstiklal Harbi’nden yorgun ve fakat galip çıkan bu milletin dinini diyanetini bozmak için az mı zulümler yapıldı? Mektepleri kapatıldı? Âlimleri uydurma sebeplerle asıldı, idam edildi? Ezanı bile değiştirilerek yıllarca ezansız bırakıldı. Sonra ne oldu? Bozulan, tahrip edilen değerler yeniden yerlerine konmadı mı? Yok edilen Müslüman münevverler (Aydınlar) yeniden ortaya çıkmadı mı? Bu inancın sahipleri ülkeleri için her türlü fedakârlığı yapmak üzere bir araya gelmediler mi? Kendi değerlerimizi, “Milli Görüş” olarak takdim ederek ortaya çıkmadılar mı? Bu değerler Müslüman halkımız tarafından gittikçe daha çok destek görmüyor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nevzat Laleli Arşivi
SON YAZILAR