Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Sınırlarda Yaşamak

İnsanı yaratıp bu dünyaya imtihan için gönderen Cenabı Allah(cc) ın çizdiği İslami hayat çerçevesi içinde, sınırları aşmadan yaşamak, özellikle bu zamanda çok büyük bir değer ve marifet oldu.

Çünkü ortalık "Ben kendimle barışık bir insanım. Kendi kişiliğimi yaşamak konusunda özgürüm. Ne düşünmek istiyorsam düşünürüm ve sınırları kendim koyarım." Diyerek, başı sonu belli olmayan bir hayatı tercih edenlerin, sonuçta hüsrana uğradıklarını görmekteyiz.

Sınırlarda yaşıyorum diyen kişi, uçlarda yasadığının farkındaysa megaloman, değilse sadece dikkat çekmek için, kendine alan açma çabasında olan pervasız bir yalancıdır.

Keşke şunu da yapsaydım dedikten sonra ortayı bulamadan paranoyalar, hayaller, kâbuslar içinde düşündüğünü yapıp edip, sonra da hata yaptım, yapmamak gerekirken yaptırdılar diyerek, sorumluluğunu başkalarına bırakmaktır sınırlarda yaşamak.

Veya kendisi sınırlandırıldığı için değil de, çevresinde gördüğü insanların sınırsız yaşama dedikleri hayata özendikleri için, böyle bir davranış ya da kendini bir “Taht Oyunları” senaryosunun içinde bulabilmektir sınırlarda yaşamak.

Karşılaştıkları hüsranla, geldikleri yere geri dönemeyenler veya döndükleri zaman hoş karşılanmayanlar, bir daha ayağa kalkamayacak derecede yıkılmış oluyorlar.

Sınırlarda yaşamak, tıp biliminde psikolojik bir rahatsızlık olarak duygusal istikrarsızlık, düşük özsaygı ve ilişkilerde zorluklarla ortaya çıkan, kişilik bozukluğu olarak ifade edilir.

Toplumda gördüğümüz ve bunlar neden başımıza geliyor dediğimiz şeyleri, Allah(cc) ın çizdiği çerçevenin dışına çıkanlar, toplumsal kural ve kalıpları parçalayanlar veya gönlünün götürdüğü yere gitme adına, içindeki çocuğu dinleyenler ya da kendisiyle barışmak için, her türlü naneyi yemekten kaçınmayanlarda görüyoruz.

Dışardaki şeytanlaşmış insanlardan belki daha fazla, İçindeki çocuğun şeytan olduğundan haberi olmayanların, sınırda yaşamak adına sınırı aşmaları hem kendileri, hem de çevreleri adına yüzkarası olabilmektedir.

Eğer bu davranışları belli bir odak tarafından planlanan, toplum mühendisliği ile insanları yönlendirme çabaları değilse, ahmaklıktan başka bir şey değildir.

Hâlbuki, bunca kötülüğün yaşandığı bir zamanda insan için en önemli şey, belli bir çerçevenin içinde kalabilmektir.

Basit bir örnek olarak görülebilir ama dünyanın en değerli tablolarının bile bir çerçeve içinde sergilendiği veya çerçeveli bir resim ile çerçevesiz bir resmin arasında, beklenenden fazla görünüş farkı olduğu unutulmamalıdır.

Resim çerçeve ile değerlenmese bile, çerçeve resim ile birlikte değerlendirilir.

Muhafazakâr aileleri tarafından kendisine konulan sınır içinde kendini tanımlamak istemeyen çocuklar kendilerini misafir gibi hissettikleri hayattan çıkıp "Hayatı uçlarda yaşamak" şeklinde kendilerine sunulan ideal bir hayat yaşamak isterken sıradanlıktan kurtulmak adına düşürüldükleri çukuru fark edememektedirler.

Bir de ailesi muhafazakâr olmadığı halde farklı çevre baskısı ile büyüyen ebeveynlerin dinle imanla hiçbir alakası olmayan çocuklarının mağduru oynamak adına oynadıkları tiyatro var ki bu daha da korkunç sonuçlar ortaya çıkarıyor.

Hâlbuki insan çevresinin beğenip beğenmemesinden önce kendisine Cenabı Allah(cc) benim yaşantımdan memnun mu diye sorsa, eminiz ki sosyal medyada alacağı beğeni ve etkileşimden elde edeceğinden daha fazla iyilik ve güzellik elde edecektir.

Bunun nedeni uzunca bir zamandır Dini değerleri önceleyip itidal üzeri bir hayat sürmek hem insanlar hem de devlet tarafından basın yayın organlarında sıradanlık olarak takdim edildi.

Müslümanların ev ve iş hayatlarında "Kendi halinde biri olmaları" toplumda olumsuz bir durum gibi kabul edilerek “Sınırlarınızı ve kalıplarınızı parçalayın" diyerek her türlü zulüm sıradanlaştırılmıştır.

FARKINDA MIYIZ?

Hâlbuki çevresindeki her tür saptırıcıya rağmen fıtratını bozmadan ve kendini maddi ve manevi zulümlerden koruyarak ruhunu kirletmeden kalabilenler sözde içlerindeki çocuğu gerçekte ise nefis denen azgın varlığı sınırları içinde tutabilmişlerdir.

Din ve dünya işlerinde var olan nebevi kalıpları kırmadan, şeri sınırları aşmadan yani azgın nefsi ile barışık olmayan ve kendi halinde yaşayanlar dünya imtihanını kazananlar olacaklardır.

Kendi özgürlük alanını açabilme adına "ben böyleyim!" diyerek pervasızca yaşamayı tercih edenler ise, aslında sadece dikkat çekme cabası içinde olan tabir caiz ise megaloman denilebilecek kişilerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi

İslam Dininin Hakikati

24 Aralık 2025 Çarşamba 15:19

Oksimoron Müslümanlık

21 Aralık 2025 Pazar 11:42

Diriler Mezarlığı

17 Aralık 2025 Çarşamba 15:26

Haddini Aşan Zıddına Dönüşür

10 Aralık 2025 Çarşamba 15:28

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24