Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Siyaset, Prensipler ve Pragmatizm

Siyaset, Prensipler ve Pragmatizm

Siyasetçilerin her birinin inançlarına ve siyasi tercihleri ve düşüncelerine göre bir takım prensipleri vardır.

Olmalıdır da.

Ama prensiplerinin yanında bir de pragmatik tarafları vardır.

Türkiye’de siyasetin hangi kanadında yer alırsa alsın bütün parti liderleri siyasetlerini prensipleri ile pragmatik davranışları afrasında yürütmek gibi bir zorunluluk içindedirler.

Pragmatizm; Türkiye siyasetinde yerine göre faydacılık, uygulamacılık, işgüzarlık, ukalalık ve bilgiçlik taslama ile hatta yalan söyleme ve söylediğini unutma, unutturma ve inkâr olarak ortaya çıkmaktadır.

Prensip sahibi olmak ise, bir kişinin ya da kurumun ne olursa olsun, kendi kurallarından veya toplum için konulmuş mevcut kurallardan ve ilkelerden vazgeçmemesi olarak tanımlanır.

Prensiplerini bir tarafa bırakarak pragmatizm tarafını öne aldığımızda Türk siyasetinde tartışmasız bir şekilde ilk sıraya oturacak kişi Süleyman Demirel olur.

İki askeri darbe, çok sayıda koalisyon, yedi defa başbakanlık ve sonrasında Cumhurbaşkanlığı görevine gelen Süleyman Demirel’in siyasi öyküsü incelendiğinde kariyerini, karar ve tercihlerini prensiplerinden daha çok pragmatizmi ile elde ettiği görülecektir.

Süleyman Demirel, Türk siyasetinin sağ kesimi için bu anlamda kilometre taşıdır de denilebilir.

Kendilerini Milliyetçi, muhafazakâr, İslâmcı, liberal, devletçi vs. olarak konumlandıran sağ siyaseti ortalayan ve adına merkez sağ denilen bir şey varsa, o siyasetin başlangıç noktası Demirel’dir.

Demirel’in başlattığı merkez pragmatik siyasetin prensipleri terk ederek tutarsız olmaya hazır sağ siyasetin 60 yıldan fazladır süren seyrinde elbette aynı kulvarda başkaları da olmuştur.

Hatta bu anlamda Demirel’in pragmatizmini de aşarak kelimenin tam anlamı ile tamamen ve hedeflerini imkânlara ve koşullara uyarlama ve o koşullardan öğrenmeye hazır olma anlamındaki ilkesiz bir fırsatçılık demek olan oportünizm de bir numara olan başka siyasetçiler de görülmüştür.

Türk siyasetindeki başarıyı getiren ilkeli eylem ve pragmatizm arasındaki gerilimin siyasetçilerin siyasi hayatlarının başlangıcı sayılabilecek olan Abd ziyaretlerinden kaynaklanmakta olduğuna inanıyoruz.

Siyasi arenanın farklı yelpazelerinde yer alan parti başkanlarını kendi adı etrafında oluşan fikir birliğinde gerçek anlamda milliyetçi olmamasına rağmen, milliyetçilik yapmayı, varlığını sürdürebilmek için aşırı sağ olarak görülen İslamcılara taviz vermeyi tercih etmeleri ve karşı cephe olarak gördüklerine yönelik eleştirileri ise giderek sertleştirmesi bu oportünizmi gereğidir.

Demirel siyasi arenada o ana kadar gelmiş geçmiş parti başkanlarından daha ve fikirlerinde daha tutarsız bir parti başkanıydı. Ama bunu ne olursa olsun, ben iktidarda kalayım oportünizmiyle değil, siyasi başarısını devam ettirme ve iktidar olma hedefini gerçekleştirme iradesine bağlı bir pragmatizmle yapıyordu.

Demirel’den sonra prensipsizlik ve pragmatizmde ona rahmet okutturanlar kiler ise Türk siyasal hayatına alternatif bir düşünce sunma adına yapmaktadırlar.

Demirel’in hedefi dünya ortalamasının altında bir kapitalist toplum ve parlamenter sistem kurmak ve bu durum devam ettikçe iktidarda kalmaktan başka bir şey değildi. Demirel’den sonra gelenlerin ise sayesinde 100 yıllık rüya olan medeni ülkeler seviyesine milli değerler üzerinden ulaşmayı iddia etmelerine rağmen, 20 yıllık dönem sonunda başladıkları noktanın bile gerisine düşmüş olmaları, Demirel’in ara rejimler ile ulaştığı “devletin Adamı” düşüncesine kendi ürettikleri yapısal krizlerle ulaşmış olmaları nedeniyledir.

FARKINDA MIYIZ?

Parti başkanlarının siyasi yaşamları boyunca prensipler ve pragmatizm arasında bir dalgalanma yaşamalarının sebebi cumhuriyet ve demokrasi değildir.

Dolayısıyla Demirel başta olmak üzere aynı yolun yolcusu olan parti başkanlarının siyasi başarılarının sebebi cumhuriyet ve demokrasi konusunda karşıt parti liderlerinden beklediklerini bulamayan vatandaşların var olan ile yetinme düşünceleridir.

Türk siyasi hayatına prensiplerinden vazgeçmeyen davranış biçiminden yola çıkarak alternatif bir siyasi duruş sunacak bir parti lideri ortaya çıkmadıkça siyasi pragmatizm her zaman para etmeye devam edecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR