Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Müslüman Sadece Sen misin?

Müslüman olmayan, daha doğrusu Müslüman olmayı kibrine yediremeyenlerin, kendilerine bir şey söylendiğinde geçmişte ifade ettikleri en baş sözleri, “Sadece Müslüman sen misin?” olurdu.

Başlıkta ki ifade bu zamanlarda pek çok Müslümanın, Dini inancını titizlikle yaşamaya çalışan Müslüman kardeşlerinde eksiğini, hatasını gördüğü zaman, yaptığı hatırlatma ve ikazlar üzerine, duymaya başladığımız bir söz haline gelmeye başladı.

Özellikle geçmiş günlerinde Müslümanca davranış gösterdiği için, sonraki din dışı söz ve davranışlarının garipsenmesi üzerine, kendine karşı gösterilen tavırlardan hoşnut olmadığını ifade eden kişilerin de, Müslümanlara söylediği söz oldu “Kimin Müslüman olduğuna sen mi karar veriyorsun?”

Söyleyen kişinin bilinen birisi olup olmadığına göre bazen hoş görülen, bazen ise aksi tepki verilmesine sebep olan bu ifade, asla basit bir davranış biçimi olarak değerlendirilmemelidir.

Çünkü bu tuhaf “İnsanların Müslüman olup olmadığına sen mi karar veriyorsun?" ifadesi, basit bir itirazı ifade eden söz değildir.

Üstünkörü görülüp geçilecek cümle, basit bir karşı çıkış ve bir reaksiyon gibi görünse de, aslında açık bir inançsızlığın dışa vurumudur.

Daha farklı ifade etmek gerekirse, dinsizliğin kamufle edilmiş şekliyle ilanıdır.

Açıkça ifade etmek gerekirse bu mahut ifade, "ben dine senin inandığın gibi inanmıyorum, dini kuraları senin önemsediğin gibi önemsemiyorum" demektir.

Bundan dolayıdır ki itiraz eden kişiler, Kur’an’a, Peygamber’e, şeriata, dine ait değerlere, camiye, ezana, tesettüre, medreseye karşı cephe alanların yanında yer alıyorlar

Hayatı böyle bir itiraz üzere devam edip gittiği için de, ahir ömürlerinde itiraz ettiği mefhumlar konusunda nedamet ettiğine dair elde mevcut bir şehadet te yok.

Bizim Müslümanların hazin hallerinden biri olan, “ölünün arkasından konuşulmaz” düşüncesi ile ölümü duyulduğu andan itibaren yine “kör ölür badem gözlü olur” zayıflığıyla bir süre sonra zoraki olarak "Müslüman" kisvesine büründürülüveriyor.

Bu mantık toplumda din dışı bir hayat yaşamış bile olsa, bir kişi ölünce otomatik olarak İslam’a dâhil oluyor, düşüncesi ile camiye getirilmesi ve Müslümanlarca kılınacak cenaze namazının ön safında yer almayı gerektiriyor.

Hayatı boyunca İslam Dinine savaş açmış olsan bile, öldüğünde Müslüman muamelesi görüp cenazeni Müslümanların kaldırması, hatta arkandan dualar edilip rahmetler okunması, olsa olsa sadece bizim memlekete mahsus bir şey olmalı.

Bu tavır dünya hayatını bir maskeli tiyatro oyunu olarak görüp, dilediği zaman dilediği maskeyle insanlar karşısına çıkmak, inansa da inanmasa da İslam Dinini keyif dini haline getirerek ihtiyaç kadarı alıp, keyfe keder gördüğü kısmını atmak anlamına getirmek anlamını taşır.

Hâlbuki İslam Dini Sahabe Neslinin(ra) ifadesiyle; Müslümanların yeme içmesinden su içmesine, yatıp kalkmasında taharetlenmesine kadar, hayatın tamamını tanzim eden bir kurallar bütünüdür.

Ve bu kurallar Müslümanım dediği halde kişisel tercihlerine göre değil, Allah(cc) ve Resulü ’nün(sav) hükmüne göre belirlendiği için, bu dinin bir akaidi vardır, fıkhı vardır ve bu iki ilim ile İslam "kimin mümin sayılacağına, kimin sayılmayacağına" dair kesin ölçüler koymuştur.

Bir Müslüman, karşısındaki insanın kendi iradesiyle, "ben bu dine inanıyorum veya inanmıyorum" demesine göre tavır koyar.

Hiç kimseyi zorla dinin içine almak gibi bir tavır göstermeyeceği gibi, zorla din dışına itmek gibi bir davranış içinde de olamaz. Daha doğrusu hal ve hareketleriyle kendini zaten dinin dışına çıkarmış bir insanı, dindar göstermek gibi bir düşünce ile İslam Dinini akaidsiz ve fıkıhsız bir din haline getiremez.

FARKINDA MIYIZ?

Bir Müslüman, hayatı boyunca İslam’ın bütün sembollerine düşmanlık ederek, Müslümanların iman ölçülerine itiraz eden birisi için camiye getirilsin, namazını kılalım, arkasından dua edip, rahmet dileyelim dememelidir.

Bir Müslüman, kim olursa olsun birisine rahmet okurken bile, akidesine sadık kalmak zorundadır. Duygularına değil, dinine kulak vermek mecburiyetindedir. Çünkü rahmet, iman üzere yaşadığına şahitlik yapılan ve ölene dek bunun aksine bir söylem veya eylemine şahit olunmayana dilenir.

Kimin terörist, kimin müttefik olacağına karar veren emperyalist güçlerin ve dostlarının, bu memlekette kimin Müslüman sayılı, kimin sayılmayacağına karar vermelerine izin verilmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24

Whataboutism Zulmü

19 Kasım 2025 Çarşamba 15:30

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

12 Kasım 2025 Çarşamba 14:51

10 Kasım Ayrışması

09 Kasım 2025 Pazar 12:30

Kur'an'a Karşı Saldırganlık

05 Kasım 2025 Çarşamba 15:04

Diyanetin Hutbeleri

02 Kasım 2025 Pazar 12:40

Müslümanların Zenginliği

29 Ekim 2025 Çarşamba 15:12