İshak Şener
Samimiyet Katilleri
Etrafınıza bir bakın. Ama gerçekten bakın. O samimi gülümsemelerin, o sırtınızı sıvazlayan ellerin, o “canım, cicim” diyen dillerin ardında ne var, hiç merak ettiniz mi? Toplumun dokusuna bir kanser gibi sızmış, insanlığın en ilkel ama en tehlikeli sanatını icra edenlerden bahsediyorum: İki yüzlülerden. Onlara “riyakar” demek fazla kibar kalır. Onlar, modern çağın en tehlikeli şeytanlarıdır.
Maskeleri, karakterleridir. Her ortama, her insana göre taktıkları bir suratları vardır. Yüzünüze karşı en büyük destekçiniz, en yakın sırdaşınızdırlar. Sizinle güler, sizinle üzülür, zaferlerinizi sizden daha çok kutlarlar. Ama kapıdan çıktığınız an… İşte o an, bıçaklar çekilir. Sizin sırrınız, onların kozu olur. Başarınız, onların kıskançlık ateşini körükleyen bir odun parçasıdır. Sizin hakkınızda en acımasız dedikoduları yayan, ayağınızı kaydırmak için ilk fırsatı kollayan da yine onlardır.
Bu şeytanları tanımak hem çok kolay hem de çok zordur. Kolaydır, çünkü eylemleri ile sözleri arasında her zaman bir tutarsızlık uçurumu vardır. Size “Ne kadar harikasın!” derken, bir başkasına sizin ne kadar yetersiz olduğunuzu fısıldarlar. Zordur, çünkü manipülasyon sanatında o kadar ustalaşmışlardır ki, en zeki insanı bile bir anlık gafletle avuçlarının içine alabilirler. İnsanın en temel zaafı olan güvenme arzusunu ve iyi niyeti kullanırlar. Sizi överler, çünkü egonuzu okşayarak savunma mekanizmanızı düşürmek isterler. Sizi dinlerler, çünkü yarın size karşı kullanacakları cephaneyi toplarlar.
Peki, bu zehirli varlıklar neden böyle davranır? Cevap basit: İçlerindeki devasa boşluk ve özgüven eksikliği. Kendileri olmaya cesaret edemedikleri için başkalarının hayatları üzerinden var olmaya çalışırlar. Kendi başarılarıyla parlayamadıkları için, başkalarının ışığını söndürerek karanlıkta kendilerine yer açmaya çabalarlar. Onların dostluğu sahte, sevgileri hesaplı, sadakatleri ise pazarlığa tabidir. Onlar için insanlar, birer basamaktır. İşleri bittiğinde o basamağı tekmeyi vurup bir sonrakine geçerler.
Sosyal medyada ahlak dersi veren klavye kahramanları, iş yerinde yüzünüze gülerken arkanızdan kuyunuzu kazan “dost” meslektaşlar, aile meclislerinde bile fitne tohumları eken akrabalar… Hepsi aynı ordunun neferleridir. Onlar, etraflarına kaos ve güvensizlik yayarak beslenirler. Huzurunuz, onların en büyük düşmanıdır.
Bu iki yüzlü şeytanlarla nasıl mı başa çıkılır? Onlarla savaşarak değil. Onların seviyesine inmek, onların çamurunda boğulmak demektir. Çözüm, mesafedir. Çözüm, keskin bir gözlem gücü ve sarsılmaz bir sezgidir. Size söylenen tatlı sözlerin büyüsüne kapılmadan önce, o sözleri söyleyen kişinin eylemlerine bakın. Tutarlılık, karakterin imzasıdır. Tutarsızlık ise iki yüzlülüğün damgası.
Hayat bahçenizdeki bu zehirli sarmaşıkları tanıyın ve tereddüt etmeden söküp atın. Onların sahte ilgisiyle zehirleneceğinize, gerçek dostların az ama öz samimiyetiyle yetinin. Unutmayın, sahtenin parlaklığı göz alıcı olabilir ama gerçeğin sadeliği ve güveni her zaman daha değerlidir.
Çünkü onlara vereceğiniz en büyük ceza ve kendinize vereceğiniz en büyük ödül, sizin sarsılmaz huzurunuzdur.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.