Bilemiyorum Altan!

Dün markete gittim, Altan. Domatesin yanına yaklaşıp geri adım atan bir teyze gördüm. Sadece baktı. Elini uzatmadı. Bir kilo bile değil, sadece bir tane almak ister gibi yaklaştı… sonra vazgeçti. O an içimden bir şey koptu. Yani, domatesi almak değil… sadece dokunmak bile lüks olmuş artık.

Eskiden market muhabbetleri “bu domatesin cinsi ne” diye başlardı, şimdi “geçen hafta daha ucuzdu” diye serzenişle başlıyor. Millet fiyat sormadan alamıyor. Eskiden çantada bozukluk aranırdı, şimdi çantada umut aranıyor. Ama bulamıyoruz Altan. Umut da zamlandı.

Sonra yürüdüm biraz, çay ocağına oturup gündemi dinledim. Bir amca dedi ki: “Eskiden emekli maaşıyla ay sonunu değil, torunuma çikolata almayı düşünürdüm. Şimdi çikolataya bakarken fiyat etiketini görünce ben utanıyorum, o anlamıyor bile.” Güldü hafifçe, ama gözlerinde yorgun bir sessizlik vardı. Sustum. Çünkü doğruydu. Artık hayat, emeklilere 'dinlen' değil de 'dayan' diyor.

Siyasetçiler ekrana çıkıp “rakamlarla” anlatıyor bize hayatı. Ama Altan, biz rakam değiliz ki. Market torbasını taşıyamayan emekliyiz, gelecek kaygısıyla uykusuz kalan genciz, asgari ücretle ay sonunu zor gören anneyiz, babayız. Enflasyonu yüzdeyle anlatıyorlar, ama biz onu ekmeği yarım almaktan biliyoruz.

Birileri hâlâ “istikrar” diyor. Altan, istikrar dediğin şey sadece koltuğun istikrarı olmamalı. Bir baba akşam eve dönerken ekmek götürebiliyorsa, işte o zaman var istikrar. Gençler yurt dışında değil, kendi memleketinde hayal kurabiliyorsa… o zaman var gelecek. Ama şimdi? Giden gidiyor, kalan da “ben de gitsem mi?” diye iç geçiriyor.

Bilemiyorum Altan…

Bazen diyorum ki, belki de bu milletin kaderi bu. Ama sonra içimde bir ses bağırıyor: Hayır! Bu halk daha iyisini hak ediyor. Daha adil bir düzeni, daha dürüst yöneticileri, daha vicdanlı bir sistemi…

Siyaset artık sadece seçim kazanmak için yapılan bir oyun haline geldi. Oysa siyaset, insanı yaşatma sanatıdır. Ama artık kimse insanı yaşatmak için uğraşmıyor; herkes kendi koltuğunu yaşatmanın derdinde.

Ve hâlâ meydanlarda “bizden iyisi yok” diyorlar.

Altan… biz iyiden vazgeçtik, bari “halktan olan” birini bulalım diyoruz. Ama o da zor. Çünkü artık halkın içinden gelenler bile, koltuğa oturunca halkı unutuyor.

Yine de umudumu kaybetmiyorum. Çünkü bu milletin feraseti, bir sandık gününde her şeyi değiştirebilir. Belki geç olur, ama güç olmaz.

Bilemiyorum Altan…

Ama bildiğim bir şey var:

Bu millet artık susmuyor, sadece doğru zamanı bekliyor. Ve o zaman geldiğinde, herkes neyin ne olduğunu anlayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İshak Şener Arşivi

Urganın Yeni Görevi!

21 Kasım 2025 Cuma 15:21

‘Türkiye Daha Yakın...’

04 Eylül 2025 Perşembe 15:19

Altın Kapılarımız Kan Oldu Tayfun

27 Ağustos 2025 Çarşamba 16:16

Samimiyet Katilleri

20 Ağustos 2025 Çarşamba 15:11

Hamster Tekerleği: Modern Başarı Mitolojisi

07 Ağustos 2025 Perşembe 06:15

Patron Amerika mı?

31 Temmuz 2025 Perşembe 06:15

Dünün Hainleri, Bugünün Ortakları

26 Temmuz 2025 Cumartesi 06:20

Cennette Döşenmiş Tahtında Mısın

12 Temmuz 2025 Cumartesi 07:00

Ayağa Kaldırma Bakanlığı

05 Temmuz 2025 Cumartesi 06:20