İshak Şener
Vicdan Rotasını Bulur da, Niyet Saparsa Ne Olur?
Bazı gemiler vardır; rotasını denize değil, insanlığın vicdanına çizer.
Sumud Filosu da işte böyle bir filodur. Üzerinde taşıdığı yük; mazlumların duası, ümmetin vefa borcu ve insanlığın onurudur. Bu filo, Filistin’e ulaşsa da ulaşmasa da, zulmün karşısında “biz buradayız” diyenlerin sesini taşıyor dünyaya.
Sumud Filosu yola çıktı. Kimileri bu yolculuğu sadece bir deniz seferi zannetti ama aslında bu bir iman ve vicdan seferidir.
Çünkü o gemilerde sadece Müslümanlar değil, insanlığın onurunu korumak için yola çıkan gayrimüslim aktivistler de var.
Dini, dili, rengi ne olursa olsun; zulme karşı duran herkes, bu seferin bir parçasıdır.
Bu yönüyle Sumud Filosu, inancın ötesinde, insanlığın ortak vicdanını temsil ediyor.
Yola çıkan her aktivist, sadece Gazze’ye değil, aynı zamanda insanlığın kaybolmuş vicdanına bir mektup götürüyor.
Cesaretlerinden dolayı her birini tebrik etmek gerek. Zira ölüm korkusunun kol gezdiği bir dünyada, “yaşamak” yerine “yaşatmak” için yola çıkabilmek, her babayiğidin harcı değildir.
Ama bir şeyi de unutmamalıyız:
Bu filo sadece gidenlerin değil, gitmeye çalışıp gidemeyenlerin de filosudur.
Pasaport engeline takılanlar, vize bekleyenler, maddi imkânsızlık yüzünden kalıp dua edenler… Onlar da aslında bu filonun görünmeyen tayfalarıdır. Çünkü bazen bir adım atmak kadar, o adımı atmaya niyet etmek de kıymetlidir. Allah niyetleri bilir, kalpleri tartar.
Ama gel gelelim — her güzel işte olduğu gibi — burada da nefsin gölgesi düşüyor bazen samimiyetin üzerine.
Kimi aktivistler var ki, gerçekten yüreğiyle, inancıyla, ihlasıyla bu işe dâhil oluyor.
Ama kimileri de maalesef bu kutlu seferi bir sosyal medya gösterisine, bir şöhret vitrinine çevirmeye çalışıyor.
Oysa dava, selfie’lerle değil, sükûnetle taşınır.
Bir zulmü anlatmanın yolu, mazlumun acısı üzerinden prim yapmak değildir.
Bir filoya katılmak cesarettir, evet.
Ama bir filoya katılıp da “bakın ben buradayım” demek, o cesareti sıradanlaştırır.
Unutmayalım ki, riya karışan bir iyilik, zalimin mermisinden daha tehlikelidir. Çünkü mermi bedeni öldürür, riya ruhu öldürür.
Bu yüzden Filistin’e doğru giden her filo, önce kendi içimizdeki kibir limanından ayrılmalı.
Her yardım eli, önce nefsin zincirlerinden kurtulmalı.
Sumud Filosu, sadece bir deniz yolculuğu değil; bir ahlak sınavı, bir niyet imtihanıdır.
Kimin için gidiyorsun? Gerçekten Allah rızası için mi, yoksa insanlar görsün diye mi?
İşte bu sorunun cevabı, Gazze kıyısına varıp varmamaktan daha mühimdir.
Bugün Gazze’ye varamasak da mesele bu değil. Mesele, Filistin’in ruhunu kalbimizde diri tutabilmekte.
O ruh, denizlerin ortasında yüzen gemilerde değil, samimiyetin kalbinde yaşar.
Ve o samimiyet oldukça, gemiler batmaz, umutlar bitmez, yollar kapanmaz.
Çünkü Sumud Filosu aslında hepimiziz.
Kimimiz dua ediyor, kimimiz yazıyor, kimimiz gidiyor.
Ama hepimiz aynı kıbleye bakıyoruz.
Aynı zulme karşı susmuyoruz.
Aynı hakikati haykırıyoruz:
“Gazze yalnız değildir!”





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.