Profesör Kılıklı İlahiyatçı
Bu memleket Ramazan ayı, Oruç, Kurban, Namaz, Kadir gecesi, Miraç gecesi, Hz. Peygamberimizin(sav) Sahih Sünnet ve Hadislerine musallat olan ve nihayetinde Kuranı Kerim ayetlerini inkâra varan ne çok profesör kılıklı ilahiyatçılar gördü.
Bunların mensup oldukları okulların Konya İlahiyat, Ankara İlahiyat, Marmara ilahiyat veya Samsun İlahiyat olması hiç fark etmiyor.
Bu profesör kılıklı ilahiyatçıların ortak özellikleri İslâma ve Müslümanlara her fırsatta sataşmayı vazife bilirken, kâfirlere veya gayri Müslimlere bir kere olsun laf söylememeleridir.
Bunlardan profesör kılıklı biri bir televizyon kanalında katıldığı yayında “din şişede durduğu gibi durmuyor” diyerek, din ile cinin aynı olduğunu ifade edecek kadar şaşkın biri olduğunu göstermiştir.
Çarşamba günü itibarıyla Zilhicce ayına girmiş olduk.
Zilhicce ayının hac ve Kurban ayı olması nedeniyle bunlardan birisi Hac için eşiyle birlikte bulunduğu Mekke de Hac ibadetinin Sadece Zilhicce ayında değil de tüm yıl içinde istenilen gün ve zamanda yapılabileceğini iddia edecek kadar bunadığını göstermişti.
Dahası Hac vazifesinden sonra ihram giyip kafilesiyle birlikte Umre ibadeti için Cirane mescidine gitmesine ve umre ibadeti yapmasına rağmen Hac ayında umre yapılamayacağını iddia edecek kadar da kendini gülünç duruma düşürmüştür.
Bunlardan bir diğeri İslam’da tesettür için başörtüsü diye bir şeyin olmadığını Kuranı Kerimde var olan ayetlerden bu sonuç çıkarılamayacağını iddia edecek kadar cehaletini sergilemiştir.
Bunların birisi Müslümanların ibadet kadıyla küçük veya büyükbaş hayvan kesmelerine gerek olmadığı, kan akıtmanın Kurban için gerekli bir şey olamayacağı bu nedenle bedelinin fakirlere verilmesinin yeterli olacağını söylemiştir.
Bunlardan bir başkası Kurban konusunda daha ileri giderek Zilhicce ayında Müslümanların ibadet kadıyla küçük veya büyükbaş hayvan kesmek yerine, horoz veya tavuk gibi hayvanların kurban edilebileceğini hatta fakir fukaraya alınacak ayakkabı vs. nin de Kurban yerine geçebileceğini iddia etmiştir.
Bir diğeri Kadir Gecesinden başka önemli bir gecenin olmadığı düşüncesi arkasına sığınarak Müslümanların Mubarek gün ve geceleri camilerde ibadet etmelerinin yanlış olduğunu ifadeden geri durmamıştır.
Bir diğeri her yıl Ramazan ayı yaklaşınca Müslümanlara sataşmayı kendine görev bilmiş, İmsak vaktinden iftar vaktine belirlenen tüm zamanların hatalı olduğunu ve tutulan oruçların yanlış tutulduğu iddiasıyla ortaya çıkmıştır.
Bir diğeri ise Kuranı Kerimdeki ayete göre Ramazan orucunun 30 gün olmadığı ve oruç ibadetinin Ramazan ayı dışında da tutulabileceği herzesini yemiştir.
Bunlardan bir başkası Tarikat düşmanlığı nedeniyle cemaat ve tarikatlar zamanla mezhep haline gelebileceği gibi gülünç olmaktan öte yok hükmünde olan bir fikri savunmak aşağılığına düşmüştür.
Bir diğeri her nasılsa görev alamadığı için her fırsatta düşmanlığını izhar ettiği Diyanetin bozuk çürümüş yapısıyla ilgili açıklamalar yaparken laf arasında diyanetin de cemaatlerin kontrolünde olduğunu söyleyerek cibilliyetini göstermiştir.
Bir başkası yine tarikatlardan dem vurarak şeyhlerin hocaların kendilerine kutsiyet atfettiği, bilimsel yolları değersiz görerek organize bir mürit ekibiyle ilahiyat öğretim görevlilerine itibar suikastı yaptığını iddia ederek ilahiyat hocalarının dokunulmazlığını isteyecek kadar düşük tavırlar göstermiştir.
Bir diğeri Ankara İlahiyat başta olmak üzere bazı İlahiyat fakültelerinde yuvalanan Mezhepsiz akidesiz ilahiyatçıları koruma babında Tarikatların hepsinin mezhepçi bir yapıda olduğunu, Türkiye’nin her geçen gün mezhepçi, tarikatçı ve akıl ve ilim düşmanı bir selefiliğe doğru götürüldüğünü iddia edecek kadar yozlaşmıştır.
Bir başkası ise kendilerine rakip olarak gördükleri Diyanetin Haseki eğitiminin, bir nevi dergâh usulünü benimsediği ve bunun devletin ilim yuvası olarak kurduğu ilahiyat fakültelerini yetersiz gören cemaatlerle aynı tavır olduğu ve denetim dışı kaldığından bahsetmek aymazlığını gösterebilmiştir.
En önemlisini sona bırakmak gibi oldu ama bunların en akıllısı geçinen birisi ise Kuranı Kerim ayetlerinin Cenabı Allah’ın(cc) sözü olmayabileceğini iddia edecek kadar zıvanadan çıkmıştır.
FARKINDA MIYIZ?
Geldiğimiz noktada İlahiyat Fakültelerinde binlerce yüksek lisans, doktora çalışmaları yapıldı, klasik kaynaklar neşredildi, tercüme edildi ve ciddi bir ilmi birikim oluştu diyenleredir sözümüz.
Sözün tamamı aptala söylenirmiş.
Hayatındaki eksiklikleri veya hataları Hz. Peygamberimizin(sav)Sahih Sünneti ve Hadisleri doğrultusunda Sahih İslam’a göre düzeltmeye çalışanlara Müslümanlara musallat olmaktan vazgeçin.
Kâfirliği kâfirlere bırakın, tabi eğer Müslüman iseniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.