Tarihimizi Tanıyor muyuz (Lütfen Okuyun ve Bize Dua Edin)

Müslümanın birinci vazifesi, Allah (cc) ve Resulünü (sav) çok sevmektir. Bu sevgi ve hürmetle ilgili kaynak kitaplarımızdan birkaç örnek vermek istiyoruz. ;

İmam Malik hazretleri (ra), Maliki mezhebi imamımız, uzun süre Ravza-ı Mutahhara’da imamlık yaptı. Muvatta isimli hadis kitabını yazdı. Bu kitap için, İmam Şafi (ra) hazretleri Kuran-ı Kerim’den sonra en sağlam kitap buyurdular. Bu zat, Peygamberimize (sav) hürmeten, Medine-İ Münevvere ’de ata binmez, Ravza-ı Mutahhara’da kırık sesle konuşur, Abbasi halifesi Cafer b. Mansur, Peygamberimizin (sav) kabri başında yüksek sesle konuşunca, hemen ikaz etti. Ey halife bu mekânda sesini kıs, Allah’ın (cc) ihtarı senden daha çok faziletli sahabilerin üzerine indi. ( Peygamber (sav) yanında, sahabi yüksek sesle konuşunca Ayet-i Kerim’e indi. Peygamber (sav) yanında konuşurken, sesiniz kısın ). Hicaz bölgesi Osmanlı toprakları içindeyken Medine Münevvere valisi (Allah (cc) rahmet etsin) Fahrettin Paşa, Ravza-ı Mutahhara’nın kubbesinin tamirinde ustalara, tahta, çekiç ve çivi arasına plastik konmasını emrederek, gürültü çıkmasını önledi.

Osmanlı Sultanı I. Ahmet Topkapı sarayındaki kutsal emanetleri, her gün ziyaret eder, Peygamberimizin (sav) ayak izlerini, yüzüne sürer, dakikalarca Peygamber (sav) hasretinden ağlardı. Peygamberimizin (sav) mübarek ayak izinin maketini yaptırıp, başındaki taca koyardı. Güzel dörtlükleri olan Sultan I. Ahmet şöyle diyordu ;

N’ola tacım gibi başımda götürsem seni

Kademi pak i ol hazreti şahı Resulün

Gül-i gül zarı nübüvvet o kadem sahibi

Ahmet da, durma yüzünü sür o kademe

Yani özetle diyor ki; Ya Resul Allah, senin ayak izlerin, benim başımda olsun, ben yüzümü senin ayak izlerine süreyim, yine Ravza-ı Mutahhara’nın kandillerine, yanmak üzere, zeytinyağı değil, gül suyu gönderirdi. Sultan I. Ahmet denince, şu hatırayı da ilave edelim. “ Sultan Ahmet Camii temeli atılırken, Aziz Mahmud Hüdayi (ra) hazretleri, orada bulunuyordu. Gözyaşlarıyla dua edilip, temel atıldı. Sultan kıyafet değiştirerek, omuzunda taş taşıyarak çalıştı. Vefatından sonra, kızı babasını çok iyi bir yerde gördü, sebebini sordu, cevaben dedi ki; Caminin temelini atarken, bir gün sırtımda taş taşımıştım. Allah (cc) ona karşılık, bunu lütfetti.” Peygamberimizin (sav) Kuba mescidi yapılırken, Ravza-ı Mutahhara yapılırken, hatta Hendek muharebesinde kanallar kazılırken, Peygamberimiz de (sav) sırtında taş taşımıştır. Bu konuları anlayıp, manevi bir zevk kazanmak için, siyer kitaplarından geniş ve teferruatlı okumak gerekir.

Sultan II. Mahmut Ravza-ı Mutahhara’da yeşil kubbenin, bakım ve tamiri için, mimar ve ustalar göndermiştir. Sultan II. Abdülhamit, Medine-i Münevvere’ye tren yolu yaptırırken, Ravza-ı Mutahhara’ya 2 km. kala, durdurmuş, şehre gürültü girmesini önlemiştir. Tren istasyonun duraklarını, da Peygamber Efendimizin (sav) Medine-i Münevvere’ye hicretinde, istirahat buyurdukları yerleri istasyon haline getirmiştir.

Yavuz Sultan Selim Han, hicaz bölgesini Osmanlı topraklarına katınca, hutbede hoca efendi Yavuz için, Hakim-ül Haremeyn ( Mekke ve Medine’nin hakimi ) deyince, müdahale etmiş, öyle söyleme, denecek söz “ Hadim-ül Haremeyn ( Mekke ve Medine’nin hizmetçisi ) “

Sultan Abdülaziz Han, Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’den gelen mektupları, mutlaka ayakta öper, başına sürer, sonra açıp okuturdu. Bir gün hasta iken, böyle bir mektup geldi. Yanındakiler koluna girerek, ayağa kaldırdılar, mektubu öptü, başına koydu ve mektubu dinledi.

Yavuz Sultan Selim Han ( Allah (cc) ona rahmet etsin ), kutsal emanetler gelince, oraya özel yerler ayırdı o emanetlerin huzurunda okunmak üzere, 40 hafız tayin etti ve onlar devamlı Kuran-ı Kerim okurdu. İlk okuyan da kendisi oldu. Bu adet, 400 yıl devam etti. Hala da okunmaya devam ediyor.

Bu ve benzeri misalleri okudukça, ecdadımızı anlamaya çalışacağız.

Dünya tarihinde, Osmanlı gibi 628 yıl devam eden bir devlet daha olmadı. Bu uzun yılların sırrı, yukarıdaki Allah (cc) ve Resulünün (sav) muhabbetinden gelmektedir

Bilindiği gibi, Osman Gazi, büyük veli ve alim Şeyh Edebali’nin (ra) kızıyla evlendi. Osmanlı soyu, buradan geldi. Şeyh Edebali (ra) ise, Peygamberimizin (sav), Hz. Hüseyin Efendimiz soyundan gelen Seyyid idi. Osmanlı böylece Peygamberimizle (sav) akraba idi.

Ecdadımızı anarken, dikkatli olmak, hayal ürünü uydurma senaryolarla bize yanlış tanıtanlara Yuh Olsun!..

Canlı örnekleri, doğru yazılan tarih kitaplarında bulmak mümkündür.

Hoşça kalın. Allah’a (cc) emanet olun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sizlerden Biri Arşivi

Akıl mı Vahiy mi?

17 Aralık 2025 Çarşamba 00:10

Kur’an-ı Kerim Şefaat Edecek mi?

16 Aralık 2025 Salı 00:10

Huzura Yazılan Reçete

15 Aralık 2025 Pazartesi 00:10

En Güzel İbadetlerden Tefekkür

11 Aralık 2025 Perşembe 10:29

Kadere Rıza

10 Aralık 2025 Çarşamba 09:57

Bir Ziyaretin Ardından

09 Aralık 2025 Salı 09:37

Gönül Körlüğü Çok Tehlikelidir

05 Aralık 2025 Cuma 10:04