Kahramanım Sensin
Kahraman(lık) sesinin duyulmadığı veya sahtesinin bolluğu karşısında sahicilerinin kaybolduğu bir çağda; üreten değil, tüketen bir vasattayız artık.
Nasıl bir idrak ki ve bize ne şekilde gözükmüş, intikal etmiş ki; geçmişteki ve hâlihazırdaki kahramanları yok sayan, onlardan hicap duyan, değerler etrafındaki bir anlayışı karikatürize eden, güdümlü bir topluluk haline gelmişiz.
Kahramanlık mefhumunun itibarsızlaştırılması, sisler içinde kalması; ülkülerimizin de güdükleşmesi; bayraktarların, öncülerin yokluğu yahut yozlaşması demek. Sürecek bir “izi” olmayan, pusulasız, dolaşık herhâlde kördüğüm bir millet…
Başı(boşlukta) yol alınan, muhtemelen dolaylı, gizli-açık sayısız anti kahramanın dünyamızı doldurduğu, boz bulanık bir ortam…
Kahramanlar çevresinde büyülü bir âlem meydana getirilmesinin altında; üstün rical, lider, kılavuz, millet-ümmet büyüklükleri, ihtişamı yatıyordu.
Bir toplumun aynası, kimlerin kahraman olarak sivriltilip yüceldiği yahut silinip belirsizleştirilmesiyle de ortaya çıkıyordu.
Kahramanı yalnızca kendi “benliği” olan korkak zamanlar; bizi ilerletir mi geriletir miydi?
En azından biçare yüreksiz ruhumuzun, dünyanın zulmüne karşı koyacak mecali var mıydı sanki?
Düzen içinde düzen vardı belki ve kahramanların doğuş şartları farklı bir nizama bağlıydı.
Dünyanın envai türlü zorluğunda kan ter içinde cebelleşen, savaşlarda göğsünü siper eden, “içimizdeki kahramanı” tecessüm ettiren gönül kuvveti neredeydi?
Çünkü kahramanlık her şeyden evvel cesaret, ruh azameti, fedakârlık, sabır; bazen akıl-hesap dışına çıkabilme cüreti, apaçık tehlikeleri göz ardı edebilme, kafa tutmak, Kaf Dağı’nı delme azmiydi.
Kahraman özleminin doğması; ruhumuzda da bir kahraman çıkarma, seçkin bir üst benliğe doğru gidiş temayülüydü.
Kahraman hamle eden, düğümler çözme yolunda ilerleyen, seyirci değil… Gönlü ve kafasını hiç kımıldatmayan, alışkanlıklarına nefsaniyetine yapışmış, gölgesinin esiri insana karşı muharrik güçtü.
Kesinliklerden, belirlenmiş hudutlardan, masun ve üste çıkmış yaldızlı köşelerden değil, bilinmez bir âlemin merkezinden fışkıran, engelleri tepeleyen, ortalama insandan önde, bir adım ötedeki mükemmeliyetti.
Dünyaya nasıl bakacağınıza dair çözüm üreten… heyecanın, coşkunun, yerine göre derin düşünce ve ince fiillerin adamı... Baş koyan, kellesi koltuğunda, çıkışların, fırlayışların, gözü pek uçuşların, ters-düz gidişlerin hoş zatıydı.
Kahraman; bir anahtar, insanlık basamağı, mâsivâdan mâverâya kaçmaktı. Hiç değilse böyle zamanlar ve bahadırlarımız vardı.
Sayılarla kelimelerin ortasındaki, uçsuz bucaksız dizilerin, göğe yükselmiş kelimelerin odağındaki destandı…
Bazen bir sivrisinek kahraman olur; Nemrut’un tepesine binerdi. Koçtu, bütün Hakk yoluna kurban İsmailleri temsil ederdi. Burak’tı; Rabb’e yolculuğun safhalarını, bir İlâhi daveti, ümidi ortaya sererdi. Hurma kütüğüydü, Efendimiz’e olan muhabbetin güzelliğini işaretlerdi. Esasen kahramanların ardı arkası kesilmez, tükenmezdi.
Ve Âdem; sesi, sözü, yazısıyla, dünyaya düşmüş, asil bir yiğitti.
Aynaya, gönlümüze baksak yeterdi. Ki asıl “kahramanlık hikâyesi” de burada başlayıp biterdi.
***
Bebek katili, teröristbaşı, umut hakkı, örgütlerin kutlu(!) seferleri, pkk aşkı.
Kaçırılan, tacize uğrayan kadınlar ve çocuklar, dağlarda doğan lekelenmiş bebekler, “pkk içinde 8-12 yaşındaki çocuklardan meydana gelen Şehit Ağit Çocuk Taburu, çocuk askerler” sayıl(a)mayan şehitler, oturma eylemleri, köy korucuları, (Aybüke) öğretmenler, anneler anneler…
Kimler yunmuş yıkanmış kahraman olmuş; fevkalbeşer akıllar neleri kahraman saymış da haberimiz yok.
Örgütün, liderlerinin yapısını ideolojisini biliyoruz. Peşin kesin inkâr, inançsızlık, canilik katillik; mevcut durumda, mesela içki içme eyleminden daha hafif, hoşgörüye layık, demokratik(!) olabilir mi?
Elbette kötü alışkanlıklara karşıyız ama tepkilerimiz, dirençlerimiz, (ahlak) anlayışımız da mı farklılaşıyor.
Acaba bugün kimlere kahramanlık destanı(!) yazıp yücelteceğiz; yahut kim, ne için ağıt yakacağız.
Mühim meseledir, şehit kanıyla yoğrulmuş bir tarihi baştan sona nasıl okuyacağız. Sürekli değişecek mi?
Hangi gerçeği yaşıyoruz. Yukarıdaki kahramanlığa dair cümleler ne kadar da anlamsız kaldı değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.