Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

İman ve Ahlak Bütünlüğü

İman ve Ahlak Bütünlüğü

Müslümanlara dünya ve ahiret mutluluğunu kazanmaları için inanmaları gereken iman esaslarına inanıp inanmadığı ile ahlaki kuralları bilip bilmediğini sorsanız hemen hepsinden doğru ve net cevaplar alabilirsiniz.

Ancak iman ve ahlaki kuralların hayata geçirilmesi söz konusu olduğunda veya İman ve ahlakın Müslümanların hayatlarında ne kadar yer aldığını sorgulamaya kalkıştığınızda alacağınız cevaplar beklediğinizden farklı olabilecektir.

Bunun nedeni geçmişte iman ve ahlak konusunda titizlik gösterdiğimiz hususların ve değerlerin sonradan erozyona uğraması olduğu kadar bilgiye ulaşmanın kolay olmasına rağmen bilgiyi hayata geçirmenin zor kabul edilmesidir.

İman ahlaka göre çok daha kolay tarif edilen mefhumdur.

Ahlak ise genelde kabul edilen tanımlara toplarsak; Toplumların ve insanların kendileri dâhil, diğer toplumlar, insanlar ve varlıklarla olan ilişkilerinde nasıl davranması ya da davranmaması gerektiğini gösteren değer yargıları bütünü veya diğer bir deyişle toplumlarda genel olarak uyulması beklenilen kurallar ve yapılması gereken görevlerin tümü olarak tarif edilir.

Ahlak olarak sayılan hususların tamamı din olarak bilenen ilahi kanunlar ve hükümler içerisinde yer almaktadır.

Kur'an-ı Kerim mealleri başta olmak üzere iman ve akaid konularındaki itikat, ibadet, ahlak ve insani ilişkiler konularında yazılan yüzlerce kitap evimizde işyerimizde olmasına rağmen okuma ve hayata geçirme konusuna yeteri kadar gayret göstermemekteyiz.

Bir diğer nedeni de İman ve Ahlak konusunda yazılan kitapların İslâm dinini bir bütün olarak anlatmak yerine parçacı bir anlayışla din ve ahlakın ve kitapta yer alan konuların her birinin birbirinden bağımsızmış gibi düşünülerek yazılmış olmasıdır.

İslâm’ın topluma sunulurken yani hayata nasıl uygulamaya geçirileceği konusunda bilgiler verilirken bile Müslümanların itikadî olarak ayrıştırılmasına varacak kadar farklı şekillerde sunuluyor olması da İman ve Ahlak konusundaki bütünlüğü ortadan kaldırmaktadır.

Belki son yıllarda değerlerimiz erozyona uğradığının veya tümüyle ortadan kalkmaya başladığının en açık göstergesi imansız bir ahlakın mümkün olabileceği düşüncesinin özellikle gençler arasında yaygınlaşmaya başlamasıdır.

Ahlakın temelinin iman olduğunu kabul etmeyenlerin bu fikirlerinin temelinde bilginin kaynağının vahiy olmasını ret etmelerinin yattığına inanıyoruz.

İman ve ahlakın birbirinden ayrı şeyler olmadığı, bir bütünü tamamlayan parçalardan ziyade ahlak ve diğer tüm insani değerlerinde İmanın hayata yansıması olduğunu için İman kaybolduğunda ahlak başta olmak üzere değerler kaybolmaktadır.

Bu nedenle toplum için imani ve ahlaki tüm değerlerin yeniden inşa edilebilmesi için İlahi bilgi olarak insana verilen iman ve ahlak bütünlüğünün ders kitaplarında yer alarak yeniden ele alınmasının yanı sıra yazılı ve sözlü basında da tam bir birliktelikte gündeme getirilmesi de bu bütünlüğün hayata uygulanmasının sağlanmasına katkıda bulunabilecektir.

“Yaratan bilmez mi?” Ayeti kerimesi ölçü olarak alındığında; İnsanın yaratıcısı Allah’tır ve insanın, öncelikle dünyada sonra da ahirette mutlu olması açısından insanî değerlerin ne olduğunu ve insanca yaşamasının kurallarının neler olduğunu bir değerler bütünü olarak İlahi kitap Kur’anı Kerimde insanlığa sunmuştur.

FARKINDA MIYIZ?

Uygulamanın nasıl olacağı konusunda en büyük rehber ve örnek Hz. Peygamberimiz(sav) olacaktır.

Çünkü kendisine İman nedir, diyen diye soran kişiye “Hasenatın seni sevindirdiğinde, seyyiatın da sana kötü geldiğinde işte o zaman sen müminsin.” Buyurmuştur.

Burada iyilik anlayışı görecelidir dolayısıyla her toplumun ve her insanın iyilik ve kötülük anlayışı farklıdır diyenler olacaktır.

Hitabette ve kitabette din ve ahlakın bir bütün olarak yeniden ele alınarak hayata uygulanması bu aşamada farklılıkları ortadan kaldıracaktır.

Bu birliktelik uygulandığına insanca bir hayatın temel unsurları olan iman ile bu imanın dışa vuran tezahürü olan ahlaklı davranış ve hareketlerin varlığı fert ve toplum planında tüm yanlışlık ve huzursuzlukları ortadan kaldıracaktır.

Bunun için de tek şart, insanın aklını ilah edinmeyi bırakıp bilginin kaynağı olan vahye yönelerek ahlakın kaynağı olan iman ahlak bütünlüğünü yeniden oluşturmasıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi