Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Zekat Günleri

Zekat Günleri

Ramazan Ayı memleketimizde Oruç ibadetinin yerine getirildiği, Kuranı Kerimin nazil olmaya başladığı ay olarak bilinmesinin yanında genellikle dini ölçüler açısından zengin sayılan Müslümanların belli ölçüler dairesinde zekâtlarını verdikleri ay olarak bilinir.

İslam Dini ibadet olarak emrettiği Zekât ibadeti ile uhrevi yönü yanında dünyevi ve iktisadi meselelere de büyük ölçüde önem verilmiş olduğunu ispat eder.

Zekât verilmesi emri Kur’an-ı Kerim’de sık sık ve çoğunlukla Namaz emri ile birlikte tekrar edilmekte ve Müslümanlar mallarını Allah(cc) yolunda harcamalar yapmaları hususunda yüzlerce ayetle teşvik edilmektedir.

Zekât ibadeti son zamanlarda zannedildiği ve sıkça gündeme geldiği gibi özellikle deprem ve sel baskını gibi tabii afetler söz konusu olduğunda önem verilmesi gereken basit bir infak olayı değildir.

Çünkü Zekât İslam’ın beş esasından biri olması yanında özelde İslam toplumunun genelde ise İslami Devletin daimi gelir kaynaklarından biri olması nedeniyle diğer ibadetlerden farklı bir özellik arz eder.

Müslüman toplumların iktisadi vaziyetiyle doğrudan doğruya ilgili olması nedeniyle Zekât ibadeti emredildiği günden bu yana devletçe alınmış ve devletçe gereken yerlere harcanmıştır.

Zekâttan yüzyıllardır beklenen faydanın en geniş haliyle tahakkukun sağlanamamasının sebebi, bu müessesenin emredildiği ve Hz. Rasulullah(sav) ve Sahabe (ra) ile Selefi Salihin(ra) döneminde uygulandığı şekliyle aynı şekilde devam ettirilememesi nedeniyledir.

İslam toplumlarının her zaman şikâyet ettikleri yabancıların olumsuz etkilerinden kurtulmak, ilahi emrin gereği olarak Din ile insanlar arasındaki engelleri kaldırabilmek ve gerçekten bağımsız bir sistem içinde yaşayabilmeleri için iktisadi ve mali yönden güçlü olmak zorundadırlar.

Son yüzyılda yaşanan olaylar göstermiştir ki Müslümanlar düşmanlarına karşı maddi üstünlük sağlanmadan dini inançlarını, milli örf ve ananelerini koruyamamışlar, maddiyatın getirdiği hâkimiyetle birlikte oluşacak olan manevi hâkimiyetlerini de kuramamışlardır.

Dünya üzerindeki müstekbirlerin hâkimiyeti altında yaşayan iktisaden fakir ve siyaseten zayıf Müslümanların, Rablerine(cc) karşı olan görevlerini de eksiksiz ve tam bir kalp huzuru ile ifa edemedikleri defalarca ispatlanmış bir gerçektir.

Cenabı Allah’ın(cc) Kur'anı Kerimdeki ayetleri bütün Müslümanlar için inanç ve ibadet yönünden çok önemlidir.

Ancak Müslümanlar aralarında “Hâkimiyeti ele aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah(cc) bozgunculuğu sevmez. “ mealindeki ayette belirtilen bozguncu kişilerin varlığını sona erdiremedikleri için bu günkü zelil hallerine duçar olmuşlardır.

Müslüman toplumlarda ekini ve nesli bozma hususunu ve varlığını artık iktisadi faaliyetlerin öne çıktığı bu asırda ayeti kerimeyi anlarken bu iki ana faktör yanına sanayi, ticaret ve kültür gibi konuları da ilave etmek suretiyle ve bütünüyle İktisadî ve içtimai hayatı bozmak şeklinde anlamak gerekmektedir.

Çünkü ziraat bugün İktisadî hayattaki en önemli varlık, neslin bozulması ise kültür harbi yoluyla gerçekleştirilen bir olgudur.

Bu önemli gerçek Kuranı Kerimde 14 asır önce açıkça belirtilmiş olmasına rağmen İslam dininin infak yani Zekât ve Fıtır Sadakası gibi mali ibadetlerinin emredilişinin önemi yeteri kadar anlaşılamamıştır.

Kısacası Zekât ilahi bir emir olarak kabul edilip anlaşılmış ancak içtimai ve devlet açısından önemi yeteri kadar kavranamamıştır.

Bundan dolayıdır ki Zekât, ferdin vicdanına ve inancına terkedilmiş, devletin Zekât konusundaki düzenleyici ve emredici gücü ortadan kaldırıldığı için Müslümanların Zekâtı devlete verilen verginin yanında bir ekonomik yük olarak görmeleri nedeniyle ihmale uğramış ve müeyyidesiz kalması nedeniyle de ya terk edilmiş, ya da kendisinden beklenen fayda sağlanamaz bir hale gelmiştir.

FARKINDA MIYIZ?

Yaşadığımız coğrafyadaki Müslüman toplumlardaki İktisadi çöküntünün nedeni Müslümanların dinlerinin temel esaslarından birisi olan zekât ibadetini tamamen yerine getirebilselerdi aralarında geçim sıkıntısı çeken ne bir fakir, ne de bugün içine düşürüldüğümüz umumi bir felakete duçar olan zavallı bir toplum olurdu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR