Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

DİJİTAL DİNDARLIK

DİJİTAL DİNDARLIK

Hicri 1443 yılının ilk ayını tamamlamak olduğumuz şu günlerde yaşadığımız korku pandemisinin de tesiriyle biraz zorla da olsa içine çekildiğimiz teknolojik yaşantı tarzının dini ve sosyal sosyal hayatımızı önemli ölçüde etkilemeye devam etmekte olduğu görülmektedir.

Özellikle son 1,5 yılda dayatılan salgın ve bu salgın nedeniyle birazda suni olarak oluşturulan krizle mücadele etmek için yapıldığı söylenen tıbbi ve ekonomik çalışmaların neticesinde oluşan sosyolojik psikolojik ve kültürel değişimlerin en büyük tesir ettiği hususların dinin inanç ve dini yaşantılarda meydan geldiğine inanıyoruz.

Görünüşte oluşturulan korku pandemisinin neticelerinin sadece sosyal hayatımızla ilgili olarak bazı davranış tarzlarımızı ve devlet, millet yapılanması ile sağlık konusundaki düşüncelerimiz üzerinde olduğu gibi geçirdiğimiz değişim ve dönüşümün günlük hayatımıza yansımaları esas olarak kabullerimizde yani inançlarımızda oluştuğu gün geçtikçe daha da belirgin hale gelmiştir.

Dijitalleşen dindarlığımız konusuna geçmeden önce esası doğru bir şekilde ortaya koymak için kısa bir tespit yapmak faydalı olacaktır.

Yaşadığı dünyayı yalan dünya, hayatı ise ebedi ahiret hayatı için geçici bir hayat olarak kabul ettiği için hayatının her safhasında ölümü karşılamak için hazır olması gereken veya böyle olduğu iddiasında olan zamanımız Müslümanlarının karşı karşıya kaldıkları korku pandemisinde ahiret hayatına en hazırlıksız olan kitle olduğu ve bu sebeple de ölümden en çok korkan ve kaçan kesim olduğu ortaya çıkmıştır.

Buna inanmak istemeyenler şöyle çevrelerine alıcı bir gözle bakıverseler eminiz ki gerçeği en açık ve hatta acı bir şekilde görenler olacaklardır.

Kendi iç muhasebesini yapmak isteyenler için ise 1,5 yılı aşkın bir süredir geçirdikleri en az 4 dini bayram ve onlarca mübarek gün ve gecelerde yapmadıkları sılayı rahîm ziyaretlerini ve terk ettikleri cemaatle namazları bir sayıp dökmeleri yeter.

Dijital dindarlığımıza gelince kitap, dergi ve gazete yayıncılarının yaşadıkları ekonomik zorlukların sebebi olarak okumak isteyip de alıp okumadıkları kitaplar ile aboneliklerini iptal ettirdikleri gazete ve dergilerin sayılarını bir gözden geçirmeleri yetecektir.

Korku pandemisi nedeniyle uygulamaya koyulan kısıtlamaların son aylardaki azaltılması sebebiyle yaşanan mevcut değişimlerimiz her ne kadar olumlu bir gelişme olarak değerlendirilse bile yaşadığımız travma nedeniyle inancımızda, yaşantımızda ve alışkanlıklarımızda oluşan erozyonların daha bir süre devam edeceğini görmekteyiz.

Bu travma nedeniyle başta ailemizde televizyon ve bilgisayardan sonra tablet ve telefon sayısındaki artışa paralel olarak artan pandemi, virüs vs. konularında internet ortamında yapılan bilgi edinme çabaları insanları bir süre sonra oluşan hastalık ve ölüm korkuları nedeniyle dini bilgileri de internet ortamından öğrenmeye itmiştir.

Ya da belki de çocukluğundan beridir kendinde var olan ancak hayatın kargaşası içinde unuttu denilmese bile göz ardı edilmiştir denebilecek dini bilgilerinin doğru olup olmadığını gözden geçirmeye itmiştir demek daha doğru olacaktır.

 

Dini bilgilerin veya dini hassasiyetlerin erozyona uğraması sebebiyle geçmişten kendisinde kalan gelenek denilebilecek fikirler de tekrar gözden geçirilmeye başlanmıştır.

Anca bütün bu olup biteni bir iyi niyet olarak görmek mümkün olsa da yaşadığımız ve hatta hazırlıksız yakalandığımız aşırı dijitalleşme aynı zamanda inancımız için bir tehdit ve kolay bertaraf edilemeyecek bir risk oluşturmuştur.

Çünkü her zaman olduğu gibi yaşanan sosyal olayların gerisinde kalan devlet tarafından denetlenemediği için kontrolsüz bir şekilde büyüyen dijital ortamda birileri tarafından doğru olmak bir yana tam aksi düşüncelerle hazırlanan yazılı ve görsel materyaller dinde doğrular sadece bunlarmış gibi insanlara sunulmaktadır.

Dini eğitimin herkese aynı şartlarla verilemeyen bir ülkede zaten yeterli dini bilgiye sahip olmayan insanlar tarafından da karşılarına dini kisve ile çıkarılan bu bilgilerin doğru olup olmadığına bakılmadan alınması tehdidin büyüklüğünü göstermesi açısından önemlidir.

İnternet ortamında her gün bir önceki günden daha fazla sayıda ortay çıkan bu olumsuz durum karşısında devlet tarafından kurumsal dindarlıkların alanını geleneksel tedbirlerle denetlemeye çalışan Diyanet kurumunu da kolaylıkla devre dışı bırakmakta hiç zorlanmamıştır.

Çünkü kontrolsüz dijitalleşme ile birlikte dinin kontrol edeceği alan daralınca buna dayalı olarak da diyanetin de kontrol alanı daralmış hatta üniversitelerin ilahiyat fakültelerinde din eğitimi veren bir takım unvanlı kişilerin abuk sabuk fikirlerinin ortaya çıkmasının kolaylaşması nedeniyle de daralmaya devam etmektedir.

Akademik dindarlık denilen tarafı temsil eden kişilerin aşağıladığı geleneksel halk dindarlığının ve diyanetin temsil ettiği kurumsal dindarlığın yerini gelecek endişesi ile daha da sekülerleşen insanların hayatında toplumsal olarak yaşanan dinden toplu ibadetlere getirilen yasaklamalar nedeniyle hepten vicdanlara hapsedilen dine geçişin sonunda bireysel dijital dindarlıklar ve hatta neredeyse sanal olarak yapılan online ibadetlere geçiş evirilmesi yaşayan dindarlarımız ortaya çıkmıştır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR