Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Selçuklu rüzgârı

Selçuklu rüzgârı

Kent Plaza’da, Konya basını özel tanıtım toplantısında, sinema filmi “Direniş Karatay’ı” seyrettik.

Filmin, Anadolu Selçuklu tarihinden bir dönemi ele alması; devlet adamlarımızdan Emir Celalettin Karatay,  Ahi Evran ve Ahilik,  1243 Kösedağ Savaşı gibi konulara dokunması; aynı zamanda bir medresenin/ üniversitenin de kuruluş, gelişim hikâyesi olması ilginç…

 Hz. Mevlâna yanı sıra genelde ihmal edilen Sadreddin Konevî gibi âlimlere yer vermesi, Fatma Bacı üzerinden kadın unsurunun da devreye girmesi… Bacıyan-ı Rum göndermesi. Sonra etkili oyunculuklar.

İlklerden, güzel bir başlangıç.

Nizam-ı Âlem ülküsü, Türklük, birlik beraberlik vurgusu, kahramanlık teması, her zaman içimizi titretmiştir. Göğsümüzü kabartır, gözlerimizi yaşartır.

Biz bütün kusurlarını göre göre, beyazperdedeki kol saatli akıncıları bile seven, takdir eden bir nesle mensubuz. Abdullah Ziya Kozanoğlu’nu, Bekir Büyükarkın’ları, Tarık Buğra’ları okuyarak büyüdük.

İşin içinde güzide bir üniversitemizin bulunması ayrıca bizi gururlandırıyor. Onun için de belki doyamıyor, yetinemiyoruz.

Sanırım devam filmleri de çekilecek.

Tarihî gerçekliği bilemem ama sıradan bir seyirci olarak, birkaç noktayı belirtmek istiyorum.

Aynı dönemi işleyen, gözümüzün alıştığı bir Diriliş Ertuğrul dizisi var. Ve diğer tarih kokulu diziler veya Fetih 1453 gibi benzer filmler.

Mesela, karşılaştırma doğru olmasa bile, acaba Diriliş’teki Konya, saray, sultanlar, halk vs. kompozisyonu, oyuncu(luk)lar Direniş Karatay’la bir mukayese getirir mi?

Seyirlik, anlatı, tarihî atmosfer bir tarafta kısmen yavan, diğer tarafta nispeten üstün gelebilir mi?

Mesaj kaygısını anlıyorum, fakat bunun sanatsal anlamda bir “dozu” var mıdır?

Sinema filmindeki hatalar, aksaklıklar; dizilere göre daha mı zor kapatılır.

“En büyük bütçeli savaş filmi” iddiası olunca, söz gelişi Amerikan filmlerinin harp sahneleriyle kıyası yapılır mı?

Selçuklunun güç ve heybeti, vasıfları, ilim meclislerinin havası,  yeterince verilebilmiş mi. Ya da varsa devletin zafiyet sebepleri?

İlim yuvası medrese, dinî millî değerler etrafındaki kenetleniş, üstün hedefler, Konya halkının düşmana karşı mukavemeti, o ruh, azamet kâfi derecede işlenebilmiş mi?

Diyaloglar, insani ilişkiler, gelenek, özellikle kadın erkek arasındaki ince münasebet; büyüklerle, devletin ileri gelenleriyle olan muamele; bir İslam inceliği, saygısı ve zarafetini yansıtıyor mu, ne çerçevede gelişiyor, sırıtan noktalar var mı?

Genelde, belli bir birikim ve seyir tecrübesine sahip seyirci, beklentisini arttırır mı?

Zor bir işe soyunulmuş; kolay değil. Sufilikten tutunuz da, iyi niyetle, çok şey anlatılmak istenmiş ama bu da odaklanmayı incelemeyi işlemeyi gerektirmiş.

Neticede ses getirecek bir yapım.  Bazı güzelliklerin tadı da hâlâ gözlerimizde, ruhumuzda.

Yenileri geldikçe, benzerleri çoğaldıkça sanat çıtası da daha fazla yükselecek ve manevî kazancımız çoğalacak.

Tebrik ediyor, bütün emeği geçenlere, bilhassa filmin yapımcılığını üstlenen KTO Karatay Üniversitemize, sanatçılara teşekkür ediyorum.

Tarihimizde ne çok bilinmeyen, işlenmesi gereken konu ve değer var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR