Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Seküler Dindarlaşma Öfkesi

Seküler Dindarlaşma Öfkesi

Küreselleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte insanlar arasında derinleştirdiği eşitsizliklerin hızlandırdığı karanlık yüzü hem inananlar hem de sekülerleşen insanlar arasında ekonomik yapıdan dışlanmaları sebebiyle şiddeti ve öfkeyi doğurmuştur.

Bu öfke dindar ve seküler insanların küreselleşme yapıları ve yanlılarına olduğu kadar birbirlerine karşı da yükselmektedir.

Küreselleşme politikalarının içerdiği riskler, belirsizlikler ve güvensizlikler içinde boğulan milletlerin ve insanların bir zamanlar göz ardı ettiği ve dolayısıyla çözüm aramadığı problemler bu gün yaşadığımız dünyada tahminimizden büyük sorunların kaynağı olmuştur.

Biz süre daha insanlar arasındaki bu eşitsizliklerin çözümünün bulunmaması halinde küreselden yerele daha doğrusu mikro ölçekten makro ölçeğe kadar uzanan bir alanda çok daha fazla insan için trajedi doğuracak bir öfke coğrafyası oluşumunu tetikleyecektir.

Kendi bünyemize baktığımızda cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan tek parti yönetiminden itibaren modernleşme adına yürütülen tüm faaliyetler seküler uygulamalar olmuş ve bu uygulamalar ile geleneksel toplumdan kurtulma amacı güdülmüştür.

Ancak bu modernleşme çabaları karşı olanlar kadar bu çabaları yürütenlerce de tartışılmış ve bazı uygulama şekilleri eleştirilmiştir. 

Türkiye’deki modernleşmenin karşıtı olarak gösterilen geleneksel toplumun millet nazarındaki görünürlüğü muhafazakârlık olarak tarif edilir.

Aslında modernleşme adı altında seküler uygulamaları topluma dayatanlar aslında dine karşı olduklarını söyleyemedikleri için muhafazakârlığa karşı olduklarını söylerler.

Diğer taraftan 2. Dünya savaşından sonra insanların kapitalizm ve komünizmden umduklarını bulamadıkları için dünya genelinde bir dine dönüş çabalarını gören küresel güçler alternatif olarak uygulamaya koydukları yenidünya düzeniyle sekülerizmi yeni ideolojik aygıtları olarak icat etmişlerdir.

Bütün dünya da olduğu gibi bizim memleketimizin insanının da küresel uygulamalardan etkilenmemek ve bağımsızlığını korumak için dine sarılacağını bilindiği için davranışlarını saptırabilmek için küreselleşme gerçeğine muhafazakârlıkla karşı koyabileceğine ikna edilmeye çalışılmıştır.

Yine küresel egemen güçler tarafından seküler uygulamaların bir zaman sonra bumerang etkisi göstereceğini ve dönüp uygulama yapanları vuracağı bilindiği için dünyadaki benzer uygulamalarla karşılaşmamak toplumun belli konulara münhasır olmak üzere dindarlaşma sürecine girmesine izin verilmesi uygun görülmüştür.

Uygulayıcılar test laboratuvarı gibi gördükleri ülkelerde algıları bizzat kendileri tarafından oluşturulan dindarlaşma veya sekülerleşme eğilimleri başta olmak üzere akıllarında olan tüm uygulamaları kamusal alanda karşı karşıya getirmişler ve düşman kardeşleri oluşturmuşlardır.

Sosyal bilimler çalışma alanının en popüler araştırma konusu olması gereken bu durum sekülerleşme tartışmaları sürecindeki Türkiye’de dindarlaşma ve sekülerleşme görünürlüklerinin arttığına dair yoğun tartışmalar arasında kaybolup gitmiştir.

Diğer taraftan son yirmi yıllık süreçte tüm dünyada olduğu gibi 1990’lı yılların sonlarından itibaren ülkemizde de fazlasıyla dindarlaşmanın yaşandığını iddia edenler cumhuriyet Türkiye’sinin, Osmanlı’dan devraldığı modernleşmeci, seküler, lâik toplum isteğinin toplumdan geldiğini söyleseler de bu toplumun gerçeği bu değildir.

1960 lı yıllardan itibaren Amerikan yardımlarıyla kapitalizmin en son uygulaması olan neoliberal politikalar Türkiye’de de uygulanmaya başlanmış ve buna bağlı olarak ortaya çıkan sorunlar nedeniyle insanlar savunmacı bir davranışla hem özel hem de kamusal alanda dine yönelimlerini artırmıştır.

FARKINDA MIYIZ?

La dini seküler post modern popüler kültürün fırtınalarında kaybolup giden fakir ama gururlu gençler seyrettikleri film ve dizilerden tek bir şey öğrendiler:

Fakir milletlerin gençlerini seküler post modern yapılar değil, sadece anneleri sever.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR