Hüzeyme Yeşim Koçak

Hüzeyme Yeşim Koçak

Bir deve hikâyesi

Bir deve hikâyesi

Dr. Kâmil Uğurlu, “Karaman Şehrengizi’nde”, o tatlı üslûbuyla bize çocukluk döneminin Karaman’ını anlatır.

Biraz hüzünle, fakat müşterek bir sevgiyle hissettiğimiz, artık kaybettiğimiz bir dünyayı, düşsel resimlerle canlandırır.

Bu sıcak rüyanın kahramanları arasında; “karizmatik bir aile” Kanaçlar da vardır.

Kanaçlar, Karaman’ın eczacısıdır. Anne ile baba birlikte çalışırlar. Baba Cevdet, kısa zamanda vefat edince, etkili bir şahsiyet olan “eczacı anne” yerini doldurur.

“O zamanlar eczanelerde hazır ve paketlenmiş ilâç azdır. Doktorlar, teşhis ettikleri hastalıklar için yazdıkları ilâçları terkipler şeklinde yazmaktadır. Şu kadar sülfamit tozu, şu kadar gram şu kimyasal, şu eriyik içinde olacak diye.”

Terkipler, yani karışımlar kahverengi şişelere konur, ağızlarına mantar, üstlerine etiket yapıştırılır. Eczacı teyze, (mesela) mısır püsküllerini bu karışımlar için ayırır, soran çocuklara da “bıyık yapacağım” diyerek onları güldürür, eğlendirir.

Yazar, Eczacı Teyze’nin ilginç bir marifetini(!) de aktarır.

“Kanaçlarının evinin hemen karşısında bir boşluk vardır. Yaklaşık iki yüz metrekarelik bir arsa. Bu arsaya, Tuzcu Arif Ağa’dan tuz almaya gelen Yörükler develerini çöktürürlerdi. Talep ettikleri tuzun hazırlanması bazen iki gün sürer, bu süre içinde develer burada konaklardı(…)”

“.. bu deve ziyaretleri sırasında, başka ilginç bir olay daha meydana gelirdi. Eczacı teyze evde olduğu zaman, eline bakır bir bakraç alır (biz buna helke derdik) kapıda nöbete geçerdi. Ne zaman bir deve işemek için hazırlık yapsa eczacı teyze, elinde kap ile koşar, hayvanın arkasından kovayı yaklaştırır idrarının tamamını kovaya doldururdu…

İşte bunu ne yapacağını soramadık, çünkü bu işi yaparken fazlaca ciddi olurdu.

Akşama anama sorardım

-Ne yapacak ki, devenin sidiğini?”

Anam başını sallardı;

-Allah-u âlem, kendisi için ilâç o. Görmedin mi, onun elinde alaca var. Bu ona iyi gelirmiş. Elini yıkayacak…” (Kâmil Uğurlu, Karaman Şehrengizi, Karaman Belediyesi Kültür Yayınları, 2007, sf. 151-152)

Hadiseyi okurken, birkaç sene evvel TV’deki bir tartışmayı hatırladım.

Deve idrarının tıbbi kullanımına dair bir hadisi şeriften söz ediliyordu. Evrim teorisini savunan ve Kur’an-ı Kerim ile bağdaştırmaya çalışan konuk bir profesör, karşısındakine mütemadiyen saldırıyordu. Ortada sıkıntılı bir durum vardı.

Bunun kendi döneminin şartlarında, bazı hastalıklar, belli karışım ve program dahilinde, belli bir deve türü esas alınarak yapılan bir uygulama olduğu.. antibakteriyel, antibiyotik etkisinin tespit edildiği.. “idrardan” başka milletlerde de bazen yararlanıldığı.. İbn-i Sina’nın “el-Kanun” kitabında, bu tedaviden söz edildiği.. sadece deve değil başka hayvanların idrarlarının da eczabilimde kullanıldığı.. kaldı ki piyasada bu kadar ilaç varken, kimsenin eski yöntemlere zorlanamayacağı..  programda ve sonrasında çeşitli ağızlar tarafından ifade edildi. Değişik izahlarla karşılaştık.

Üstelik dışkıyla ilgili, enteresan ilaç çalışmaları yapıldığını bile, sonraki günlerde öğrendik.

Aklımızın ermediği her hadis ve âyeti, akademisyen dahi olsak inkâr, karalama veya öteleme hakkımız var mıdır, bu işe mezun muyuz, bilemiyorum.

İyi niyetli çabaların ötesinde; bilinçli olarak, Kur’an, Sünnet hakkında şüphe, karışıklık meydana getirmek, değersiz kılmak, hatta Hz. Peygamber’i tamamen devreden çıkarmak isteyenlerin varlığından haberdarız. Düşünmek ve araştırmak gerekir. Bunlar ayrı bahis…

Ancak halk arasında, Anadolu’da bevlin (mesela sarılık tedavisinde) çeşitli şekillerde kullanılıyor olması, alâka çekicidir sanırım.

Deveyle ilgili bu hikâye bize, Eczacı teyzeden günümüze bir selam gibi geldi.

Benimse deve denildiğinde, aklıma gelen hoş bir anım var.

Pakistanlı Edebiyatçı merhum Masud Akhtar Shaikh; seçkisine aldığı “Yoksulların Annesi” isimli hikâyemde geçen bir deyimi, bana sormuştu:

Yok devenin nalı, ne demek?”

Eh, açıklamakta birazcık zorlanmıştım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Hüzeyme Yeşim Koçak Arşivi
SON YAZILAR