İklim Kanunu Zulmü
2017’de “İnsanların bedava suya erişme hakkı yoktur.” Diyerek dayatılmakta olan zulmün ulaşacağı sınırı işaret eden Dünya Ekonomik Forumunun yeni patronu Nestle’nin eski CEO’sunun söylediği laf şimdilerde insanlığa iklim kanunu olarak dayatılmaktadır.
Hâlbuki herkes bilir ki, dünya yaratıldığından beridir su, bu dünyadaki sadece insanlara değil tüm varlıklar için karşılıksız olarak bahşedilmiş bir nimettir.
Bu herkesin kabul ettiği bir gerçek olduğu için bu yüzyıla gelinceye kadar da suyu şişeleyip satmak da kimsenin aklından bile geçmemiştir.
Su herkes tarafından bir temel insan hakkı olarak görüldüğünden, insan başta olmak üzere tüm canlılar için bu günlerde karşılaştığımız böyle sorunlar yaşayacağımız ve tüm canlıların geleceğini de belirleyecek bir varlık olarak kapitalizmin devletlere dayatmasıyla para kaynağı olabileceği de kimsenin aklına gelmemişti.
Su temel bir insan hakkı mıdır, yoksa ortak mal mıdır veya güçlü olanın elinde güçsüzlere paraları olsa bile ancak belli miktarlarda verilmesi gereken bir varlık mıdır?
Bu sorulara verilecek cevap sizin kimin yanında yani tüm insanların tarafında mı yoksa bir avuç emperyalist kapitalist devlet ve küresel şirketler tarafında mı saf tuttuğunuz belirleyecektir.
Çünkü mülkiyete konu olması açısından su, Hz. Peygamber’in(sav) belirttiğine göre Müslümanların ortak olduğu üç şeyden birisidir.
Bu anlamda Su, ot ve ateş ile birlikte insanlığın hatta bütün canlıların ortak değeri ve mirasıdır.
Mensup olduğumuz Hanefî mezhebine göre İslâm hukukunun kurallarını uygulayan milletimiz ot ve ateş gibi suyu da mubah görerek insan başta olmak üzere tüm canlıların kullanımına açık olması temel görüşünü hayata hâkim kılmıştır.
Denizler, geniş göller, büyük nehirler ve yer altı suları mutlak surette bu mubahlık ve ortak kullanıma açık olma kategorisine girer ve bir başkasının zararına yol açmadıkça bunları kullanım konusunda herkese serbesiyet tanınmıştır.
Ama gelin görün ki milletimize dayatılan iklim kanununda su tıpkı bir karbon gibi değerlendirilmekte ve kısıtlamalara tabi tutulacak mal ve varlıklar arasında görülmektedir.
Bu gün dünyada yeşil propagandaya sarılmış ve trilyon dolarlarla ifade edilen bir güç savaşı söz konusudur.
Ve bu savaşın başladığını “İklim krizi gezegeni kurtarmakla ilgili değil, insanları kontrol etmekle ilgilidir” diyerek milyonlarca insanın bildiği ama söylemekten korktuğu şeyi ABD Başkan Yardımcısı JD Vance açıklamıştır.
TBMM de görüşülmekte iken iktidar partisi grubu tarafından yeniden düzenlenmek ve üzerinde değişiklikler yapılmak maksadıyla geri çekilen iklim kanunu tekrar görüşülmeye başlamış, hangi değişiklikler yapılırsa yapılsın esasa ilişkin düşünceler değişmediği ve bu haliyle yasalaştığı takdirde neler olacağını tekrar hatırlatmış olalım:
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; insanlar başta olmak üzere tüm canlı varlıklar yapay zekâ ile sayı ve çeşit kısıtlaması yönünden tamamen kontrol altına alınabilecektir.
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; karbon ayak izi uygulamaları ile insan hareketleri kontrol edilecektir..
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; gıda başta olmak üzere üretim ve tüketim konusunda karbon puanlama ve vergilendirme sisteminin getirilerek gıdaya ulaşım pahalanacak ve zorlaşacaktır.
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; karbonu azalt ya da vergisini öde uygulaması başlatılarak, karbon salınımı yapıldığına karar verilen an tüm ürün ve uygulamalar tedrici olarak piyasadan kaldırılacak.
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; Sanayi üretimi başta olmak üzere tarım ve hayvancılığa, gıda üretimine, su kaynaklarına sınırlandırmalar getirilecektir.
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; Doğal et ve gıda tüketimi yerine yapay et ve gıdalar yaygınlaştırılacaktır.
* İklim kanunu kabul edildiği takdirde; Doğal et ve gıda tüketimi yerine yapay et ve gıdalar yaygınlaşacak, ata tohumları yerine GDO lu hibrit tohum teknolojisi ve kontrollü tarım uygulanacak, Teknoloji iklimlendirme silahı olarak kullanılacaktır.
FARKINDA MIYIZ?
İklim kanunu eliyle dayatılacak olan sıfır karbon uygulamasında azaltmak istedikleri şey insan nüfusudur.
Bunun için herkese korku aşılamak amacıyla adına “bilim”' dedikleri zulüm düzeni ile çiftlikler ve tarım alanları kapatılacak, laboratuvarlarda üretilenlerin haricindeki gıdalar yasaklanacak, benzin ve mazot yakıtlı içten yanmalı arabaların kullanımı sonlandırılacak ve mülkiyetsizleştirilmiş nakitsiz toplumun oluşturulacaktır.
Asıl hedef insanların özgürlüğüdür.
Aslında azaltmak istedikleri karbon biziz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.