Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

Hoşçakal Tatlı Yengem

Onun ne kadar da kötü bir insan olduğunu o kadar ama o kadar çok anlatıyorlardı ki, gerçeğin aslında bunun tam tersi olduğu yönünde bir fikir uyanıyordu içimde, her seferinde. Anarşistlik ve şüphecilik, ruhumda varmış demek ki ta o zamanlarda bile. Nitekim hiç kimse, öyle anlattıkları kadar kötü olamazdı zaten. İlla ki mübalağa ediyorlardı, muhakkak bir bit yeniği olmalıydı.

Bir de kalabalıklardı ya onlar, birbirlerinin varlıklarından güç bularak, tüm okları aynı hedefe doğru yöneltmek kolay oluyordu tabi. Yaptıkları o 'vurun kahpeye' temalı karalama, kötüleme ve aşağılama dedikodularına, çocuk aklımla şahit oluyordum ben de her defasında. Midem bulanıyordu içten içe...

Çocuktum... Bahsedilen kişiyi de derinlemesine tanıyor değildim o zamanlar; anlatılan o cadı yengeyi. Fakat her seferinde gizli ve sessiz bir isyan yükselirdi içimden: hiç kimse gerçekte sizin bahsettiğiniz kadar kötü olamaz ve dedikodu ayıptır, insanlığa yakışmaz; gıybet, günahtır; Allah bundan razı olmaz, diyen bir isyan. Görünürde gıkım çıkmazdı ve fakat. Çocuk olmanın ürkekliği işte... Ne kadar da eli kolu bağlı bir durum!

Büyüdüm sonra. Artık gıkımın çıkabileceği ve hür irademle davranabileceğim yaşlara geldim. Bahsedilen o çok kötü insanı bir de kendim tanımak istedim; yengemi. Belki o, aslında çok yakından kan bağımın olduğu ama can bağımın olmadığını ilerleyen yıllarda daha iyi anladığım insanlara inat olsun diye, belki kendi tarafsızlığımı kendime kanıtlayarak bununla övünmek istedim diye, belki de sadece onu merak ettiğim için. Bilmiyorum. Aradım. Görüştüm. Ne kadar da büyüdüğümü söylemişti yengem, yüzünde şaşkınlık ve beğeni dolu bir ifadeyle. Öyle ya, beni en son, o günden yıllar önce görmüştü; henüz çocukluk çağlarımdayken. Şimdi yaklaşık 15 yıl aradan sonra tekrar görüşüyorduk. Bu süre zarfında, dayımla çoktan boşanmışlardı bile zaten. O süreçte, görümcelerin ve çok bilmiş yeğenlerin de içine dahil olduğu küçük ama kötücül ve insanlıktan uzak olayların yaşandığını, uzaktan ve sonradan duymuştum. Yalnızlaştırılmış ve fazlasıyla hırpalanmış bir kadının üzerine fazlaca gidildiğini düşünmüş ama zaten bu düşüncemi de onlarla paylaşacak kadar yakın olmamıştım onlarla hiç, o yıllardan sonra. Hem düşündüm de çocukluk çağımda annemle birlikte gezip dolaşırken görüyordum ben de onları hep aslında. Kişisel olarak şahsıma yöneltilmiş olan bir sevgi ya da samimiyetin varlığından söz edilemezdi aslında hiç. Fakat durun, ben ne yapıyorum, azizim? Durmuş ve kendimden mi bahsediyorum!? Yengemi anlatacaktım ben. O tatlı kadını... Dedim ya, onunla görüşmeye başlamıştım. O yaşıma gelinceye kadar, hayalimdeki portresi hep bir cadı olarak çizilmiş olan ama bu resmin yanına kocaman bir soru işareti koyduğum kadını söyleyecektim. Sürekli gülümseyen yüzü, tombul ve beyaz elleri, tatlı sesiyle mırıldandığı gönül alıp kalp çalan sözlerini hangi şarkıya ya da şiire yerleştirmeli peki şimdi onun? Öyle yapmalı ki orada bir güzel saklayıp korumalı şimdi, onun hatırasını? Nitekim onu en son hastanede yatarken gördüğümde, yakında terkedilmeye hazırlanan bir meskeni, adresi, diyarı çağrıştırmıştı, boylu boyunca uzanıp derin acılar çeken bedeni bana. O kötü hastalık işte... Tabi belli edilmez. "Ayağa kalk da kahve içelim yine yengeciğim" gibi sözler söylenir. Söylemiştim. Bir de insanların düşebilecekleri iki yüzlü ve arsız hallere karşı tiksinti duyulur... Hayattayken ona yapmadıklarını bırakmayan dedikoducu akrabaları, onu o son görüşümden kısa bir zaman sonra onun taziyesine gitmişler, duydum, sanki hiç bir şey olmamış hatta onu sevmişler gibi!

Bilmem! Nasıl ki bir insan arabasını park edip içinden çıkar ve gideceği yere doğru ya yürüyerek ya da başka bir vasıta aracılığıyla devam ederse, bu minvalde bir nevi otopark vazifesi gördüğüne inandığım mezarlıklardan birine, o acı çeken bedenini -aracını- park edip, içinden inip çıkıp gitmiş çünkü. Yolculuğuna devam etmek üzere... Hoşçakal tatlı yengem!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ayşe Aslı Duruk Arşivi

Okumak

28 Kasım 2025 Cuma 15:48

Sen Hep Giderdin Zaten

21 Kasım 2025 Cuma 15:24

Gizli Saldırılar

14 Kasım 2025 Cuma 14:03

Odadaydım

07 Kasım 2025 Cuma 14:34

Bu Göl

31 Ekim 2025 Cuma 15:07

Kış Geliyor

24 Ekim 2025 Cuma 14:16

Ani Tepkiler

17 Ekim 2025 Cuma 14:19

Sen Kendin Ettin

10 Ekim 2025 Cuma 14:14

Çelişki

03 Ekim 2025 Cuma 14:00

Savaşım ve Ordu

26 Eylül 2025 Cuma 15:25