Mustafa Balkan
Çıplaklık Kültürü
“Çıplak” kelimesi sözlüklerde “Üzerinde örtücü hiçbir şey bulunmayan, donatılmamış, üryan, açık, yalın, süssüz, nü” olarak tanımlanıyor.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından “Manifest” adlı revü kızlarına dönük TCK’nın “Hayâsızca hareketler (teşhircilik)” maddesinden yola çıkılarak başlatılan soruşturma; “açtırma kutuyu, söyletme kötüyü” misali beni bu konu üzerinde düşünmeye ve yazmaya sevk etti.
“Mani” Yunanca bir kelime ve “saplantı, iptilâ, tutku, düşkünlük, manya” demek. M.S. 215’de Perslı Mân’nin kurduğu “Maniheizm” diye bir din var. Bu dinin taraftarlarına maniheist deniliyor. Yunanca bir cümle olan Manya, “Şiddetli istek, ve nerak, düşkünlük şeklinde ortaya çıkan delilik hâli, mani” olarak tanımlanıyor. Manyaya, maniye uğramış ruh hastasına da “Manyak” deniliyor. Manyakça hareketler yapan bu Manifest grubu, Konya’da 20 Eylül’de Selçuklu Kültür Merkezi (SKM) Açıkhava’da bir konser verecekmiş. 850-1600 liradan başlayan ve 7500 liraya kadar çıkan biletler kapış kapış gitmiş.
Soru şu: “Muhafazakâr, milliyetçi ve dindar” olduğu su götürmez olan Konya ile Konyalılar, bu pespaye konsere müsaade edecek mi? Erzurum’da izin verilmeyen ve “hayâsızca hareketler” sergileyen bu revü kızlarını, bakalım Konya/Konyalılar nasıl karşılayacak?
ÇIPLAKLIĞA İSLAM SON VERDİ
Çıplaklık kültürünün ülkemizde, sinema, televizyon, moda, medya, internet, sex ve müstehcenlik içeren sosyal medya platformları ile dijitalleşen dünyada yaygın hâle getirilmiş olması yeni bir şey değil. Osmanlı’da Tanzimat’la birlikte başlayan Batılılaşma ve modernleşmeyle birlikte ivme kazanan ve kılık-kıyafete yönelik müdahalelerle hızlanan bir evredir bu. Rönesans hareketleriyle birlikte Batı, çeşitli ‘izm’ler ve ideolojilerle tanrı tanımaz bir dünya oluşturdu. Batı, kadını “Feminizm” yoluyla evden çıkartarak salonun başköşesine “büyülü kutu”yu oturtmuştu. Herkes bu “aptal kutusu”na önce siyah- beyaz ve daha sonra renkli gözlerle nigah etmişti.
Giysinin ve çıplaklığın kültürle ve dinle ilgisine gelince… Hz. Âdem’den Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed’e kadar bütün peygamberlerin vazifeleri, putları kırmak (yıkmak) ve şirki ortadan kaldırmaktı. Doğru yoldan çıkan ümmetlerine tevhidi bildirdiler. Âlemlere rahmet olarak gönderilen İslâm Peygamberi de, Mekke’nin fethiyle birlikte bütün putları yıkmak ve o putların koruyucularını ortadan kaldırtmakla işe başladı. Sonra çırıl çıplak anadan doğma soyunarak, kadın-erkek Kâbe’yi ziyaret ederek etrafında ıslık çalarak, el çırparak sıçrayıp dolaşan müşriklerin (putperestlerin), yaptıkları bu rezalete ve ahlâksızlığa son verdi. Bu cahiliyet âdetini göz önünden kaldırmak için Hz. Ali tebligatla görevlendirildi. Kur’an-ı Kerim’in besmelesiz başlayan tek suresi olan Tevbe Suresi’nin başından 36’ncı âyetine kadar okuyan Hz. Ali, şunları tebliğ etti: “Bu yıldan sonra hiçbir putperest haccetmeyecek. Bundan böyle hiçbir kimse çıplak olarak Kâbe’yi tavaf etmiyecek.”
Cahiliyet devrinde hürriyet ve ibadet namına yapılan bu tür kepazelik, rezalet ve ahlaksızlıklara İslâmiyet son veriyor, şirki ortadan kaldırıyordu. Şirke karşı gelmek, unu yıkmak takdire şâyan bir harekettir. Çünkü şirkin insanlığı küçültmek, onu şerefsiz bir hâle getirmek demekti. İnsanlığın şerefini yıkan, faziletini öldüren her çeşit muzır cereyanlara karşı gelmek insanlığa hizmet etmek demektir.
HUDUTSUZ HÜRRİYET YOKTUR
Sınırsız özgürlük olamaz. “Manifest” yeryüzünde şirki (kötülüğü) yaygınlaştırmak isteyen küresel şeytanî odakların global plan ve projesinin Türkiye ayağıdır. Çıplaklık kültürü, kadını ve genç kızları hedeflemektedir. Hicab duygusundan yoksun bütün televizyon dizilerinde “çıplaklık kültürü” özendirilmekte, kadın ve Müslüman Türk kızlarının en mahrem yerleri “moda” adı altında açtırılmaktadır. Hicap perdesi, kadınların örtüsüdür. Bu perde yırtılıp atıldığında geriye utanma, arlanma, mahcubiyet hissetmek namına bir şey kalmaz. Unutulmasın ki “Âşıkla sevgiliyi ayıran perde” hicaptır. Utanma duygusu tesettür ve örtünmeyle kazanılır. Göğüs, göbek ve bacak göstermekle ar ve hayâ duygusu çatlar. Şirk her zaman her yerde ve her medeniyette mücadele edilmesi gereken şerdir, muzırdır. Müşrik (şirk koşan, Allah’ı inkâr eden, kâfir, putperest) her zaman aynı şeyle karşılaşır ve karşılaşmak zorundadır. Bugün de böyle olduğu gibi yarın da öyle olacaktır. Şerrin ve muzır şeylerin insanlık içinde yeri yoktur.
KADIN BİR “META” MIDIR?
Kadın, neden yalnız etine, etinin şekline değer biçilen bir yaratık oluvermiştir?
Kadın, neden saygın bir konumdan uzaklaştırılmış, ayağının altından cennet uzaklaştırılarak, cehennem yaklaştırılmıştır?
Kadın, neden sadece, erkeği eğlendirici, dinlendirici, zevk verici bir köle veya öz kimliğini kaybetmiş tanımsız bir varlık olma anlayışının talihsizliğine kavuşturulmuştur?
Kadın, neden “anne olma” gibi büyük ve saygın mevkie düşman edilmiş, alınıp satılabilen bir meta olmaya rıza gösterecek duruma sokulmuş ve dolayısıyla anonim kullanıma sunulmayı kabullenecek kafa yapısına kavuşturulmuştur?
Evet neden?





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.