Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Allah ile Yapılan Alışveriş En Karlı Alışveriştir

‘Selam duâsı’yla başlamayı borç biliriz efendim.

‘Aşk olsun. Aşkınız cemâl olsun. Cemâliniz nûr olsun. Nûrunuz ayn olsun.’

Hikâyemizde kuyumcunun zehirlenerek öldürülmesi ve bu işin mânâ hekîmî tarafından yapılması tabi bizleri hayrete düşürdü değil mi? Şimdi bu önemli mevzûlara cevap olacak beyitler geliyor.

“ O adamın ilâhî tabibin eliyle öldürülmesi, ne bir ümit ne de bir korku yüzündendi.”

Mânâ hekimlerinin yaptıkları ne korkudan ne ümittendir, onlar yalnızca Hak rızâsı doğrultusunda amel ederler. Yaptığı işte mâhir olmayanlarda ümitsizlik ve korku mevcuttur. Hekîmî ilâhînin bu korku içinde olduğunu sanma. Bu iş Hz. Allâh’ın dilemesiyledir.

“Hekim, kuyumcuyu, Tanrı’nın emri ve ilhâmı gelmeden sırf padişâh’ın hatırı için öldürmedi.”

Bir insan, Hz.Allâh’ın dilemesiyle bir şey yaptıysa mutlaka doğrudur ama o hakikat herkese âşikar değildir.

“(Hani) Hızır’ın o çocuğu, boğazını kesip öldürmesindeki sırrı, nâsın (insanların) avam tabakası anlayamaz ya (onun gibi.)”

Hz. Musa (A.S)’ya ‘En çok bilen kimdir?’ diye soru soruldu. O da; Allah Teâlâ’yı hiç hatırlamadan; ‘Benim’ dedi. Bu vakayı Cenâbı Hakk hiç tasvip etmedi. Musa’nın söylediği “Her ilim sâhibinden üstün bir bilen vardır.” ( Yusuf, 76) kutsi hükmüne uygun düşmemişti. Allah Teâlâ, Musâ’ya iki denizin birbirine kavuştuğu yere gitmesini ve orada kendisine Ledünnî ilminin lütfedildiği Hızır (A.S) ile buluşmasını ve ondan mânâ ilmini öğrenmesini emretti. Musa, söyleneni yaptı, Hızır ile buluştu. Bir yere geldiklerinde, Hızır (A.S) orada oynayan çocuğu öldürdü Musa (A.S) buna itiraz etti. Kısas olmadan mâsum bir cana nasıl kıyarsın? Doğrusu sen çok fenâ bir iş yaptın, dedi. Hızır (A.S) Musa’nın itiraz edeceği başka işler de yaptı. Meselâ Hızır (A.S) bindikleri gemiyi deldi. Gemi fakir bir kimsenindi. Az ötede zâlim bir hükümdar vardı. Tüm sağlam gemileri gasp ediyordu. Geminin içindeki o arıza ile o hükümdardan gemi korunmuş oldu. Öldürülen çocuk ise büyüyünce kâfir olacaktı. Sâlihlerden olan anne ve babasını küfre sevk edecekti. Ona mâni olmak için o çocuk katledildi. Diğer menfi gibi görünen yanlış davranışların hepsinin hikmetlerimi Hızır (A.S) izah ederek, Musa (A.S) ile birbirlerinden ayrıldılar. (Kehf, 223-237)

Aslında cereyan eden pek çok menfi gibi görünen hâdiseleri normal avamdan halk anlayamayabilir, hatta kendince itiraz ederek farklı şeyler söylerler. Halbuki olayların arka boyutundan bizim çözemediğimiz şeyler vardır. “…öldürülen kuyumcu, nefsin Allah’tan uzaklaşıp şatafata akan meylidir. Rûhun ihtirâsıdır ve dünya kirleriyle alâkasıdır. Kuyumcuyu öldürmek, câriyenin rûhunu kirleten dünyevî ve şehevî istekleri öldürmek, onu, arı, duru, Hakk’a yönelen bir kul hâline getirmek, demektir. Kuyumcuyu öldüren de, gönüldeki kötü istekleri öldürüp, gönülleri mâsivâdan arındıran mürşidi kâmillerdir.” (Mesnevî-i Mânevî Şerhi-İlk 1001 Beyit, Hüseyin TOP, Konya, 2008, Tablet Yayınları, s.165)

“Hak Teâlâ Hazretlerinden vahiy ve cevap bulan kimse, her ne ki buyurursa sevap ve doğru olur.”

Peygamberler ve onların vaâisleri evliya-ı kiram, ârifler, mürşitler her ne yaparlarsa yaptıkları Hak rızasına yöneliktir. Onlar Hakk’ın emirlerine muhalif bir şey asla yapmazlar. Bu sebeple onlar kendi arzu ve hevesleriyle iş yapmadıklarından yaptıkları doğru ve isâbetlidir.

“Can bağışlayan kimse eğer öldürürse revâ münâsiptir; zira Hak Teâlâ’nın nâip ve vekilidir; onun eli Cenâbı Hakk’ın elidir.”

Dünyâda canlı varlıklar içerisinde en akıllı, adâletli ve güzel vasıfları üzerinde bulunduran yegâne varlık insandır. İnsanlar arasında insanı kâmil zatlar, meselâ bir muharebe sırasında birini öldürse yâhut mânevî olarak kötü ahlâkı yok ederse bu durum uygundur, revâdır. Çünkü onlar icra ettiklerini nefsâni boyutla yapmazlar. ‘Öyle bir zat ki can bağışlar.’ Sözünden maksat başka insanların iyiliği ve selâmeti içindir. Mürşitlerin başka insanları düzeltmeye çalışmaları âdeta hayat bağışlamak anlamındadır. Gerçek hayat ve asıl saadet güzel ahlâkın oluşması ve hakiki aşkın temin edilmesi adına sarf edilen gayrettir. Cismani hayat iki kişinin günah ile birlikte olmasından oluşabilir. Elbette ki böyle bir hayat azâbın kendisidir. Peygamber nâibi olan velîler Cenâbı Hakk’ın kudretini, yine O’nun izni ile temsil ederler ve gösterirler.

“Bir ârifin önüne İsmâil gibi baş koy. Şâd olarak, sevinçli olarak, gülerek onun kılıcı önünde can ver.”

Hz. İbrahim (A.S), rüyâsında biricik oğlunu Cenâbı Hakk’a kurban etmesi gerektiğine dâir emri, İsmâil’ine arz ettiğinde, O da; ‘Babacığım sen emredileni yap, emin ol beni itaat ve teslimiyet üzere bulacaksın’ dedi. İşte o anda, baba ve oğul kendilerine Hak Teâlâ tarafından tevdi edilen imtihanı kazanmış oldular. Onlar Cenâbı Hakk’ın emri önünde ölmek ve öldürmek adına baş koydular, neticede sevinçle, şâd olarak mükâfaat buldular. İsmâil bu sınanmada kurban olmadı ama Nebi oldu. Eğer sen de akıl sâhibi isen Allah Teâlâ’nın emrine başını teslim ederek canını kurtar ve böylece dirilerden ol. Hiç şüphesiz Allah Azze ve Cel ile yapılan alışveriş en kazançlı alışveriştir.

Efendim Hayırlı Cumâlarınız olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi

Mukadderat Kalemi, Takdir ve Kader Kalemidir

04 Aralık 2025 Perşembe 15:00

Mümin Münâfık Farkı

27 Kasım 2025 Perşembe 15:36

Taklit Nasıl Değer Bulur?

20 Kasım 2025 Perşembe 15:07

Nesnelerin ve İnsanların Farklılıkları

06 Kasım 2025 Perşembe 14:28

Kıyas Yaparken Çok Dikkat Gerekir

23 Ekim 2025 Perşembe 13:44

Bugün Yeni Hikâyemize Başlıyoruz

08 Ekim 2025 Çarşamba 14:29

Kuyumcu Hikâyesinin Sonu

02 Ekim 2025 Perşembe 15:34