Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Diyanetin Hutbeleri

Bizim memlekette bir kurumun başındaki yönetici değiştiği zaman o kurumda çalışanlardan daha çok kurumla direkt veya dolaylı olarak ilgilenen herkes yönetim katında görev alanlardan daha çok kurumun politikasının değişmesini nasıl olacağını konuşmaya alışkındır.

Milli eğitimden Kızılay’a, Spor kulüplerinden belediyelere, hatta özel sektörde öne çıkan şirketlere kadar bu hep böyle olagelmiştir.

Diyanet İşleri başkanının değişmesinden bir süre sonra üst yönetim de değişim yapıldı ve idarecilerin değişmesi sonrasında insanlar diyanetin hutbelerinde nasıl bir değişim yaşanacağını daha doğrusu değişim yaşanıp yaşanmayacağını beklemeye başladılar.

Aradan geçen kırk günden fazla sürede Cuma günleri irad edilen hutbelerin muhteviyatında çok büyük değişimler olmasa da hutbe dilinde fark edilecek kadar değişim olduğu görülmektedir.

Bu farkı görmek isteyenler diyanetin sitesinde yayımlanan eski ve yeni hutbelere bakabilirler.

Diyanet, dini yaşamının tatbikinde resmi düzenleyici bir kurum olarak görevlendirilmesine rağmen dini bir kurum olmayıp resmi bir kurumdur.

Kim ne derse desin bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı Cumhuriyetin ilk yıllarında tek parti iktidarı tarafından kurulan İslam dışı rejim ile cami cemaatinin arasını yapmak, Müslümanlar ile gayri İslami rejimi barıştırmak, rejimin kararlarını ve propagandalarını verilen az bir maaş karşılığında hutbe ve vaazlarda cemaate duyurmakla görevli kılınmıştır.

Pek çok kişi kabul etmekte zorlansa hatta inkâr etse de Diyanetin asıl görevi tipik bir toplum mühendisliği işidir.

Bu görevinden dolayı irad edilen hutbelerle devlet ve hükûmetin aldığı kararlarla oluşan gündemler nedeniyle insanlarda oluşan tepkileri ve halkın hükümete karşı oluşabilecek öfkesini söndürmede paratoner görevini yapmakla görevlidir.

Hâlbuki asıl vazifesi İnsanların devlet ve millet hayatını İslam dininin kuralları ile milletin örf, ahlak ve kültürüne dair oluşan prensiplere düzenlemek olarak zannedilmektedir.

Bundan dolayıdır ki her kesim, cemaat, dini grup, mezhep, tarikat ve anlayış mensuplarının Diyanet İşleri Başkanlığından farklı beklentileri oluşmaktadır.

Hatta bu beklentiler zaman zaman bu cemaat ve grupların diyaneti ele geçirme ve hakim olmak için verdikleri savaşlara bile neden olmuştur.

Bu sebeple Diyanet'in cuma hutbelerinin içeriği bu gruplar için son derecede önemli olmakta, hutbeleri sahiplenmek Diyaneti sahiplenmekle, karşı çıkmakta Diyanete karşı çıkmakla eşdeğer görülmektedir.

Bu kabul ve ret edişler Diyanet İşleri Başkanının değişmesiyle hutbelerin hem dilinin hem de içeriğinin değişmemesi konularında karşı çıkanlar kadar, aynen devam etmeliydi gibi yorumlar yapanları da karşı karşıya getirmektedir.

Bu karşı gelişlerin en açık örneği 2 yıldır yaşadığımız Gazze soykırımı sebebiyle irad edilen Cuma hutbeleridir.

7 Ekim 2023 tarihinde HAMAS’ın "El Aksa Tufanı Operasyonu" olarak adlandırdığı operasyonun başlamasıyla yeni bir evreye giren Filistin’in işgali ile Gazze'nin çektiği zulüm, yaşadığı acının dünya çapında konuşulur olmasıyla ne zaman milletin devletten ve hükümetten farklı bir eylem ve yardım planı uygulaması beklenir olsa gecikmeden Diyanetin sahaya sürüldüğü görülmüştür.

Diyanet bu anlamda Cuma hutbelerinde devlet ve millet yöneticilerinin de Müslüman olduğu, hükûmetler nezdinde Gazze konusunda girişimlerin yapıldığı, zalimlerle işbirliğin haram olduğu mealindeki söylemleriyle görevini yapmış olmaktadır.

Cuma günleri irad edilen yeni nesil hutbelerdeki aileyi zayıflatan içki, kumar ve evlilik dışı sapık ilişkilerin rezilliğinin ortaya konması, İslam’ın haram kıldığı, fıtrata aykırı sapkınlıkların medeni birliktelik adıyla masum gösterilmeye çalışılması, nikâhsız beraberliklerin normal, evliliklerin ise bir yük ve külfet olarak gösterildiği konularını herkes bilmektedir.

İffet ve hayâyı ortadan kaldıran, nesilleri ve toplumu ifsat eden zinaya giden yollar ile çıplaklık ve teşhirciliğin hayatın bir parçasıymış gibi gösterilmesinin, Alkol, kumar ve madde bağımlılığının önüne geçilmesinin ise devletin görevi olduğu ise asla hutbelerde yer almamaktadır.

Bu açıdan bakınca Diyanetin hutbeleri muhatabı belli olmayan ve kimin üzerine alınacağı da belirtilmemiş ortaya söylenmiş bir söz olmaktan öteye gitmemektedir.

FARKINDA MIYIZ?

Hiç kimse biz hutbelerde “Bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah(cc) onların durumunu değiştirmez.” Ayeti gereği Müslümanları uyarıyoruz, gerisi bizi ilgilendirmez diyemez.

Çünkü fertlerin ve toplumun ahlâkî değerleri korumayı emreden anayasa, toplumun din eğitimi seviyesini yüksek tutmasını da istemiştir. Bu anlamda din eğitimi sadece İmam Hatip ve ilahiyatlarda verilir de diyemez kimse.

Diyanetin anayasal bir kurum olduğunu iddia ettiği kadar bu görevi dolayısıyla Cuma hutbelerinde Allah’ın(cc) helal kıldıklarını haram, haram kıldıklarını da helal kılan yöneticilere de söyleyecek sözünün olduğuna inanıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi

Siyaset ve Din Bezirgânları

03 Aralık 2025 Çarşamba 15:22

Devletperestlik Putu

30 Kasım 2025 Pazar 11:36

Siz Kimsiniz?

26 Kasım 2025 Çarşamba 15:43

Fıkıh Mı, Hukuk Mu?

23 Kasım 2025 Pazar 11:24

Whataboutism Zulmü

19 Kasım 2025 Çarşamba 15:30

Müslüman Sadece Sen misin?

16 Kasım 2025 Pazar 12:57

Seküler Kemalizm Diyanet Açılımı

12 Kasım 2025 Çarşamba 14:51

10 Kasım Ayrışması

09 Kasım 2025 Pazar 12:30

Kur'an'a Karşı Saldırganlık

05 Kasım 2025 Çarşamba 15:04

Müslümanların Zenginliği

29 Ekim 2025 Çarşamba 15:12