Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Uygur suskunluğu üzerine

Uygur suskunluğu üzerine

Mao’nun kızıl çininin Türkistan'da Müslüman Uygur Türk Kardeşlerimize yönelik yıllardır uyguladığı soykırım ile ilgili baskıcı uygulamalarının arttığının dünya kamuoyunda yüksek sesle ifade edilmesinin artması üzerine bu uygulamaların incelenmesi amacıyla verilen önerge iktidar kanadı olarak AKP’nin ret oyu, MHP’nin çekimser kalması üzerine TBMM de red edildiğinden beridir konu kamuoyunda hassasiyetle takip edilir oldu.

Siyasi Partilerin suskun kalması karşısında STK ların konuyu gündemde tutmaya çalışmaları elbette önemsenmesi gereken bir husustur.

Ancak günümüzde STK ların çok büyük bir kesiminin Hükümet ve Belediyeler tarafından desteklendikleri düşünüldüğünde bu ilginin çok uzun sürmeyeceği konuşulmaktadır.

Bu düşüncenin en önemli nedeni Filistin seferi sonrasında Mavi Marmara saldırısı ile ilgili olarak Hükümetin başlarda ortaya koyduğu destek hiç yokmuşçasına “Bana mı sordular giderken” sözlerinin tekrarlanacağı endişesidir.

Filistinli Müslümanlara yaşatılan her türlü zulüm ve baskıya rağmen Hükümetin israil ile devam ettirdiği siyasi ve ekonomik işbirliğinin bir benzerinin hatta daha fazlasının kızıl çin ile de yapılıyor olması insanın aklına her türlü ihtimalin gelmesine sebep oluyor.

Her şeye rağmen sesini yükseltmekten çekinmeyen STK lar ve şahısların her fırsatta sordukları “Ey AKP iktidarı ve destekçisi olan MHP;  Türkistan'daki Müslüman Uygur Türkler neyiniz olur, Çin neyiniz olur?” sorusunun sıkça sorulduğu günlerdeyiz.

Ya da tersinden ifade etmek gerekirse “Doğu Türkistan size ne kadar uzak, kızıl çin size ne kadar yakın?” sorusu da sorulabilir.

Gerçekten Müslüman Uygur Kardeşlerimize karşı uygulana soykırım konusunda toplumdaki sessizliği anlamak mümkün değil.

Ya da son zamanlarda kendisini iktidar ortağı olarak gören Perinçek üzerinden kurgulanan yeni reel politik gereği bu sessizlik neyin nesi oluyor?

AKP nin kurulma aşamasında dünya emperyalizminin temsilcilerine bir takım sözler verdiği ve ekonomin kırılganlığından ötürü verdiği sözler nedeniyle de 82 milyonluk Türk Milletinin 8 milyon siyonist yahudinin elinde oyuncak olmasına sebep olduğunun bir benzeri olarak, basına yansıdığı kadarıyla hükûmetin aldığı söylenen 3 milyar dolar karşılığında göbeğinin kızıl çin Rejimine Bağlı kalacağı iddiasının ispatlanmasını mı bekleyeceğiz?

 

Ülke siyaseti gündeme gereği düşmanımız olarak gösterilen ülkelerden olan Hollanda’yı Portakal bıçaklayarak, ABD’ye karşı ellerindeki sahte telefonları parçalayarak veya sahte dolarları yakarak tepki gösterenlerin bu defa karton yaptıkları çin seddini yıkmalarıyla mı Kızıl çine haddini bildirmiş olacağız.

Bu ülkedeki herkes bilir ki bu millet milli, konularda asla çekimserlik tavrı göstererek milliyetçilik yapmaz.

Hele hele her fırsatta Türkiye'ye olan düşmanlıklarını ortaya koymaktan çekinmeyen Hristiyan Avrupa toplumlarının bile insan haklarıdır diye insaf göstererek kızıl çinin insanlık dışı uygulamalarını kınarlarken en çok ses vermesi gerekenlerin gösterdikleri garip suskunluğun utanç verici olduğunu tekrarlamaya gerek var mıdır?

Hele hele türkçülük adına her fırsatta meydana çıkıp Altay dağlarında kurt uluması yapanların aynı dağların eteklerindeki ırkdaşlarına yapılan çin işkencesine neden sessiz kalıp çekimser oy kullandıklarını anlamak asla mümkün olmayacaktır.

 

Türk Milleti, Japonya'nın Ankara Büyükelçisi Miyajima ‘ın Azerbaycan ile ilgili olarak kullanılan ifadenin bir benzerini kullanarak “Japonya ve Türkiye iki devlet, tek millettir”demesi karşısında başlarını öne eğenleri de asla af etmeyecektir.

Hükümetin kızıl çin ile olan tüm ekonomik ve siyasi işbirliğine rağmen çin menşeili ürünlerin alınmaması dolayısıyla ekonomik olarak bir karşı duruş sergilenmesini isteyenlerin de öncelikle çin porselenleri ile düzenledikleri yemek sofralarından vaz geçerek iş yerlerinde hem ucuz ve hem de daha çok kâr elde ettikleri sattıkları çin menşeili mallardan vazgeçmeleri gerektiğine inanıyoruz.

Müslümanların kendi siyasi gelecekleri ve maddi kazançları Müslümanların fıtratları ile yani tabir caiz ise fabrika ayarları ile oynamalarının da sona ermesinin de sona ermesi gerektiği düşüncesindeyiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR