Ayşe Aslı Duruk

Ayşe Aslı Duruk

“Surete aşık olan, ehli bi-vefadır; Sirete aşık olan, ehli safadır.”

“Surete aşık olan, ehli bi-vefadır; Sirete aşık olan, ehli safadır.”

Okuduğum çok değerli bir yazar hanımefendinin, pek kıymetli bir kitabında karşıma çıkan bu dize, ne çok şeye tercüman ve özet olabilmiş; adeta bir gerçeği formulize edip, harfiyen çözmüş bir cümleydi.

Çarpıldım. Sır da değil gerçi. Söyleyeyim. Allah dostu olan ve buralardan göçüp, sevdiğinin yanına varmış bir mutasavvıf hanımın, Aynaya Bakış isimli kitabında karşıma çıktı bu söz. Cennet mekan Ayşegül Erdoğ hanımefendinin bu kitabı, mutlaka aranıp bulunmalı; okunup okutulmalı… Dizeler ilkin
yazarın kendi kaleminden mi dökülmüş, yoksa, anonim bir söz müdür bu, bilemedim, aradım vebulamadım da, ama ne fark eder dedim sonra. Bir iyelik bulmak için çırpınmaktansa, bu sözler için
kafa yormak, daha akıllıca olur şimdi sanırım.
‘Siret’ten kasıt, malum, muhatabın iç yüzü, manadaki hali, ya da, en basitinden ahlakı ya da huylarıdır, diye açıklanıyor. Hani özdeki cevherin ahvali… Galiba? İşte bir kişideki sireti görüp de, bu gördüğüne
tutkun ve hayran olduysan, doğru yoldasın. Böyle denmek isteniyor galiba. Daha fazlasını
akledebilmek için, yeterli manevi dağarcığa sahip değilim, hazırda.
Esas, dizenin ilk satırına değinme niyetindeyim zaten. “Surete aşık olan, ehli bi-vefadır.” Yani, dış görünüşe aşık olan vefasızdır, denmiş. ‘Suret’ kelimesindeki maddi ve somut atıf, beynimde daha fazla yankılanma ve çağrışıma sahip, ilk cümleye nazaran. İnsanların bir çoğundan da farkım yok, bu meyanda. Bu yüzden kelime hanzemde de, ancak bu dize için karşılıklar bulabiliyorum. Ve başlıyorum. Söz konusu o vefasız kişinin vefasızlığını, maşukun (sevilenin), zamanla, güzelliğini yitirmesine bağladım. Yaşlanmasına, yani. Acı gerçek şudur ki, zaman, bedenin diriliği ve çekiciliği için, her zaman aleyhte işler. Yani, 25 30 yaşlarından sonra falan, işte. Hiçbir kadının şarap gibi olduğuna inanmıyorum, zira. Hiçbir erkeğin şakaklarındaki beyazlar da, onu daha karizmatik falan göstermez, üzgünüm. Bu ve bunun gibi tespitler, ne yazık ki, yalnızca gönül yapmak için edilen kuru sıkı iltifatlardır. İşte o kadar. Tabi şimdi bilim ve teknoloji çok ilerleyip gelişti ve genç ve daha güzel/yakışıklı görünme adına birçok estetik operasyonlar geçirilebiliyor, kremler, maskeler ve daha ne yöntemler kullanılabiliyor, falan… Televizyondaki ünlülerin bazılarına bir bakıyorsunuz, 55 yaşında bir kadın ama yüzünde ne bir çizgi, ne bir sarkma! Sanki kazların hiç ayak basmadığı, torbasız poşetsiz göz altları, filan… Erkeklerde de rastlanılıyor tabi böyle durumlara, yağma ve ayrımcılık yok şimdi!
Lakin tüm o genç görünüşlere rağmen, mesela, o kişinin 20 yaşında olduğunu söyleseniz, inanmam. 55 olduğuna zor da olsa inanırım ama 20’ye asla inanmam, yani. Olmuyor çünkü. Yüzde bir ışık eksilmesi oluyor ve bu, görünmese de sezilip bilinen bir gerçek gibi bir şey, işte. ‘Tazeliğin ışıltılı nuru’ falan mı demeliyiz, sonradan yüze, hiçbir yöntemle eklenemeyen bu şeye? Şunu söylemeye çalışıyorum: hiçbir şey, yılların, suretten çalıp kaçtığı gençliği, yerine koyamıyor. Hani 30 yaşındaki çizgilenmiş bir yüz, o 55 yaşındaki çizgisiz yüzden, her halde daha genç görünüyor, yani. Suret işte… Bizatihi kendisi vefasızken, yani, değişirken ve güzelliği kaybederken, ona tutulan da elbet aynı
vefasızlıkla o tutkuyu(aşkı) kaybediyor.
Oysa, sirete aşık olmanın, ‘Allah için sevmek’ gibi bir karşılığı var sanırım, manada. Yanılıyorsam söyleyin. Ee, her kişinin özünde O yok mudur zaten, öyle biliyorduk, değil mi? Hani, ‘hakiki aşk’ gibi kavramlara mı göz kırpıyor yoksa bu ‘sirete aşık olma’ işi, bilemedim. Belki de muhatabın huyları vesairden daha geniş bir anlam saklıdır, bu sözde. “Yaratılanı severim, Yaratan’dan ötürü” düştü hatta şimdi de, aklıma. Yunus Emre… Bilmiyorum. Ama sonuç olarak, “surete aşık olan, ehli bi-vefadır” işte.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ayşe Aslı Duruk Arşivi
SON YAZILAR