Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Borcu borçla kapatma

Borcu borçla kapatma

Türkiye Cumhuriyeti hazinesinin uzun yıllar boyunca borçla ayakta durduğu ve bunun içinde borcunu tekrar tekrar borçlanarak ödediği herkesin malumudur.

Kişilerin olduğu gibi devletlerin de gerektiğinde borçlanabilecekleri kabul edilse de bu borçlanmanın kişilerde olduğu gibi asgari düzeyde tutulması gerekir.

Okullarda ekonomi ve muhasebe okuyanlar bu hususları ders olarak görmüşlerdir.

Okullarda okutulduğu kadarı ile devletlerin borçlanmaları

a) Bütçe açıklarını kapatmak.

b) Kalkınmanın finansmanını sağlamak.

c) Savunma giderlerinin finansmanını sağlamak.

d) Kriz dönemlerinden kurtulmak için gibi mali nedenlerle

Ya da;

a) Ülke içi tasarrufların yatırımlara dönüştürülmesi için.

b) Ekonomik dengenin sağlanmasına yönelik etkiler oluşturmak.

c) Kaynak dağılımında etkinliği sağlamak gibi ekonomik nedenlerle yapılır.

Türkiye’ye baktığımızda borçlanmak için sayılan bu nedenleri görmek mümkün değil.

Çünkü başta Hükümet çevreleri olmak üzere ekonomiden anlayan herkes, işlerin gayet iyi gittiğini ve dünyadaki pek çok ülkeden daha hızlı büyüyen bir ekonomiye sahip olduğumuz ve bu hızlı büyüme neticesinde ise yine çevremizdeki ülkelerden daha fazla gelişen ve kalkınan bir ülke olduğumuz iddiasındalar.

Ama tarafsız bir gözle bakıldığında durum gerçekten böyle mi acaba?

Hazine Müsteşarlığının duyurularına bakıldığında durum hiç te öyle gözükmemektedir.

Mesela Hazinenin 20 Şubat 2017 tarihli duyurusunda 31 Ocak 2017 tarihi itibarıyla Merkezi Yönetim Dış Borç Stoku 800.2 Milyar TL olarak açıklanmıştır.

Bu borcun 473,5 milyar TL tutarındaki kısmı Türk Lirası cinsinden, 326,7 milyar TL tutarındaki kısmı ise döviz cinsi borçlardan oluşmaktadır.

Şimdi birilerinin bizim dış borcumuz yoktur demesini anlamak mümkün değildir.

Ya da Türkiye’nin dış borcunun sadece geçmiş dönemlerde IMF’den alınan ve zorlanarak da olsa ödenen borçlardan ibaret olduğunu zannetmesi bir şey ifade etmemektedir.

Bu kadarla yeterli olsa ne ise.

Türkiye Cumhuriyeti hazinesi yine kendilerinin 5 Mayıs 2017 tarihinde açıkladıkları duyurularına göre, 30 yıl sonrasında ödemek üzere dolar cinsinden Mayıs 2047 vadeli ve % 5.875 oranında faizli olarak 1.75 milyar dolar karşılığı tahvil ihraç ederek, evvelki borçlara ilaveten yeniden 30 yıl vadeyle ve yüksek faizle borçlandırılmıştır.

Şimdi aklı eren birisi bu ihaleyi bütün detaylarıyla açıklamalıdır.

Dünya piyasalarının çok üstünde bir oran olan % 5.875 oranıyla ve 30 yıl vadeli olarak alınan bu dış borç yazımızın başında sayılan hangi hususları gerçekleştirmek için alınmıştır?

2003 yılından 2016 yılı sonuna kadar geçen sürede devlet bütçesinden toplam olarak ödenen faiz miktarı 708.7 milyar TL yi aşmıştır.

Bunun adı ne gelişme, ne kalkınma ve ne de büyümedir.

Bunun adı olsa olsa üçkâğıt ekonomisidir ve bu ülkeye müstemleke valisi gibi gönderildiği açık olan Kemal Derviş’ten bu yana ısrarla uygulanan bu sistem asla bu ülke yararına değildir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi
SON YAZILAR