Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Rejimin Vesayetçisi Diyanet

Rejimin Vesayetçisi Diyanet

Diyanetin yayınlarında kendisine biçilen rolü, “toplumu Kur'an ve Sünnete dayalı sahih dini bilgiyle aydınlatma” olarak açıklar.

Diyanet bu görevi yaparken dinî, millî ve manevî değerlerimizi istismar eden yapılara karşı, milletimizi bilinçlendiren bilgiyi yaymak ve eserler ortaya koymak olduğunu iddia eder.

Toplumun ve Diyanetin gerçekleri bu açıklamalar konusunda, söyledikleri ile yaptıklarının farklı olduğunu ortaya koymuştur.

Diyanete kanunla piyasadaki Kuran meallerini denetlemek görevi verilmesi bunun ispatıdır.

Diğer taraftan sahih bilgi konusunda diyanetin belli dönemlerde, belli sapmaları olmuştur.

Çünkü Diyanet'in "sahih dini bilgi" dediği şey uygulamada,"zamanın ruhuna uygun dini bilgi” dir.

Ya da Diyanet için "sahih dini bilgi" belli bir dönemde makbul görünen, siyasi iradenin takdirine ve desteğine mazhar olmuş, tarikat ve cemaatlerin görüşleridir.

Siz bütün bunları toplumun çok büyük bir kesiminin anladığı şekliyle, yani 150.000 i aşan personeli, devasa bütçesi ve beyin yıkayan vaaz ve hutbeleri aracılığıyla, dinin siyasetin emrinde olmasını sağlamaya çalışır olarak anlayabilirsiniz.

Bunu özellikle yayınlarda görüyoruz.

Çünkü aynı kurum, 15 Temmuz darbe girişiminin öncesinde Fetullahçı ilahiyatçıların yazılarını da "sahih dini bilgi" diye yaymakta bir sakınca görmemişti.

Diyanet bu durumunu "15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan hain darbe girişiminin ardından FETÖ ve din istismarı ile mücadele kapsamında Başkanlığımız yayınları komisyon marifetiyle hızla incelenmiş, FETÖ ile iltisak ve irtibatı olan yazarların eserleri Başkanlığımız arşivlerinden çıkartılmış, mevcut yayınlar arasında bulunanların tamamı yayından kaldırılmış, satışları sonlandırılmış ve imhaları gerçekleştirilmiştir." şeklindeki kendi açıklamasında itiraf etmiştir.

Bunu da ancak yanlış hatırlamıyorsak, FETÖ nün darbe girişiminin ardından Cumhurbaşkanı’nın Diyanet İşleri'ni suçlar şekildeki açıklamasından sonra yapmıştı.

Erdoğan böyle demişti ama unutmayalım ki o yıllarda Diyanet'in, Fetullahçı çete aleyhine bir adım atması mümkün değildi.

Çünkü Cumhurbaşkanın kendisi de dâhil olmak üzere, devletin bütün kurumları ve yetkilileri Fetullahçılara "ne istedilerse vermek" için adeta birbirleriyle yarışıyorlardı.

Nitekim bugüne kadar mealler konusunda Diyanet’in, "sahih dini bilgi" için kılını bile kıpırdatmadığını görmekteyiz.

Bu gün kanunla verilen yetkinin kullanılacağı konusunda endişelerimiz var.

Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı o gün de bu gün de, Milli Eğitim ile birlikte kurulu rejimin en önemli vesayet kurumudur.

Bundan dolayıdır ki günümüzün "siyaseten makbul" tarikat ve akademi camiasındaki cübbeli hocaların hezeyanları ile ilgili bir açıklama yapmadığı görülmektedir.

Hz. Adem(as) için baba bulmaktan, Hz. Aişe(r.anha) anamızın evlilik yaşına kadar sosyal medya imamlarının "sahih dini bilgi" diye hezeyanlarını yayınlarken Diyanet’in sessiz kaldığını görüyoruz.

Yine farz olan 5 vakit namazı inkâr edenler ve Kuran ayetlerinden bazılarının haşa Hz. Allah’a(cc) ait olmayabileceğini iddia edenlere karşı da, belli bir ayetin okunması ile en iyi karpuzu seçip eve götürebileceğinize ilişkin "bilginin" Müslümanlara ulaştırılmasına da ses çıkar(a)mamıştır.

Keza ölüm meleği Hz. Azrail’in(as) istenildiğinde uzaklaştırılabildiğini, "tarikatın falanca kolundanım" diyen kişinin zebanilerin elinden kurtulabileceğini ve hiç çalışmadan sadece Vakıa Suresini okumakla zenginliğe erişileceğine kadar duyduğunda aklı başında her Müslümanı dinden çıkacak hale getirebilen pek çok ifadenin "sahih dini bilgi" diye yayılırken ses çıkarılmadığı da görülecektir.

Sosyal medya imamlarının dün olduğu gibi bu günde engellenmemesinin mensup oldukları tarikatların bugünkü konjonktürde makbul kabul edilmelerinden dolayı olduğu konusunda hiç şüphemiz yoktur.

Kuran meali ve hatta tefsirlerinin denetimi resmi ideolojinin eline verilemeyecek kadar önemlidir.

Bu nedenle kendi içinde sahih bilgi konusunda bir birlik sağlayamayan ve ehlisünnetin görüşünü geçmişte olduğu gibi sakıncalı gören veya göz ardı eden diyanet yerine BU KONUDA YETKİ DEVLETTEN BAĞIMSIZ OLUŞTURULACAK EHLİSÜNNET ÂLİMLER HEYETİNE VERİLMELİDİR.

FARKINDA MIYIZ?

İleriki zamanlarda bugünün makbul tarikatlarının makbul hocaları da FETÖ ile aynı hataya düşerler ve aralarındaki kavga sebebinin "dini konulardaki görüş ayrılığı" değil de, iktidarı paylaşma kavgası olduğu ortaya çıktığında diyanetin yine aynı şekilde suçlamalar yapması gerekecektir.

Eh Diyanet'in yine aklı başına gelir diyenlerin çok uzun süre bekleyeceklerini de belirtelim.

Nihayetinde dün de, bu gün de, yarında Diyanet'in toplumun tüm kesimlerine sahih dini bilgiyi ulaştırmak gayesiyle yayın faaliyetlerinde bulunurken siyasi menfaati gözettiği için herhangi bir sınırlamaya ve denetime tabi olmadığını yaşayarak öğrettiler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi