Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Okuma Panelinin Devamı

Okuma Panelinin Devamı

Bugün TV, bilgisayar, internetin renkli ve cazip dünyası insanları âdeta büyülemiş ve onların vakitlerinin büyük çoğunluğunu alarak kendisine bağlamıştır. Bu sebeple insanımızın kitap okumaya ayıracak zamanı kalmamıştır. Dolayısıyla kitap okuma lezzetini tadamayan insanımız giderek okuma yeteneğini kaybetmiştir.
Oysa birçok önemin anlatılamadığı bugünkü eğitim sürecinde insanlarımız, okuyarak kendilerini geliştirebileceği gibi eksik yönlerini de kitap okuyarak kapatabilirler. Okuyarak elde ettikleri faydalı bilgilerle hayatı daha doğru değerlendirebilirler.
Neredeyse düşünme kabiliyetimizi kaybettiğimiz çağımızda düşünen, fikir üreten, düşündüklerini güzel ifadelendiren güzel insanlarımızın sayısı gittikçe tükeniyor. Halbuki böylesi insanların artması gerek. Ayrıca özellikle büyüklerin doğru bilgi ile yanlış bilgiyi ayırt edebilecek kapasitede olması lâzım. Bu bahsedilen kalite değerindeki güzelliklerin yaşanması için OKUMAK şart.
Kitap okuyan insanlara baktığımızda onların diğer insanlara göre düşüncelerinin çok zengin olduğunu görürüz ve onlara hayran kalırız. Bilginin ve kültürün getirmiş olduğu bu donanım kişiyi birikimli kılar. Bilgi birikimi olan insan daima saygın ve özgündür.
O zaman, kitapları severek kitapların faydalı zemininde bulunup kendimize okuma alışkanlığı kazandırarak hem kişiliğimizi ve kültürümüzü geliştirir hem de hayatı kendimiz için daha anlamlı kılabiliriz.
Kitap okuma alışkanlı kazanmak için kitapları sevmeliyiz. Kitap sevgisi ve kitap okuma alışkanlığı küçük yaştan itibaren kazanılır. Küçük yaşta aileden okuma alışkanlığı edinen çocuklar ilerleyen yıllarda bu alışkanlıklarını devam ettirdikleri takdirde artık bu alışkanlık onların karakterlerinin ayrılmaz bir parçası olur. Küçükken kazanılan bu alışkanlık, ‘Aile-Okul-Çevre’ işbirliği ile teşvik edilirsek her eğitim basamağında ‘Okuma seferberlik’leriyle desteklenirse mükemmel neticeler alınabilir. Amaç okumayı sağlamaktır.
OKUMALIYIZ. Herkes okumalı.
Özellikle ev hanımları okumalı. Peki ama niçin?
Çünkü, diğer insanlar bulundukları sosyal çevre gereği bir şekilde okuyorlar. İlkokullarda, liselerde, üniversitelerde öğrenciler veya çalışanlar ders kitabı veya çeşitli iş kitaplarını zorunluluktan bile olsa okuyorlar. Ama ev hanımları öyle mi ya? Onlar akşama kadar iş-güç, çoluk-çocuk telâşından ve “Gezme İlgisinden” okumaya hiç mi hiç vakitleri yok. Zâten ilgi ve istekleri de yok. Oysa ev hanımları da kendilerini geliştirmek için okumalı,
Peki ama niçin?
Çünkü, onlar da bu toplum içinde yaşıyorlar ve dahası evlat yetiştiriyorlar. Bugün yaşadığımız cemiyette sapık ve sapkın fikirler ve düşünceler kol geziyor. Çocuklarını bu menfîliklerden korumak adına okumalı ve bilgiyle donanmalıdır.
Ev hanımları da okumalıdır. Peki ama niçin?
Çünkü, eşinin içinde bulunduğu sosyal konum gereği onu tamamlaması ve onunla muhabbet birliği yaşaması için, ezilmemesi ve aşağılanmaması adına okumalıdır.
Ev hanımları da okumalıdır. Peki ama niçin?
Çünkü, ev hanımı kendi donatılarıyla hayata pozitif üretkenlik katması adına, evrensel değerlere olumlu katkılar vermek adına okumalıdır.
Ev hanımları da okumalıdır. Peki ama niçin?
Çünkü, eksik olduğu konularda insan olarak kendi gelişimini sağlamak ve tamamlamak için okumalıdır. Bilgi ve kültürel birikimini artırarak hayatı daha doğru yorumlamak için okumalıdır. Sosyal yaşantısı içinde kendine güvenen, saygın bir pozisyonda olabilmek için ve rûhî donanımını geliştirmek için okumalıdır.
Ama ne var ki işten güçten yorgun ve bîtap düşen bir de annelik görevi bulunan ev hanımı nasıl okuyacaktır?
Ne kadar iş-güç yoğunluğundan söz edilse de her insan istese okumak için bir vakit bulabilir.
Evet, bulabilir.
Bugün hangi mevki konumunda olursa olsun küçüğünden büyüğüne herkes vaktinin olmadığından, gününün yoğunluğundan bahseder. Hatta yaşanan yoğun hayatın stresinden dem vurulur. Öğrencisinden öğretmenine, avukatından doktoruna, çalışanından çalışmayanına, temizlikçisinden işçisine ve ev hanımlarına varıncaya kadar herkeste bir yoğunluk furyası almış başını gidiyor.
Okumanın önemi tartışılmaz bir gerçek bugün. Herkes okumalı, dedik. O halde ne yapmalı? Nasıl vakit bulmalı kitap okumak için. Üzülmeyin çareleri var. Siz yeter ki isteyin. İstemek başarmanın yarısıdır. Vereceğimiz reçete niteliğindeki uygulamaları yerine getirin.
* Tez elden kendinize bir zaman çizelgesi yapın.
* Boş vakitlerinizin olup olmadığını ciddiyetle araştırın.
* Günlük hayatınızda mutlaka okumaya yer verin.
* Sonra da işlerinizi ehem-mühim sırasına koyun.
Buna da şöyle örnek verelim:
* Çok çok Önemli İşler: Mutlaka Yapılmalı
* Çok Önemli İşler: Yapılması Gerekenler
* Önemli İşler: Yapılması Yararlı
* Önemsiz İşler: Yapılmasa da olur.
İşlerimizi böylesi sıralamaya tâbî tuttuğumuzda en gerekli olanları yapar gereksizleri yapmayarak kendimize boş vakit rahatlıkla çıkarabiliriz. Size bu çizelgeyi aslında daha önce verdiğimizi sanıyorum fakat önemine binaen tekrar vermenin yararlı olduğunu düşünüyoruz. Biz, ev hanımları için bir örnek zaman çizelgesi verelim diğer meslek grupları da buna benzerlerini kendileri yapabilirler. (Sadece öğrenciler mi günlük çizelge yaparlar, büyükler yapamaz mı yani. Büyükler de yapmalı ve günlerini abur cubur geçirmemeli, her çağrılan yere gitmemeli.)
Şahsi İşler diye bir hane açalım: Uyku: 7(6) saat/ Yeme-İçme: 2 saat/ Çalışma(Ev İşi): 3 saat/ Eş ve Çocuklarla İlgilenme: 2 saat/ İbadet: 2 saat/ Diğer( Banyo, lavabo, diş vb): 1 saat= 17 saat. 24-17= 7 saat BOŞ VAKİT kalıyor. Bunun isterseniz 3 saatini gezmeye 2 saatini TV izlemeye verseniz bile yine 2 saat boş vaktiniz kalıyor. Bu iki saatin 1 saatini kitap okumaya pek âlâ verebilirsiniz. Onun için hiç kimse çok yoğunum boş vaktim yok demesin. Kırk da bir özel durumlar olabilir fakat günlük hayat koşturmacasında muhakkak okumaya da ayıracak zamanımız olmalı. Biz kitap okumaya zamanım yok diyenlere inanmıyoruz. İnsan istese bulabilir. Yukarıdaki örnek program bunu söylüyor.
Peki bu hususta belirtildikten sonra hep birlikte şunları sorgulayalım.
* Okumak için zaman ayırmalıyız veya Okumak için ne kadar zaman ayırabiliyoruz?
* Bu nasıl olmalı? El Cevap,
* Ailece beraber ortak bir okuma saatimiz olmalı: Aile üyeleriyle birlikte tespit ettiğimiz bir zaman diliminde (bu akşam yemeğinin hemen ardından sonra olabilir) 10 dk okuyabiliriz. Hep beraber tespit ettiğiniz faydalı bir kitâbı okuyabilirsiniz. Bu okuma saatleri, her gün aile üyelerinden birisi sırayla okuyarak gerçekleştirilebilir. Böylesi kısa süreli okuma kimseyi bıktırmadığı gibi aile üyelerine büyüğünden küçüğüne okuma lezzeti kazandırır. Kitap sevilir, okumanın ehemmiyeti ailecek idrak edilmiş olur. Aile üyelerinin konuşma üslubu gelişir. Herkes birbirine saygı ve sevgiyle bakar. Müthiş faydalı bir çalışma. Biz yaptık 3 sene. Önceleri 10 dk. olan okuma çalışmaları sohbet şekline dönüşerek yarım saati aştığı zamanlar olabiliyor. O an ki ev halkının durumuna göre bazen da 5 dk. bile olabiliyor. Deneyin faydalanacağınıza inanın, güzel neticeler aldığınızı göreceksiniz.
* Her birey kendine ait uygun bir zaman diliminde mutlaka kitap okumaya vakit ayırmalıdır: Mesela, günde en az 20 dk. Veya yarım saat sonraları 1 saate çıkarılabilir bu zaman diliminde okuyabiliriz. Günde 20 sayfa okusak 10 günde 200 sayfalık kitap bitirebiliriz. Bu ne büyük kazanımdır kişi için. Haydi hep beraber okuyan bir toplum olmaya ne dersiniz?
Okumayla geçireceğiniz güzel vakitler temennisiyle hayırlı cumalar…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR