Hamide Yıldırım
Kefenin Cebi Yok!
2026 yılında uygulanacak yeni asgari ücret için görüşmeler başladı. Aralık ayıyla beraber toplantılar başlar ve ay sonuna kadar 4 toplantıyla beraber yeni ücret de kesinleşmiş olur. Her yıl birçok tartışma çıkar, sendikalar masaya oturmayız der ama önünde sonunda toplantıda nihai karar verilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı bir programda asgari ücret görüşmelerine ilişkin işverenlere seslenerek, “Elinizi taşın altına koyun. Kefenin cebi yok” dedi.
Şu anki net asgari ücretin 22.104,67 TL olduğunu düşünürsek olası ihtimaller 27 bin TL ve üzerinde. Yeterli mi? Değil. Türkiye’de milyonlarca insanın asgari ücretle çalıştığını göz önünde bulundurursak, bu konu sadece rakamlardan ibaret kalmıyor. Ay sonunu getirme mücadelesi, kısılan alışverişler, kira, gider masrafları gibi birçok kalem bu açıklanan ‘rakamdan’ daha fazlası. Her sene ayrı senaryo yaşanıyor. Toplantılar yapılıyor, olasılıklar açıklanıyor ve sonuçta ele kalan ise daha cebe girmeden eriyen para.
Asgari ücret belirlenmeden daha, kiralar, faturalar, zamlar konuşmaya başlıyor. Bu ücretle tek başına yaşayan bir kişi bile zar zor geçinirken çocukları olan ailelerin insanca yaşaması imkansız hale geliyor. Açıklanacak ‘rakam’ yalnızca asgari ücretli çalışanı etkilemiyor. Birçok maaşla da doğrudan ilintili. Gerçi sorun rakam değil, asıl sorun alım gücü. Komisyon toplantısında asgari ücretin 50 bin TL olarak açıklandığını varsayalım. Neyi kurtaracak? Artan yalnızca maaş olmayacak ki. Evlerin kiraları 2 katına çıkacak, market alışverişinde poşet sayısı daha da azalacak. Açıklık sınırıyla hayat pahalılığı arasında makas açılacak. O yüzden sadece ‘rakama’ takılı kalmak yanlış olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanın da dediği gibi kefenin cebi yok!
3-5 kurtarıp kar edeceğini sanan bazı şahısların öncelikli olarak öğrenmesi gereken konu da bu. İşçinin hakkını vermeyen, emeğini hiçe sayan, gözünü para hırsı bürümüş insanların nesilleri tükenmediği gibi gün geçtikçe çoğalıyorlar. Şimdi bunlara sormak lazım, kardeşim bu dünyada yedin, içtin, topladın da! Eee? Bundan sonrası nereye? Ölümün sonrasında fani olan hiçbir şeye gerek kalmayacak. Asıl yanında götüreceğin, yanına kar kalacak olan iyi bir insan olmak.
Hayat pahalılığı kaçınılmaz gerçek ama bunu fırsata çeviren insanlara ne demeli? Nasıl bir hırs bürümüş ki gözlerini, bu insanlara kul hakkını ne diye anlatalım? Asıl mesele ne kadar zam yaptık değil de bu insanlar verilen bu ücretle nasıl yaşayabilir olmalı.
Kar elde edebilmek için eksik ödenen her maaş, verilmeyen haklar, fazla mesai vicdan muhasebesine yazılır. Bunun da resmiyetle ilgisi yoktur. Hesabı ise er ya da geç sorulur. Tüm bu servetleri sonsuza kadar taşıyabileceğiniz bir yer yok. Eee dedik ya kefenin de cebi yok! Vicdanıyla muhasebe yapan insanlara denk gelesiniz…





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.