'Öz değer' derken?
En kabaca ve üstünkörü tanımıyla bahsedecek olursak, kendi manevi ve somut varlığımıza atfettiğimiz değerlerin toplamına öz değer deniliyor. Benimsediğimiz ahlakî değerlerden tutun da dinî inançlarımıza, maneviyatımıza ve dünyevî görüşlerimize kadar, bilinçli ve bilinçsiz halimizden karakter özelliklerimize; dahası, kendimizle ilgili her konuda ve şartta sahip olduğumuz yargıların tümüne birden, öyle deniliyor... Bu aynı şeye öz saygı denildiğine de defalarca şahit olmuşuzdur ancak ilk kullanılan tabirdeki 'değer' sözcüğü, 'saygı'yı zaten içine alıp kapsayan, daha geniş bir ifade olduğu için -ya da bana öyle geldiği için- konuyu değerler şemsiyesi altında ele almak, daha yerinde bir seçim gibi görünüyor. O halde: öz değer...
Yeryüzünde, kendisi hakkında genel hatta detaylı fikirlere, bakış açılarına ve duygulara sahip olmayan hiç bir insan yoktur pekala. Ve 'insan kendini beğenmezse çatlar, ölür' derler. Hani bütün beyinleri pazara çıkartsalar, Albert Einstein'ınkini değil de yine kendisininkini seçip alırmış ya herkes... Konuyla ilgili benzer teşbihleri bir yerlerden illa ki duymuş/okumuş olmalısınız. Yani en kendini beğenmeyen ve kendisiyle kavgalı olan birey dahi, nihayetinde en çok kendisini onaylıyor ve destekliyordur aslında, farkında olmasa bile. Eh, öyle yapıyordur ki öyle düşünüyor, davranıyor ve yaşıyordur zaten. Kimi kime şikayet edeceksin?
Hal böyleyken, kişinin öz değerine karşı yapılan açık ya da gizli saldırılar, varoluşsal ve böylece bir nevi hayatî bir tehdit olarak algılanıyor. Ki söz konusu saldırının faili de bunun öyle algılanacağını zaten kendinden ve kendiliğinden biliyor! "Aynı şey sana yapılsaydı ne hisseder/düşünürdün?" gibi empati uyandırmayı amaçlayan yaklaşımları hatırlayın. Ne demiştik: tüm insanlıkta aynı reaksiyonlara yol açan ortak etkiler mevcuttur, işte...
Ferdin öz değerine karşı yapılan gizli ve açık saldırılar, konusuna da kabaca değinecek olursak... O saldırıların açıkça gerçekleştirildiği halleri zaten hepimiz -ne yazık ki- yakından bilir ve tanırız. Nedir? Hakaretler, yıkıcı eleştiriler, rencide edici sözler, lakaplar, eşek şakaları, utandırıcı el şakaları, gibi pek de sistematik olmayan, sevgi, saygı ve iyi niyet yoksunluğuyla ortaya çıkan ya da dile dökülen anlık sözler, yaklaşımlar, durumlar ve eylemler...
Peki ya kişinin öz değerine karşı açılan gizli savaşlar, yapılan manipülasyonlar, sinsice güdülen ve psikolojiyi hedef alan politikalar? Hoş, bu son cümleyi okuyan istisnasız herkes, konunun yalnızca edilgeni, kurbanı ve maktülü olduğunu iddia edecektir. Failler, fail olduklarını asla kabul etmezler çünkü.
Peki o halde, katil kim!? Öz değerleri bir şekilde çokça zedelenmiş ve yaralanmış bunca insanın sorumlusu, yine insan cinsinden değil mi yani? Bir insana söz ve ümit verip inandırarak onu bir yola çıkaran ama onu orada, yarı yolda bırakan; öylesi sistematik ve gizli bir saldırının hedefine yerleştiren de yine bir insansa, katiller kimlerdir azizim, sahi?

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.