Hamide Yıldırım
Çalış, Didin Ama Nereye Kadar?
Dört bir tarafı umutsuzluklarla kaplı Türkiye’de gençler gelecek kaygısıyla yaşıyor. Hep dile geliyor; gençlerin çalışma imkanları zorlaşıyor, memur olmak hayal oldu, etrafta sayısız üniversiteli işsiz var diye ama, bir kesim var ki; çalışma fikri konuşulduğu anda odağını değiştiriyor.
Birçoğumuz hayata erken atılıyor, tek başına zorluklara karşı mücadele veriyor ve daha 20’li yaşların başında kariyer planlama telaşına giriyoruz. Tüketim çağı olarak nitelendirilen günümüzde, yalnızca gözle görülür bir şekilde değil, birçok anlamda kendimizi tüketir hale geldik. Kolay para kazanma hırsı, sosyal medyanın dayattığı özentilikler, meslek küçümseme ve her şeyin kolay bir şekilde elde edilip önemsizleştirilmesi gibi durumlar insanları tembelleştirdi. İyi bir üniversiteye gidip kaliteli bir eğitim almak isteyen kesim azaldı, temeli sağlam bir kariyer hedefi ile yola başlayanlara da az rastlanır oldu. Bu kesimin de belli başlı nedenleri var, “Gecemi gündüzüme katsam, iyi bir kariyer hedefi kursam da ortalama düzeyde bir eve sahip olmam için bile yıllarımı vermem gerekiyor. Gençliğim gittikten sonra ne yapayım evi, ne yapayım arabayı” gibi düşünceler daha yola çıkmadan gençlere ayak bağı oluyor. Artan işsizlik, hayat pahalılığı, gelecek kaygıları ve umutsuzluk dört bir yanı sarmış durumda. Haklı bir yerden tutunup isyan edenler de var, kendi tembelliğini ülke şartlarına bağlayanlar da.
Kıyasla yaşadıkları dünya ve gerçek dünya arasındaki uçurum büyüdükçe gençler de artık üretmekten kaçınıp tüketmeye yöneldi. Açık bir denizde savrulan gemi misali kendilerine bir yön ararken bir handikabın içinde süzülüp gidiyorlar. Artık onlara çalış, didin demek yeterli olmuyor. Somut bir yol haritası çizmek isteyen gençler, fırsat eşitsizliğinin yaşanmadığı bir eğitim sistemi, alım gücünün yüksek olduğu bir ülke ve emeğinin karşılığını rahatlıkla alabileceği bir iş hayaliyle yaşıyorlar. Aslında ne mucize ne de bir ütopya derdindeler. Yarın için umut taşıyabilmek, yere sağlam basabilmek tek gayeleri.
Çözüm yolları basit; çocukların ve gençlerin kendilerini rahatlıkla ifade edebileceği güvenli bir alan oluşturmak, eğitim sisteminin eksikliklerini tespit ederek gidermek, sosyal medya dayatılmasından uzak nesiller yetiştirmek, emeğin her şeyden önce geldiğini yansıtabilmek, sadece ekonomik anlamla sınırlandırmayıp gençlere yatırım yapmak gibi daha üzerinde düşünülecek birçok konu ivedilikle gündeme getirilmeli. İçimizde başlayan bu sessiz isyan bastırılmalı. Çıkış yolu net; gençler yarınlarımız, yarınlarımızın refahı için bugün herkes elini taşının altına koymalı. Yalnızca bu şekilde, toplumun yarınlara olan inancı yeniden güçlenir. Güzel ve aydınlık günlere ulaşmak ümidiyle…





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.