Ayşe Aslı Duruk
Bu Göl
Enikonu 'sert' estiği söylenebilecek olan rüzgarı ve havadaki serinliği çok net hissedebiliyorum hissetmesine ama hiç üşümüyorum yine de; kılım kıpırdamıyor, tüylerim dahi ürpermiyor... Gecenin karanlığı ise, tıpkı bir kedide olduğu gibi, görüşümü daha da keskinleştirmiş gibi sanki; çevremdeki kayalıkların arasında ve kenarında vıraklayan küçük kurbağaların sayılarını bile ayan beyan kesiyor gözlerim, daha ilk ve alelade bir bakışla.
Bu gölü seviyorum...
Aslında iradî bir şekilde hiç gelmediğim ama nasıl oluyorsa kendimi bir anda içinde bulduğum bir mekan burası. Bu sazlıklar, kayalıklar, gece, dolunay ve bu masalsı göl... Yiyip içen, uyuyan ve uyanan, yorulan ve dinlenen envai çeşit canlı var burada. Böcekler, gece kuşları, kurbağalar ve balıklar... Fakat tüm insanlığı temsil etme görevi de bir bana düşmüş gibi, benden başka kimsecikler yok buralarda. Zira 'kimse' kelimesi sadece insanlar için söylenir. Hayvanlar, 'canlılar'dır yalnızca. Öyleyse, "Benden başka kimse yok burada" diyebilir miyim? Diğer tüm o canlıların oradaki tartışmasız varlığına rağmen? Diyebilirim. Benden başka kimse yok buralarda.
Genellikle Güneş battıktan sonra, yani akşamları; en çok da yatsı vaktinden sonra vücuda gelir benim bu kasıtsız ziyaretlerim. Çevremdeki tüm mekan ve durum unsurları aniden yıkılıp tekrar yapılandırılıverir, yepyeni ve bambaşkalarıyla... Kimin iradesi, izni ve buyruğuyla buraya getirildiğimden yana da hiç şüphem yok ancak bunun nedeninden, sebebinden ya da ateşleyicisinden yana iyiden iyiye zırcahilim; bu konuda en ufak bir fikrim bile yok. Neden burada buluyorum kendimi!? Zira bilim, nedenleri açıklar, sebepleri araştırıp bulur ve tüm o yasalar da Dünya'yı bağlar; yeryüzünü. Bu katmanı değil. O halde buranın, dünya dışı bir yer olduğunu ve bilinen fizik kanunlarının burada hükümsüz ve geçersiz olduğunu söyleyebilir miyim? Evet, tabii ki söyleyebilirim! Burası, dünya dışı bir yer ve bilinen fizik kanunları, burada hükümsüz ve geçersiz; işlemiyor.
Ve içinde bulunduğunuz yerin, zamanın, yaşam kesitinin, ya da başka ne denilebilirse artık, işleyişini ve kurallarını anlamak ve kavramak istersiniz ilkin. Herkes öyle yapar. Zira tanımadığınız bir coğrafyanın lisanını öğrenip, orada kullanılan para birimini ve insanlarının huyunu suyunu araştırıp tanımak, anlamak, öğrenmek ve bilmek istersiniz örneğin. Gibi. Dünyevi gaileler, öyle bir yordamı, yol tutuşu ve o tür melekeleri gerektirir, nihayetinde. Ve 'orası' ve 'burası' diye haklarında iki ayrı zamiri kullanmam gereken yerin ortak bileşkelerine bakmak gerekirse de... Burada ve sözünü ettiğim o yerde ise, verilebilecek ortak tepkiler, oluşabilecek kitlesel reflekslerden pekala bahsedebiliriz. Üşütmeyen rüzgarın, görüşü aydınlatan karanlığın varlığını garipser ve yadırgarsınız, her türlü. Kah orada, kah burada... Hem söyleyin, içinde bulunmaya ve yaşamaya doğuştan alışık olduğunuz ve kurallarını iliklerinize kadar kanıksadığınız hayat koşulları, bir anda kökten bir değişime, başkalaşıma ve dönüşüme uğradığında, siz ne hissedersiniz?
Kendi payıma, hissettiklerimin hayranlık, hayret, hafiflik ve hürriyet olduğunu söyleyebilirim. Bu gölü seviyorum çünkü. O kasıtsız, büyülü ve büyüleyici ziyaretlerimin sonuncusunu daha geçen gün yaptığım göle olan bir sonraki ziyaretim, umulur ki yine yakınlardadır.





Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.