Ebubekir Mücevher

Ebubekir Mücevher

Yeniden Merhaba

Bir başlangıç, bir selam, bir davet…

Bazen insan bir kelimeye, bir dosta, bir kokuya, bir şehre ya da bir geçmişe döner. Bu dönüş, bir geri çekilme değil; bilakis bir toparlanma, bir yeniden doğrulmadır. Kalemin tozunu silip de yazıya yeniden oturmak işte böylesi bir dirilişi andırıyor. Uzun bir sessizliğin ardından Merhaba Gazetesi'nin sayfalarına dönmek, sadece kelimelere değil, dertleşmeye, paylaşmaya, sorgulamaya ve birlikte düşünmeye bir dönüş anlamına geliyor.

Bu köşede, gündelik hengâmenin içinden sıyrılarak, zamanın ruhuna ters kürek çekmek niyetindeyim. Modernliğin hoyratlaştırdığı kalplerimize, kaybolan samimiyeti, sükûneti ve hikmeti hatırlatmak için yeniden buradayım. Kalemim siyasetle, şehirle, edebiyatla, tarihle ve en çok da ahlakla konuşacak. Çünkü inancım odur ki, içinde ahlak olmayan her tartışma, sadece ses getirir ama iz bırakmaz.

Konya...
Ruhunu bozkırın sadeliğinden, hikmetini Mevlana’nın öğretilerinden alan bu şehir, yalnız bir coğrafya değil; bir bilinçtir. Her taşı bir dua, her sokağı bir hatıra, her kubbesi bir davettir. Ve ben bu şehirle konuşarak, bu şehre yazarak, bu şehrin insanına hitap ederek başlıyorum yeniden. Çünkü biz, kadim bir medeniyetin izlerini taşıyan bir toprağın çocuklarıyız. Ve bu izler, üzeri örtüldükçe değil, hatırlandıkça kıymetlidir.

Bu köşede;
Bir gün gençlik yozlaşması üzerine yazacağım, bir gün siyasi bir hadisenin perde arkasına dokunacağım. Bazen Konya’nın arka sokaklarında kaybolmuş bir değer peşine düşeceğim, bazen bir şiirin dizesinden hakikatin kapısını aralayacağım. Mevlana’dan başlayıp Sezai Karakoç’a, oradan Necip Fazıl’a, oradan da bir Anadolu ninesinin duasına uzanacağım.

Ancak hepsinin özünde bir gaye var: Ahlak ve İslami düşünceyle hayatı yeniden yorumlamak.
Çünkü ahlak, İslam’ın özüdür. Ve ahlaksız bir toplum, sadece çöküşe değil, inkâra da sürüklenir. Bizim meselemiz sadece yanlışları ifşa değil; doğrunun, güzelin ve hakikatin izini sürmek. Şikâyet etmek kolay, inşa etmek zordur. Ben bu köşede, zor olanı tercih ederek sizlerle birlikte inşa etmeye çalışacağım.

Bir şehir yazısı gibi görünse de aslında bir insan yazısı olacak bu köşe. Çünkü şehir dediğimiz, içinde yaşayan insanların aynasıdır. Eğer insanlar çoraksa, şehir beton yığınından ibarettir. Ama eğer insanlar nezaketliyse, şehir şiir olur, dua olur, hatıra olur.

Bu yazılarda, bazen sitem olacak; çünkü dertliyiz.
Bazen umut olacak; çünkü imanlıyız.
Bazen eleştiri olacak; çünkü sorumluyuz.
Ama her zaman samimiyet olacak; çünkü muhatabımız insandır, halktır ve haktır.

Ve bazen bir hikâye ile süsleyeceğim satırlarımı. Tıpkı şimdiki gibi…

Yaşlı bir adam, her sabah Konya Mevlâna Türbesi'nin avlusuna gelir, girişteki görevliye selam verir, sonra usulca içeri girerdi. Ne dualar eder ne uzun uzun vakit geçirirdi. Yalnızca gelir, oturur, bakar ve giderdi. Bir gün görevli merak edip sordu:
"Amca, her gün geliyorsun ama pek ibadet ettiğin de görülmüyor. Neden geliyorsun?"

Yaşlı adam gözlerini kapatıp gülümsedi:
“Evladım,” dedi, “ben buraya dua etmeye değil, hatırlamaya geliyorum. Hayatın gürültüsünde bazen insan unutuyor kim olduğunu. Bu avlu bana kim olduğumu hatırlatıyor.”

İşte ben de bu köşeye, siz kıymetli okuyucularımın arasında, her yazıda bir “hatırlayış” için varım. Unuttuğumuz hakikatleri, terk ettiğimiz değerleri, sessizliğe terk edilen kelimeleri beraber hatırlayalım.

Sözün özü…
Bu yazılar bir ‘bilgi’ vermek için değil; bir ‘bilinç’ uyandırmak içindir. Çünkü İmam Gazali’nin dediği gibi:

“Bilgi, amel edilmedikçe yüktür.”

Bu köşe de sizlerle birlikte yük taşımak için değil, yüklerden kurtulmak için var.
Bir selamla başladım, bir duayla bitireyim:

“Rabbim kalemimizi doğru yolda, gönlümüzü hakikatte, sözümüzü sadakatte daim eylesin.”

Yeniden merhaba…
Ve her yazıda yeniden bir merhaba daha...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ebubekir Mücevher Arşivi

Kes’tik

04 Haziran 2025 Çarşamba 06:15

Zamokrosi

14 Temmuz 2023 Cuma 06:00

Onlar ve Biz

07 Ocak 2020 Salı 12:06

TİLKİ TİLTİ (EĞİMİ )

18 Aralık 2019 Çarşamba 11:10

DOLAP BEY(gir)LİĞİ

22 Ocak 2019 Salı 10:03

Açgözlülüğümüz’ün açmazı

03 Ekim 2018 Çarşamba 10:16

Ha Binali ha bir Ali

23 Mayıs 2016 Pazartesi 06:00

Kardeş..!

14 Temmuz 2015 Salı 06:00

Bizleri hoşgör Ramazan

26 Haziran 2015 Cuma 06:05

Tohumlar çürümesin

02 Mayıs 2015 Cumartesi 06:05