Son 25 yıldır ilk ve orta eğitimde neler değiştiğini hiç düşündünüz mü?

Basın yayın organlarında çıkan haberlere göre adı Milli olan eğitimin başındaki bakana göre 4+4+4 olarak tanımlanan sistemin değişeceği ve yepyeni bir sisteme geçileceği ifade ediliyor.

Her gelen bakan ile yeni bir sistemin değiştiği Milli Eğitim de AKP nin tek parti hükümetlerinde kaç bakan değişti hatırlıyor musunuz?

Dindar nesil yetiştireceğiz derken bütün ortaokul ve liseleri İmam Hatip yapma iddiasıyla çıkılan yolda kapılarında başörtüsü için nöbet beklenen İmam Hatiplerin öğrencilerinin kaçının başörtüsüz bir şekilde dersler girdiğinin farkında mısınız?

Cumhuriyetin ilk yıllarındaki tek parti hükümetlerinin verdiği zarara eş bir durumla karşı karşıya kaldı çocuklarımız.

Bakan değişikliklerine sistem değişikleri eklenince çocuklarımız, bilginin cezalandırıldığı, cehaletin ise saadet sayıldığı bir sistemde eğitim ve öğretim görüyor artık.

Onlardan sonraki nesil ise cahil olduklarını bile fark etmeyecek, çünkü bilginin ne olduğunu bile artık bilmeyecekler.

Geldiğimiz noktada cehaletin takdir edildiği toplumların yok olmaya mahkûm olduğunu herkes biliyor ama bilmiyormuş gibi davranmaya devam ediyor.

Çünkü bu ülkedeki asıl sıkıntı şu dur:

Seküler laik kesimin eğitim öğretim kurumlarından dolayı Müslümanları hedef alarak “düşünme ve sorgulama yeteneği yoksun bir nesil çoğalıyorlar, çünkü biat ve itaat kültürü ile yetişiyorlar” derken diğer taraftan kendileri laiklik, demokrasi, insan hakları ve batılılaşma adı altında sorgulamadan kabul etme, yani modern biat kültürünü dayatmalarıdır.

Ve asıl çok ürkütücü olan durum bu dur.

Zamanında kemalizm olmazsa olmaz, gelişemeyiz, ilerleyemeyiz, dünya milletleri seviyesine çıkamayız diyerek yaptıkları sindirme politikasının bir benzerini, şimdilerde ABD ve batı olmazsa olmaz diyerek yapıyorlar.

Ve bunu batı endüstrisi ve teknolojisi karşısındaki ezikliklerini kapatmak için insanları açlık ve fakirlikle korkutarak hatta konuşmalarına dahi müsaade etmemeye çalışarak yapmaya çalışan satın alınmış büyük bir trol ordusu ile yapıyorlar.

Bu tabir hoş görün ama “Ben Müslümanım ama laikliği ve demokratik kapitalizmi tasvip ediyorum” diyen insan, “Ben Hz. Musa’yı peygamber olarak kabul ediyorum ama ilah olarak da Firavunu, yönetici otorite olarak hamanı, dini otorite olarak belamı, ekonomik otorite olarak da Karun’un idaresini istiyorum” diyen insanla aynı pozisyonda olmaktadır.

Eğitim sistemi hangi dönemde ne olursa olsun Müslümanca yaşamak ve Müslüman kalabilecek bir çocuk yetiştirmek hangi dönemde kolay olmuş ki diyenler olabilir.

1400 sene önce Mekke ve Medine’sinde yetiştirmek kolay değildi, bu gün 21. Yüzyıl dünyasında da yetiştirmek kolay değil.

Allah’a kul olarak bu hayattaki en büyük gayelerimizden biri çocuklarımızı Müslüman olarak yetiştirmek ve Müslüman olarak kalabilmesi için mücadele etmenin başlı başına bir salih amel ve ibadet olarak kabul ettiğimizden dolayı eğitimleri sonrasını da düşünmek mecburiyetindeyiz.

Bu anlamda Din, iman, itikat ve inanç yönünden başka problemler de bu eğitim sisteminin sistemsizliğinden kaynaklanmaktadır.

En çok şikâyet edebileceğimiz durumlardan bazıları şöyle sıralanabilir:

Bu ülkedeki eğitim sistemi okuyanı, okumayana eleman yaptı.

Bu memleketteki eğitim sistemi kızlarımızı kasiyer, erkeklerimizi kurye yaptı.

Bu zamanda çocuk yetiştirmek çok zordur diyenleri haklı çıkaracak bir hususu da şöyle ifade edebiliriz:

Anne ve babalarının yönlendirerek okutup eğittiği neslin çocukları yani bizim çocuklarımız geçmişten farklı olarak annelerini ve babaları olan bizleri yönlendiriyorlar.

Bir de geçmişte okudukları için sorgulandıklarını iddia edenler vardı bu ülkede.

Kemalizmin nimetlerinden faydalanmalarına rağmen kendi değerlerine sövüp batının değerleriyle dünyaya bakmanın ahmaklığının sonucunda seküler laik kemalizm silindir gibi geçti onların da üstünden.

Ama siyasi ve eğitim sisteminin çarpıklığının oluşturduğu kavram kargaşası nedeniyle hala köklerimizden farklılaşmış olmaktan vazgeçemiyorlar.

Okullarda verildiği iddia edilen eğitimin biraz farkında olduğunuzda bunlardan çok daha fazlasını göreceksiniz.

FARKINDA MIYIZ?

Eğitim sistemini içine düşürdükleri inanılmaz çaresizlik nedeniyle ve yüzyıldır devam eden seküler kemalizm korkusuyla, hala tek parti iktidarının eğitim sistemini ve politikalarını uygulamak, kemalizmin kızılından kaçarken, yeşiline biat etmekle eşdeğerdir.

Herkesin işine geldiği gibi kullandığı demokrasi ise, Demokles’in kılıcı gibi iş gördüğü için insanlar istediğini değil, korku politikasıyla önlerine konulanı sunulanı kabullenmek zorunda kalıyor ve bu bir tür güdülme veya akıl tutulması olmasına rağmen, olan bitene seçim denilmekten vazgeçilmiyor.