Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Yoksunluklar Ülkesi

Yoksunluklar Ülkesi

Anadolu Ajansını n haberine göre, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü FAO dünya gıda emtia fiyatlarının 2023 e göre yüzde 2 kadar düştüğünü açıklamış.

Küresel gıda fiyatları, 2024 yılında tahıl ve şeker fiyatlarındaki önemli düşüşlerin bitkisel yağlar, süt ürünleri ve et fiyatlarındaki küçük artışlarla dengelenmesiyle, bir önceki yılki seviyesinin yüzde 2,1 altında tamamlamış.

Ülkemizde ise, tam tersi oldu ve enflasyon rakamlarının üzerinde bir oranda zamlandığını gördük.

Bu bilgilerden sonra, bu gün küresel bir köy haline gelen küreselleşen dünyadaki yerimizi tekrar düşünmek gerektiğine inanıyoruz.

Çünkü geçmişte olduğu gibi bugün de, dünya 3 önemli stratejik değer var.

Bunların başında ekilebilir gıda alanlarımız geliyor ki, yakın zamanlara kadar ülkemiz dünyada gıda yönünden kendi kendine yeten ülkeler arasında sayılırdı.

Türkiye'nin 78 milyon hektar olan yüzölçümünün, yaklaşık olarak üçte birini teşkil eden 24 milyon hektar alan, ekilebilir tarım arazisi olup, bunun da ekonomik olarak sulanabilir miktarı, 8,5 milyon hektar olarak tanımlanmıştır.

Şimdilerde insanların bazıları hala eski hikâyeleri anlatmaya devam etse de, dünyanın dört bir tarafından, gıda ve diğer tarım ürünleri ithal eden ülke durumuna getirildik.

İkinci stratejik değerimiz ise, su ve sulak alanlarımızdır.

Ülkemizde açıklanan kalkınma hedeflerine ve bu hedefler doğrultusunda belirlenen politikalara rağmen, ülkemizin doğal yapısında bulunan sulak ve sulanabilir alanlarımız gittikçe azalmaktadır.

Su konusunda yıllardır ülkemizin su fakiri olduğu söylenmesine rağmen gerekli adımlar yeterince atılmamış ve günübirlik çözümlerle zaman geçirilmiştir.

Üçüncü stratejik değerimiz ise tarımdır.

İnsanların sağlıklı bir hayat yaşayabilmelerinin en önemli şartının, sağlıklı su ve güvenli gıda olduğu bilinmesine karşın, gıda konusunda da aynen su konusunda olduğu gibi mümkün olan her ihtimal değerlendirilmediği için, gıda fiyatlarında dünya ortalamasının çok üzerinde artışlar yaşanmıştır..

Gelişmiş ülkelerin bu konudaki stratejisi, kendi toprakları dışında yatırım ve üretim alanları elde etmek olduğu için, ülkemizde güneydoğu bölgesi başta olmak üzere, verimli tarım alanlarında satın alma veya kiralama yöntemiyle üretim yapmaya çalıştıklarını görüyoruz.

Biz ise tam aksi bir tavırla, tarım ile birlikte en önemli stratejik varlığımız olan içilebilir su kaynaklarımızı, uluslararası şirketlere satmış bulunuyoruz.

İngiltere, Amerika, Çin, Hindistan ve İsrail’e ait Cargill, ADM, Bunge ve Louıs Dreyfus adlı firmalar başta olmak üzere pek çok firma ya faaliyette, ya da faaliyete geçmek için pazarlık halinde bulunuyor.

Dünya tarımının neredeyse tamamı 4 büyük uluslararası firmanın tekelindedir.

Dünya tahıl ticaretinin de yüzde 75’ini olduğu gibi dünyadaki içilebilir ve kullanılabilir tarımsal suyun da yüzde 70’ini yine b firma kontrol ediyor.

Devletin üst kademeleri için hazırlanan “Gıda Güvenliği” raporunda dünyada kullanılan suyun yüzde 70’inin tarımda, yüzde 22’sinin sanayide, yüzde 8’inde de evlerde tüketildiği ifade edildiği için bu 4 firmanın bizim ülkemiz açısından ne kadar zararlı olduğu ortadadır.

Bu üç stratejik değerle birlikte toplumsal kültürümüzün maalesef kendi elimizle işbaşına getirdiğimiz siyasi iktidarlar eliyle yok ediliyor olması başka bir yoksunluğumuzdur.

Yıllardır hep söylenmesine rağmen şehirlerimizi eğitim ve sanayiyle cazibe merkezleri haline getiremediğimiz gibi, var olan şehir kültürünü kent kültürü oluşturmak adına kendi ellerimizle yok etmiş bulunuyoruz.

Bunun en önemli nedeni, yeşil alanlarımızı yok eden ve hiçbir aşamasında entelektüel bir gelişme bulunmayan inşaatçılık problemimizdir.

Bu aynı zamanda, eğitimdeki yoksunluğumuzdur.

Ülkemizde 200 ü aşkın üniversite var ama gerekli araştırma ve geliştirme çalışması yapılmadığı için, dünya sıralamasında üniversitelerimiz vasat seviyenin bile altında kalmaktadır.

İlk ve orta öğretimde ise durum daha da vahimdir.

Ortalama 7 yaşında başladığı eğitimi 18 yaşında tamamlayan çocuklarımız, 10 yıl eğitim almış olmalarına rağmen, üniversite sınavlarında döküldükleri gibi, meramlarını anlatacak kadar bir yabancı dil öğrenmeden mezun edilmektedirler.

FARKINDA MIYIZ?

Bakmayın siz bu ülkede ağaç ve orman ile hayvan katliamı var denilmesine.

Bu ülkede gerçekte ve her şeyin üstünde insan katliamı var ve bu katliam haksızlık, adaletsizlik, cahilliğimizden kaynaklanıyor

Çünkü çocuklarımızı dünyamızın gerçeklerini kavrayacak şekilde eğitemediğimiz için de, yoksulluğumuzu ve yoksunluğumuzu sona erdiremiyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Süleyman Küçük Arşivi