Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Senede Bir Gün Kaynaşış Yapan Çınarlar

Senede Bir Gün Kaynaşış Yapan Çınarlar

Sadece yaşlanmış gür ağaçlara denilmekle kalmaz bu deyim.

Yılların yaşamı içinde yaşı haylice ilerlemiş insanlara da kullanırız.

Her kişi ve kişilerin yaşamında isim alan “çınar”lar vardır. Bunlardan “Zanaat” öğrenen bir topluluğun “Çınarları”nı tanıyalım bugün...

***

Yaşamlarının bir kısım olan öğrencilik yıllarında, kardeşlik içinde beraber iken yıllar ilerledikçe dünya telaşesi dediğimiz bir yaşam içinde birbirlerinden ayrılıp uzaklara gitmiş olsalar da…

Beraber oldukları o gençlik günlerinin anılarını tazelemek için o gidip yaşamlarına devam ettikleri mahallerden gelerek kardeşliklerini perçinleyecek bu çınarların dirsek çürüttükleri okulu da konu edelim.

***

İsmini Konya’nın kalbine yazan değerli Konya valilerinden Avlonyalı Ferit Paşa zamanında…

Bizlere öğretilen tarihlerimiz de yerden yere vurarak, “Osmanlının İslamiyet’e karşı önem veren tutumu ile ilimde, sanayileşmede ilerlemeye kapalı olduğunu böylece gerilerde kalındığı…” beyinlerimize işleseler de…

Aslında hiçte öyle olmayıp daha ileri adımları ile Osmanlıyı borçtan kurtarma bir tarafa, sanayi ve zamanın teknolojisini yaymaya çalışırken sosyal tesisler yapımında da asla geri kalmayan…

Padişah Sultan II Abdülhamid Han’dan Başbakan Mithat Ahmet Paşa zamanında ferman çıkmıştır…

İstanbul, İzmir, Ankara olarak dokuz il arasında “Konya’ya da bir Mekteb-i Sanayi binası yapılarak meslek okulu açılsın…”diye

Osmanlı döneminde Mithat Paşanın, sanat öğrenimi yapılması düşüncesini hoş karşılama yanında benimseyip üzerinde duran ve çok yerlerde açılması fermanını veren II Abdülhamid Han’ın bu isteği yerine getirilmiş.

Okulun yapım yeri olarak, Ferit Paşa’dan evvelîsi meslektaşı vali paşalardan birisi mi? Yoksa bizzat Vali Ferit Paşa mı? Pek bilinemiyor

Bilinen olay ise tarihi iş yeri olan üstü kapalı “Konya Bedesten çarşısı” anlaşılamayan bir düşünce içinde yerle bir edilince viran olan yere ki Şerafettin camisi yanı şimdi özel idare olarak kullanılan giriş kapısı üstünde sonraki isimlerden olan “Sanayi Mektebi” yazılı bina…

Ferit Paşa tarafından yaptırılmış olan öğretime kapalı olsa da “Mekteb-i Sanayi” ismi ile bugün halen dimdik ayakta durmakta.,

Gönül isterdi ki, o tarihi bedesten birçok yerlerde kaldığı gibi Konya’da da yıktırılmayıp kalmış olsa ve bu bina başka yere yapılsa idi.

Tarihimize ve medeniyetimize ışık tutardı herhalde…

***

“Olan olmuş” demekten başka çaremiz bulunmadığı için biz gelelim o zamanın tarihçe özetine.

“Mekteb-i Sanayi” binasının yapılışı üzerinde ulaşabildiğim belgelere göre 1872 veya 1890 yılında başlanılmış ama öğrenime başlama kayıtları biraz karışık olmakta.

Bulunabilen ileri yıllar resmi kayıtlarına göre meslek öğretimine 1901 olarak başlamış görünmekte.

İlk açılışında, bu günkü elektronik kısımlar hariç diğerlerine ilaveten Terzilik, Tenekecilik gibi meslekler de öğretilen bu okuldan sadece öğrenim yapan öğrencilerin sanat sahibi olmalarının temini ile kalmamış.

Burada imal edilenlerden Konya ve civar İl’ler halkı da faydalanmış.

Önemli bir işlemi de, Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu şehirlerinde sinema bulunmadığı zaman içinde “Konya’nın ilk Sineması”nı kurup film gösterilerine başlamış.

Gösterilerde savaşta çekilmiş filmler de bulunmakta imiş. Dedem rahmetlik anlatırdı bendenize.

İttihatçıların ve maalesef onların devamı olarak övünen partinin hükümranlık içinde devam ettirdiği yıllar içinde “Kızıl Sultan” lakabını verip kötüleme yaptıkları II. Abdülhamid Han’ın sanat öğrenimine verdiği değer ilerletilmemiş, ancak 1950’de demokrasinin gelişimi ile ilavelere girişilmiştir.

İlk ismi “Mekteb-i Sanayi” olup daha sonra “Bölge Sanat Okulu, E. Sanat Enstitüsü” ve son olarak “Teknik Lise” olurken buradaki teknik öğretime son verilmiş, Teknik Lise taşınınca bir ara Karatay Lisesi olmuşsa da…

Çıkan bir yangın neticesi bir daha öğrenime hizmet edememiş. Özel İdare binası olarak devam etmektedir…

***

Teknik ve Meslek öğreniminde gelişme sağlamayı yeğleyen Özal zamanı daha ileri imkânlar sağlamışsa da…

Bildiğiniz gibi yine İttihat’çıların ve halka rağmen hâkimiyet düsturunu devam ettirmek isteyen torunları…

Elde ettiği makamlar ve siyasal yönlenmeler içinde maneviyat karşıtlığı ile laikliği dillerine pelesenk edip engellemeye yüz tutturmuş olmaktalar.

Biz yine onlar için de dua edip izan ve ileriye faydalı düşünceler içinde “Halka rağmen hâkimiyet” değil “Halkın Hâkimiyeti”ni düşünmelerini dilemiş olalım…

***

Gelelim bu okulda öğrenim yapıp mezun olanlar ve daha sonra çeşitli öğrenim ve hayat üniversitesinde yine çeşitli meslek ve vazifelerde olup hemen hepsi emeklileşmiş olan, en küçüğü altmış büyükleri yüz yaşına merdiven dayamış olan “Çınar”lara…

1950’lili yıllarda başlayarak yarım asrı geçen yıllar olarak her yıl “Senede bir gün” ananevi birliktelik içinde olabilmekteler.

Okuldan sonra gerek yüksek öğrenimler görüp makam sahibi, mesleğini ilerletip fabrikatör, iş adamı, müteahhit gibi ticaret erbabı olarak yükselenler yanında orta haliyle yaşayanlar, kendilerinden ileri veya geri yaşlı olanlar tamamen kardeşlik içinde buluşmaktalar.

Türkiye’nin neresinde olurlarsa olsunlar hastalık vb. hariç mutlaka her yıl Mayıs’ın son Pazar’ında Konya’da buluşacakları yere gelmektedirler.

***

Bu yıl, 31 Mayıs Pazar günü sabahından itibaren buluşacak olan çınarları bu yıl ev sahipliğini üzerine alan Sayın Mehmet Kayahan’ın fabrikasında olacak.

Sabahleyin saat 09’da Meram Teknik Lisesi ve eski Atatürk Kız Lisesi önünden kalkacak otobüslerle giderken…

Diğer, oto veya başka vasıta ile gelenlerle birleşip birbirleri ile kucaklaşma ve selamlaşmadan sonra sohbete girecek hatıralar yâd edilecek…

Bir noktaya önemle temas etmek isterim. Bu buluşma özel olup da “Davetliler gelebilir” diye bir düstur yok.

Çünkü ev sahibi diye bir şey yok.

Bu bakımdan “Bana haber vermediler” veya “Davet etmediler” diyebilecek mezun kardeşlerimizin böyle bir düşünceye takılmaları gereksiz.

Hangi dönem olursa olsun, o binada okuyup mezun olan her kimse rahatlıkla gelip okul arkadaşları ile yâd gününü yaşamış olur.

***

Neşe içinde beraber yenen öğle yemeği sonu çınarlar, bu günlere kadar aralarından ayrılıp rahmanına kavuşanlara her yıl olduğu gibi Kur’an ve dua okunuşu ile Fatiha gönderecekler…

Sohbete devamla çerezler atıştırılırken, yer yer grup değişmeleri içinde hoş bir gün geçirmiş olacaklar.

***

Vedalaşma saatlerinde, gelecek yıl nerede ve hangi mezun çınarın ev sahipliği yapacağı yer ilan edilirken “inşallah nasip olur bir daha buluşuruz” dualarıyla kucaklaşarak helalleşerek veda edecekler.

Dudaklarında hafif tebessüm, gözlerinde uzaklara dalışın bakışı içinde anılar şerit gibi geçerken “Hey gidi günler hey…” diye içlerinden geçirirken “Ev’li evine, Köylü köyüne” dönecek

***

Sağlık ve esenlik içinde yaşam dileğimle… 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi
SON YAZILAR