Ali Galip Doğan Hocam Allah yolunda yaşadı, Allah'ın evinde öldü.
Kâbe'yi kucaklayarak, Ravza'yı koklayarak Sûr'u bekleyecek ve inşaallah cennetlere kavuşacak.
Kendisi kurduğu vakfın ismiyle müsemmâ tam bir "İrşad" ehli idi. İrşadla ilgili her yerde vardı. Gazetede, radyoda, televizyonda, sosyal medyada, camide, köyde, şehirde, siyasette, sivil toplumda, yurt içinde, yurt dışında... her zaman ve her mekan onun için bir irşad vesilesi idi.
Sık sık gittiği mübarek beldeler bile onun etrafı için bir irşad halkası, bir irşad meclisi idi. Oralara gider, hem oradakileri irşad eder, hem de buradakileri orada ismen anarak husûsî duâlarla memnun ederdi.
Huzeyfe Camii -lâteşbih velâ temsil- Konya'nın Ravza-i Mutahhara'sı gibi bir bereket ve irşad mekanı idi. Özellikle mübarek gecelerde feyiz dolu programlar yapar ve telefonla bizzat bu fakiri de arayarak "Baba dostum, baba yâdigarım" diyerek rahmetli pederimi de özellikle anardı.
Kendisiyle bir kaç sefer televizyon programı yaptık, normal bir hocaefendi sohbetinin çok ötesinde bizi başka âlemlere götürürdü.
Üçler, yediler, kırklar, erenler, evliyâlar, Konya'daki mânevî görevliler, mânevî rütbeliler... hakkında onun bildiklerini bilen bir başkası var mı bilmiyorum.
Dünyada iki ayrı evlat acısı tattı, şimdi hem onlara, hem Rabbine kavuştu.
Hani âdettir, önemli birisi dünyasını değiştirince "yeri doldurulmayacak birisi" derler ya, Ali Galip Hocam âdet olsun diye değil, gerçekten yeri doldurulamayacak bir şahsiyetti.
İsminin Konya'da münasip bir yerlere verilmesi dileğiyle Allah ganî ganî rahmet eylesin.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.