Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Kamusal Alanda Kadının Çalışması (-3-)

Kamusal Alanda Kadının Çalışması (-3-)

Dünyânın gelişmiş ülkeleri olan ABD’de, İngiltere’de, Avustralya’da ve Avrupa’nın birçok ülkelerinde tesettürlü kıyâfetleriyle mesleklerini icra eden bir çok örnek var. Hatta çok da saygınlar. Bizdeki gibi ikinci sınıf kişi muamelesi görmüyorlar. Üniversitelerde akademik kariyer yapabiliyor, tesettürleriyle buluşlar icat ediyorlar. Elin yabancı devleti bizim tesettürlü hanımefendi kardeşlerimizin önüne her türlü ilmi ve teknik donatıyı koyabiliyor. Yeter ki icat yapsın, bilime katkısı olsun. Her çeşit harcamayı kısmadan önüne dökebiliyor. Meselâ herkesin yakından tanıdığı gazeteci Fehmi KORU’nun eşi arkadaşımız sayın Nebahat KORU, Amerika’da kimya üzerine doktora yaptı daha sonra Ege Üniversitesinde Yrd.Doç. olarak görev yaparken başörtülü olması gerekçesiyle görevden atıldı. Hatta o zamanların dekanı bu kıymetli ablamız için diyordu ki; ‘Bu kızcağız da ne yapmak istiyor?’ Sanki bir suçu var? Türkiye bunları yaşadı. Oysa Merve KAVAKÇI, Zeynep AKBULUT daha niceleri Amerika’daki üniversitelerde başörtüleriyle üst düzey hocalık yapıyorlar. Zeynep AKBULUT, Amerika’da uluslar arası siyâset üzerine müthiş çalışmaları var. Bizde niye olmasın? Bu bağnazlığa derhal son verilmeli. Size bugün iki güzel örnek sunacağım:

İngiltere’de yayınlanan ‘Emel Magazine’ isimli İslâmî hayat tarzını anlatan popüler derginin sâhibi Sarah Joseph, dünyânın en etkili 500 Müslüman’ının içinde yer alan kıymetli ve samimi Müslüman bir hanımefendi. Kendisi önceden bir Hıristiyanken 16 yaşında dînine olan inancını kaybettiğini ve Müslümanlıktan çok etkilenerek Müslüman olduğunu ifâde ediyor. İslâm’ı günlük hayatta nasıl görünür kılabilirim’ düşüncesiyle kurduğu ve yayınlarını başarılı bir şekilde yürütürken İslam medeniyetinin dünyâya tanıtılmasının elzem olduğunu düşünerek sanat, mimâri, ekonomi, çevre gibi hususlarda İslâm dîninin ortaya koyduğu bütüncül yapıyı hayâta indirmek için çalışmalar yaptıklarını belirtiyor. Sarah Joseph, annesinin dünyânın en ünlü modellik ajansına sâhip olduğunu ve kendisinin kariyerlerine ehemmiyet veren modeller ve mankenler arasında gâyet entel olarak yetiştiğini henüz Türkiye’de bulunmayan kadın genel yayın yönetmeni vasfıyla başörtülü olarak İngiltere’de dergi çıkardığından dolayı çok mutlu olduğunu anlatıyor. ‘Neden insanlar başörtüsünden korkuyorlar? İngiltere’de her meslekte hatta mesleklerin yüksek pozisyonlarında başörtülü kadınlar var. İnsanlara yetenek ve becerileriyle saygı duyuluyor, nasıl göründükleriyle değil. Bu hiç ayrım veya önyargı yok anlamına gelmiyor, çünkü var ve bu tarz hareketlere karşı açıkgöz olmak gerekiyor.’ Diyor ve devam ediyor Sarah Hanım: ‘Her zaman kadınların başarılarına dergimizde yer veriyoruz. Önemli olan farklılık yaratmak. İslâm’ın kadınlara verdiği hakları konuşmak yetmez. Eğer bir kadın, üst düzey bir yönetici olmak istiyorsa bunun için çalışmalı. Müslüman erkekler, Hazreti Muhammed (aleyhisselâm)’i tâkip etmeli. Peygamberimiz (aleyhisselâm) kadınlara özgürlük verip onlara karşı her zaman kibar ve sevecen olmuş. Birçok erkek bu konuda nutuk atıyor ama öyle davranmıyor. Birçok kadın da şikâyet ediyor ama durumunu değiştirmek için şansını kullanmıyor. Kur’an’da kadın ve erkeğin birbirini koruyan ve kollayan arkadaşlar olduğu anlatılır. Cinsiyetler arası ilişki bu şekilde destekleyici olarak yürümeli.’ Diyor. Haklı, kendisine çalışmalarında başarılar diliyoruz.

Bizim kadınlarımız da kendilerine imkan tanınınca tahsillisi tahsilsizi neler yapabiliyorlar bu konunun çok özel ve güzel örnekleri var. Konumuz tahsilli bayanlar olduğundan onlara girmek istemiyorduk fakat öyle çarpıcı bir örnek teşkilat var ki sizlere bahsetmeden geçemeyeceğim. Geçen gün gazetelerden okuduğum haberde şunlar anlatılmıştı:

‘Hatay’ın ‘Şenköy’lü kadınları, Anadolu Kadınlarına iyi bir örnek teşkil etmek için “ Tarım ve Hayvansal Ürünleri Değerlendirme Birliği” kurmuşlar. Anadolu’da hangi köye gitseniz karşılaşacağınız manzara şudur; kadın sabahın erken saatinde kalkar, erine ve çocuğuna kahvaltı hazırlar, ardından evinin temizliğini yapar. Üstüne bir de tarlaya gider. Akşam gelir, otlanan ineklerin sütünü sağar, ev ahalisine sofra kurar.

Köy ve beldelerde yaşayan kadınların yükü her zaman daha çok olmuştur. Üstelik karar verme, işler hakkında yorum yapma yetkileri de yoktur. Ne de olsa kadındır o, üstüne vazife değil! Fakat bu algı, Hatay’a bağlı 3 bin nüfuslu Şenköy beldesinde biraz farklı. Yörede yetişen narda, defnede, zeytinde yâni her türlü üründe ve hayvanların güdümünde her türlü emekleri olan kadınlar, var olan bu yanlış algıya bozarak; ‘Tarımsal ve Hayvansal Ürünleri Değerlendirme Birliği’ kurmuşlar.’

Belediye Başkanlarının desteğiyle kurdukları birlik içinde çeşitli faaliyetler yapıyorlar. Birliğin toplantılarını, gündüz tarlaya gitme çalışmaları sebebiyle genellikle akşam yatsıdan sonra yapılıyor. Bu toplantılar çok verimli, hareketli ve bereketli geçiyor. Toplantılarında; o yılki satışları, defne işini ne zaman bitireceklerini, zeytinin geçen yıla oranla daha az olduğunu ve bunun için alınması gereken önlemleri, tek tek konuşuyorlar, istişâre ediyorlar birbirleriyle. Ürünlerini en çok nerede ve nasıl pazarlayabileceklerini, hangi fiyattan satacaklarını, kimin elinde ne kadar ürün olduğunu konuşuyorlar toplantılarında. Toplam 7 kişiler. Hepsi köyün hanımefendileri! Başörtüleri ve yöresel kıyâfetleriyle örnek hanımlar. Köyün geleneksel güreşlerinde ürünlerini sergilemek için stantlar açmışlar, anneler gününde köyün hanımlarına karanfil dağıtmışlar. Ne güzel misal! Ne demeli? Bravo doğrusu. Allah selâmet versin. Darısı diğer beldelerin başına!

Ne demişler, ‘Sabah ola, hayrola.’ İnşallah yapılan çalışmalar, atılan adımlar ve bu satırlar hayırlara vesile olsun efendim. Güzel günler, esenlikler diliyorum.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi
SON YAZILAR